Ne Oldu?

19 Haziran 2013 Çarşamba

Yanıtı en kolay sorudur bu. Devrim oldu. Ama bu, kitaplarda okuduğunuz, tarihten bildiğiniz iktidarları değiştiren, rejimleri altüst eden türden değil. Türkiye’de insanların tutumlarında, bakış açılarında, yaklaşımlarında niteliksel bir sıçrama gerçekleşti. Devrim budur. Bu şaşırtıcı ve ansızın geldiği izlenimini edindiğimiz, kendiliğinden gelişen, lidersiz gibi görünen, henüz yöntemleri, yapısı hakkında çok şey bilmediğimiz bu devrimin çok önemli bir özelliği var. O da devrimin geleceği ile yakından ve derinden ilgilidir, belirleyicidir:

\n

Korkmuyor artık insanlar.

\n

***

\n

Bunu önemsemek gerekiyor herhalde. Çünkü karşıda her geçen gün öfkesini eyleme dönüştürmekte kararlı bir iktidar var ve insanı korkutabilmek için gerekli her türden araca sahip olduğunu sık sık öfkeyle, şiddetle gösteriyor. Geçen günlere kadar insanlar ondan ciddi bir şekilde korkuyorlardı. Haksız da sayılmazlardı. Tutuklanabiliyor, uzun süreler tutuklu kalabiliyor, sokakta zorbalıkla karşılaşabiliyor ve en önemlisi ağır bir tehdit korkularını besliyordu. İktidarın yanında saf tutan medyanın beslediği bu psikolojik korku ortamı epeyce de etkiliydi doğrusu.
Bu durumda bir değişiklik yoktur. Baskı tüm araçlarıyla işbaşındadır, üstelik daha da arttığı söylenebilir. Ama buna rağmen korku eşiği aşılmış gibi. Çünkü insanlar sanırım
“korkunun ecele faydası yok” sözünün zahiri anlamını değil, özünü kavradılar.
İktidarı yanlış algıladığı için ona sürekli tepelenecek hedefler gösteren ve karşılığında
“demokrasi” alacağını uman “liberallerin” hali ise şimdi hem ibret verici, hem de korkunun bir kaynağının daha kuruması açısından önemlidir. Dün AKP’ye destek sunan liberal yazarlar bugün Başbakan’a “Şunu iyi bilin Sayın Başbakan, mesele sizsiniz, başkası değil!” diye seslenme noktasına gelmişse korkunun kaynağı artık yalnızdır. Liberallerin desteklerini çekmek zorunda kalmaları aynı zamanda Avrupa’nın da desteğini çekmesi anlamına geliyor. Bu da iktidar partisinin yalnızlığını artırmakla kalmıyor, korkusunu da çoğaltıyor. Korku, “herkes düşman oldu” paranoyasını tırmandırıyor. Sermaye sahiplerini bile paylayan işte o paranoyadır.

\n

***

\n

Peki, her devrim bir şey ister, bu devrim ne istiyor?
Devrimi gerçekleştiren gençler devletin alışılmış yapısına itiraz ediyorlar. Gözleyen, dinleyen, her şeye karışan, denetleyen, kişi adına karar veren, sadakayla besleyen, sadakasının karşılığını isteyen, yönetirken şantajı sık sık kullanan devlet istemiyor artık insanlar. Daha çok ideolojik gibi görünen bu isteklerin arkasında şimdi pek kendini belli etmese de, fantezi gibi görünse de ekonomi meselelerinin, tencere tavanın bulunduğundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Bu devrimci değişimin iktidar partisini en fazla şaşırtacak olan bir özelliği de oy aldığı kitlelerin içinde çok sayıda muhalifin ortaya çıkmaya başlamasıdır. Kentli muhafazakâr kesim artık oy verdiği desteklediği partiden kuşku duyuyor, gençlerin itiraz ettiği noktalarda onlara giderek daha fazla hak veriyor.

\n

***

\n

Niteliksel sıçrama bir önceki saniyenin aynen yinelenemeyeceğini anlatır. Yalnızca söylenen ve gösterilenlerle niteliksel sıçramayı kavrayamazsınız. Belki de değişikliği anlamak zaman alacaktır. Sonunda anlarsınız. Zorlanırsanız, birbirini izleyeceğinden hiç kuşku duyulmayacak yeni sıçramalar, size anlatmanın bir yolunu bulacaktır. Burada yanıtı en fazla merak edilen sorunun “Peki, bizim beklediğimiz devrim bu mu” sorusu olduğunu biliyorum.
Hayır bu değil; ama sihirli bir kapı olmayan bu kapıdan geçmeden, dünyadaki değişiklikleri anlamadan, korku zincirlerini kıran bu devrime katılmadan, ütopyanıza ulaşmayı, sömürüsüz bir dünyayı, beklediğiniz devrimi hayal bile edemezsiniz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları