1.5 mi, 4 mü?

17 Ocak 2016 Pazar

Onu yıllardır tanıyordum. Çevrecilere sempatiyle yaklaşırdı. “İyi ki bu çevreciler var. Onlar olmasa bütün bu doğal güzellikler yağmalanırdı” derdi.
Fakat geçen gün şöyle dedi:
“Bu çevreciler de abartıyor kardeşim. Neymiş, yüzyılın sonuna kadar dünyanın ortalama sıcaklığı 4 derece artacakmış. Sıcaklık artışı 1.5 derece sınırlanmalıymış. 2 dereceye bile tepki gösteriyorlar. Ne fark eder kardeşim. Hava sıcaklığı 28 değil de 31.5 derece olsa ne çıkar.”
Çevrecilerden söz ederken yüzünü ekşitiyor. O 0.5’lik farkın bazı ülkelerin sular altında kalmasına neden olabileceğinin farkında değil.

***

Bense başka şeyler düşünüyorum.
Can Dündar ve Erdem Gül yeni yıla hapiste girdiler. Tutuklulukları cezaya dönüştü.
Can ve Erdem için savcı hâlâ dava açmadı. Neden davanın açılması geciktiriliyor?
Can Dündar ve Erdem Gül, mahkemenin önüne çıkma hakkına ne zaman kavuşacaklar?

*** 

Televizyon programına bağlanarak, “çocuklar ölmesin” diyen bir yurttaş, terör propagandası yapmakla suçlanıyor.
Peki, ne demeliydi?
Ne deseydi, bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğunun onayını alırdı? Ne deseydi insanların büyük çoğunluğunun hissiyatını dile getirmiş olurdu? Bugün, böyle bir tümce var mı?
Bir yanda “Bu suça ortak olmak istemiyoruz” diyen akademisyenler hakkında açılan terör soruşturmaları, diğer yanda “kan banyosu”ndan söz edenler... Nereye gidiyor bu ülke?

*** 

Çevrecileri yüzünü ekşiterek eleştiren arkadaşıma yanıt vermek gelmiyor içimden.
“Ülkede onca şey yaşanırken, bula bula çevrecileri mi buldun tepki gösterecek” diyesim var, demiyorum.
Önceki hafta bir çevrecinin eleştirisini anımsıyorum:
“Yüzyılın en önemli zirvesi yapıldı Paris’te, ama Türk medyası bu habere hiç önem vermedi.”
Çevrecileri eleştiren arkadaşıma bilgisayar ekranından Akdeniz’deki bir kıyı kentimizin haritasını gösteriyorum.
Arkadaşım, birkaç ay önce o kentte denize yakın bir yerden bir daire almıştı.
“Denizin dibinde. Evden çıkıyorum, birkaç adım sonra hoop kendimi denizin ılık sularına bırakıyorum” diye anlatmıştı bana.
“Şu haritadan yeni aldığın evin yerini gösterir misin” diyorum.
Haritadan evinin yerini bulup bana gösterirken, “Ama bir tuhaflık var” diyor, “Bu haritada sanki benim ev denize daha bir yakın duruyor.”
Yanıt vermek yerine bu kez ikinci haritayı açıp ona uzatıyorum:
“Şimdi bu haritada evini gösterir misin?”
Bocalıyor, yüzü asılıyor.
“Benim ev, bizim mahalle, tümden denizin içinde kalmış. Bu nedir?”
“1.5 dereceyle, 4 derece arasındaki fark işte bu. Haritalarda 2 derece ve 3 derecenin yaratacağı etkiyi de görebilirsin.”

*** 

3 derecelik artış, ki Paris zirvesinde ülkelerin taahhütleri bu sonuca yol açacak, dünyada 150 milyon insanı mülteci konumuna düşürecek.
Sadece deniz seviyesindeki yükselme Türkiye’de 1.9 milyon insanı etkileyecek.
Belki siz de oturduğunuz yerlerin durumuna bakmak istersiniz. Haritalar İklim Merkezi (Climate Central) web sitesinde var.
Haritalara bakıp, bugün yaptığımız seçimlerin yarın hangi sonuçlara yol açacağını görebilirsiniz.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları