Gezi Parkı Tek Değil

10 Haziran 2013 Pazartesi

Bu hafta sözü Avusturya’dan yazan okurumuz N. Ayaydın’a bırakıyorum:
“Gezi Parkı olayları, halkın şehir içinde bir yeşilliği korumak için ayağa kalkması yurtdışında yasayan bir İstanbullu için çok önemli ve çok sevindirici bir şey. Yalnız anlayamadığım daha pek çok proje var ve bunlara karşı hemen hemen suskun kalınması beni şaşırtıyor. Üçüncü köprü ve bağlantı otoyolları: 300.000 üzerinde ağaç kesilecek bir proje. Bu otoyol ve köprü bittikten sonra (ikinci köprüde olduğu gibi) bu yolların iki tarafı bina yapımına açılacak ve herhalde bir 300.000 ağaç daha kesilecektir. Yeni havaalanı: Bundan 20-30 sene önce de hava yolculuğunun artacağı biliniyordu. O zamanlar Atatürk Havalimanı’nın çevresinde yapılaşma azdı ve alanı büyütmek gayet kolay olacaktı. Sayın politikacılar gözlerini kapadılar ve Atatürk Havalimanı’nın çevresi doldu. Buna rağmen kapasiteyi yükseltmek mümkün. Bitişikteki askeri alan kullanılarak 4. bir pist yapmak mümkün. Karadeniz sahilinde yapılacak yeni havalimanı için iki milyon ağaç kesilecek, yeni karayolu bağlantıları yapılacak ve herhalde metro uzatılacak. Böylece yine İstanbul’un oksijeni yok edilecek! Çılgın denilen, İstanbul Kanalı projesinin etkileri de aynı. Bu kanal 40 km uzunluğunda ve yüzeyde 400 m genişliğinde bir alanı kaplıyor.16 kilometrekarelik alan yok olacak ve yine milyonlarca ağaç kesilecek! Ayrıca bu kanal ile İstanbul’un Avrupa yakası bir adaya dönüşmüş olacak. Ekoloji bağlantıları (karadaki hayvanlar için) yok olacak. Mersin ve Sinop’ta nükleer enerji üniteleri kuruluyor. Çernobil unutuldu ve Fukuşima da unutulmak üzere! Gerekçe olarak ‘nükleer santrallar enerji açığını kapatmak için gerekli’ deniyor. Çoğu zaman gelişmiş ülke örneği olarak gösterilen Almanya şu an elektrik enerjisinin yüzde 21’ini güneş ve rüzgâr enerjisinden sağlıyor ve bu oran gelecek 10 yıl içinde yüzde 40’a yükselecek. Türkiye ile karşılaştırılırsa; Almanya’da kişi başına düşen enerji tüketimi bizden yüzde 50 daha yüksek. Almanya’nın nüfusu 90 milyona yakın. Almanya’da yıllık güneşli gün sayısı bizdekinin yüzde 25’i. Rüzgâr enerjisine elverişli sahillerin uzunluğu bizim sahillerimizin 6’da 1’i. Ve Almanya 20 yıl içinde tüm nükleer santrallarını kapatacak. Yukarıda belirttiğim çevre problemleri neden dile getirilmiyor. Milyonlarca insanın bu projelere karşı ayağa kalkması lazım. Eğer şimdi ayağa kalkmazsak sonra geri dönüş yok. Saygılarımla.” Baurat h.c Dipl.Ing.

\n

N. Ayaydın

\n

Okurlardan kısa kısa

Hangisi doğru?


\n

3 Haziran 2013 Pazartesi günkü Cumhuriyet’in 6. sayfasında “İlk Ölüm Ankara’da” başlıklı haberde İstanbul’da Gezi Parkı için başlayan eylemler kapsamında Ankara’da Ethem Büyüksülük’ün beyin ölümü gerçekleşti denirken, yine bu haberin altında yer alan “Polis Ateş Açtı” başlıklı haberde ise Ethem Sarısülük’ün durumunun ağır olduğu ve beyin cerrahisinde tedavisinin sürdüğü belirtilerek birbiriyle çelişen haberler veriliyor. Her zaman ve 3 kuşaktır severek, beğenerek okuduğumuz ve yokluğunu hiç düşünemeyeceğimiz Cumhuriyet gazetemizin daha yetkinleşmesi için yazdığım bu eleştiriyi, gazetemizin en büyük özelliği olan demokratik bir eleştiri hakkı olarak göreceğinizden eminim. İyi ki varsınız. Tüm Cumhuriyet çalışanlarına başarılar diliyorum. Yrd. Doç. Dr. Ayşe Atalay

\n

Dil önemlidir

\n

Sevgili Cumhuriyet Portal, haber ve yazılarda görmezden gelemeyeceğim kadar çok yanlışlık var. “Her zaman” ve “yeter ki” kelimeleri ayrı yazılır. Protesto yerine “peotestoya” yazmak gibi birçok yazım hatası da size yakışmıyor. Bu konuda daha dikkatli olunursanız sevinirim. Teşekkür ederim. Saygılar. Serap Hıdır

\n

Durdurmanın bir yolu yok mu?

\n

Sayın Öz Cumhuriyet Gazetesi’nin 30-35 yıllık okuruyum. Gazeteyi alamadığım zaman Internet-Web sayfanızdan takip etmeye çalışıyorum. Son günlerde gazetenin web sayfasına girerken TTNET’in Gezinti servisi sorgulamasıyla karşılaşıyorum. Evet - Hayır seçeneğiyle, içerik izlemelerine (benim internet hareketlerimin takip edilmesi) katılmam ya da katılmamamın sorgulaması yapıldığı, bir sorgulama ekranı çıkıyor. Bu konu beni (ve tahminim birçok kişiyi) çok rahatsız etmektedir. Bu tür sorgulamalar önemsiz gösterilip çok kötü amaçlar içinde kullanılabilir. Diğer gazetelere de bazen bakıyorum onlarda bu sorgulama yapılmıyor. Sadece Cumhuriyet’e girerken (her seferinde reddetmeme rağmen yine çıkıyor). Bu uygulama: İnternet kullanımına tecavüzdür; gazetenize zarar verebilir, okuyucu kitlenizi düşürebilir; fişlenmeme, fişlenmenize yardımcı olabilir; özel hayatım kalmayabilir, ailem, yakınlarım vs. her şeyim suiistimal edilebilir; internet hareketlerim takip edilerek asılsız suçlamalarla karşılaşabilirim, hayatım kararabilir. Bu tür sorgulamaların (içerik izleme) devlet - özel - tekel kuruluşlar tarafından yapılması insan hakları için ne ifade eder? Üstelik sorgulamaya hayır desem bile beni yine de izliyor olabilirler. Hayır butonunun altındaki program kodlarının ne olduğunu bilebilir miyiz? Sizden ricam; bu çağ dışı ve tehlikeli uygulamayı lütfen durdurun. İyi çalışmalar diliyorum.

\n

Yüksel Güngör Bilgisayar Sistemleri Uzmanı

\n

‘Türkiye vatandaşları’ her açıdan yanlış

\n

Sayın Öz, Daha önce de gördüğüm ancak bir hatadır dediğim bir konuyu gazetemizde bazı yazılarda ısrarla uygulandığını görmekten sıkıntı ve üzüntü duymaya başladım. Elli yaşın üzerinde ve kendimi bildim bileli (70 ve 80’li yıllarda dahil olarak) aileden Cumhuriyet okuyan biri olarak bu tip hatanın (kasten demek istemiyorum) ısrarla yapılmasını kabul etmekte zorlanıyorum. 03.06.2013 tarihli gazetenin Dış Haberler sayfasında “Dünya ‘Gezi Parkı’ndaydı” haberinin içinde “Bakû’da gösteri” kısmında “Gezi Parkı protestolarına Azerbaycan’ın başkenti Bakû’da yaşayan Türkiye vatandaşları...” diyerek devam eden yazının içindeki “Türkiye vatandaşları” yazılım dili açısından yanlış olduğu gibi Türkiye’yi dönüştürmeye çalışanların kullandığı bir üslubu da içermektedir. Yanlışlıkla yazılabileceği düşünülse de daha önce de yazarı belli olmayan başka bir yazıda “Türkiyeli firmalar” olarak telaffuz edilmiştir. Türkçe de kullanımı olmayan bu üslubun ısrarla kullanılmasını anlamak mümkün değildir. İngiltere kayıtlı firmalar için İngiliz firmaları denirken, Fransa kayıtlı firmalar için de Fransız firması veya Fransız firmaları denmektedir. İnsanları için de kökenine, rengine ve diğer farklılıklarına bakmaksızın İngiliz veya İngiliz vatandaşı dendiği gibi Fransızlara da Fransız vatandaşları denmektedir. Fransa firması veya Fransa vatandaşı denmemektedir. Bu nedenle makalelerde “Türk vatandaşı” veya “Türk firması” ya da “Türk firmaları” şeklinde doğru Türkçenin kullanılması için özen gösterilmesini rica ederim. Saygılarımla.
Oktay Rauf Basa

\n

İtalya’dan Türkiye’ye sevgilerle

\n

İsmim Massimiliano Calvia, 26 yaşındayım, İtalyanım (Bologna’da yaşıyorum) ve Türkçe öğrenmeye başlıyalı, Türkçemi geliştirmek için hemen hemen her gün Cumhuriyet gazetesini okuyorum. Gezi Parkı protestosu başladığından bu yana, ülkeme Türkiye’de olanları duyurmak için, her gün Cumhuriyet’te yayımlanan en önemli haberleri okuyup, çevirip, İtalya’nın en meşhur gazetelerine (Corriere della Sera, La Republica, ...) gönderdim. Gazeteci olmamama rağmen (mühendislik fakültesinden mezun olacağım), bir şekilde sevdiğim Türkiye’ye yardım etmeye çalışıyorum. Size bir şekilde yardımcı olabilirsem, İtalya’ya bir şeyler bildirmek isterseniz, lütfen bana yazmaktan çekinmeyin. Başarılı olup olmayacağımı bilmememe rağmen, en iyisini yapmaya çalışırım. Size İtalya’dan iyi günler, kendinize iyi bakın. Massimiliano Calvia

\n



\nfile:/Volumes/orjinaller/10TOKYO
\n

Tokyo’da Gezi Parkı eylemi: Haziran 2013 tarihinde Occupy Gezi’nin Tokyo ayağını tamamladık. Yaklaşık 100 kişinin katılımıyla Yoyogi Park’ta buluştuk. Toplantıda mimar Özgü Öksüz “Bir Kamusal Alanı Savunmak” konulu bir konuşma yaptı. Daha sonra Tokyo Institute of Technology’den Ph. Dr. Taylan Ayken, toplantı bildirisini okudu.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları