Gelecek nasıl gelecek?

08 Kasım 2015 Pazar

Amerika’da Tesla’nın Model S arabalarını kullananlar önceki hafta küçük bir sürprizle karşılaştılar. Sabah bir baktılar ki, kullandıkları arabanın yazılımı yenilenivermiş.
Bir gece önce “normal” olan araba sabah “akıllanmış”, “otomatik pilot” özelliği kazanmış.
Araç sahiplerinin nasıl bir heyecan yaşadıklarını You Tube’dan izliyorum:
“İnanılmaz”, “Muhteşem”, “Bu bir devrim” diyorlar.
Otomotik pilotu denerken bazıları direksiyonu bir türlü bırakamıyor. Fakat insan rahata çabuk alışıyor tabii. Bu sefer elleri boşta kalıyor. Ellerini ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Aslında önemli bir şeymiş bu “ellerin boşta kalması”.
Mesela 1.9 milyon yıl önce ayağa kalkıp dik yürümeye başlayan Homo Erectus’un da elleri boşta kalmış. Bu sayede daha sofistike taş aletler yapmaya başlamış. Ayağa dikilmese, elleri boşta kalmasa, belki de araba denen şeyin ne olduğunu bile bilemeyecektik.
Peki, bugünün modern insanı elleri boşta kalınca ne yapıyor dersiniz?
Kimisi “Haydi eller havaya” modunda. Müziğin sesini açmış, oturdukları yerde çılgın danslar, tuhaf kafa ve kol hareketleri yapıyorlar.
Sonra el çırpma oyunları oynayanlar var. Hani bizde de oynanırdı:
“Çatlak patlak yusyuvarlak
Kremalı börek sütlü çörek
Çek dostum çek
Amanın dostum elini çek”
Koca koca adamlara yakışıyor mu?
Genç bir kadın makyaj malzemelerini çıkarmış bir güzel makyajını tazeliyor. Hem de otobanda.
Onu sollayan yandaki aracın şoförü kadını görünce, şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırıyor, gözleri fal taşı gibi açılıyor, gaza basıp kaçıyor.
Bir adam, direksiyon başındayken sandviç ekmeğine yağ ve marmelat sürüyor, sonra afiyetle yiyor. Diğeri, telefonuna odaklanmış mesaj geçiyor.
Görüntüleri izlerken “O da bir şey mi” diye geçiriyorum içimden, “İstanbul’da bu gibi hareketleri otomatik pilotu olmayan arabalarda bile yapıyorlar.”

*** 

Aslına bakarsanız, otomobildeki “yapay zekâ” yazılımının testlerini bence İstanbul’da yapmalılar.
O “sürücüsüz otomobil”i İstanbul’da kesin sıkıştırırlar. O zaman ne yapar acaba “yapay zekâ?”
Ters şeritten gitmeler, trafikte makas atmalar, olur olmadık u dönüşleri, ani sollamalar, kırmızı ışıkta geçmeler, araya dalan motokuryeler yapay zekâyı ne hale sokar?
Yapay zekâlı arabaların keyifli yanları da olabilir elbette.
Düşünün Cihangir’e gelmişsiniz, park edeceksiniz. Mümkün değil tabii. Park yeri yok ki. Fakat otonom arabanız var. Canınız nerede istiyorsa orada iner, arabayı kendi haline bırakırsınız.
Otomatik pilot bulsun kendi park yerini. Sonra işiniz bittiğinde cep telefonunuzdan küçük bir mesajla onu bulunduğunuz yere çağırıverirsiniz. Hani kovboy filmlerinde izlerdik ya, atları ıslıkla çağırırlardı. Onun gibi…
İstanbul’daki otonom araçların sayısı arttığında ne olur? Bir bakmışsınız bir türlü çözülemeyen trafik sorununu otonom araçlar çözüvermişler iyi mi… Olmaz olmaz demeyin.

*** 

Amerikalıların sabah sabah karşılaştığı sürpriz, beni yine de düşündürüyor...
Yani böyle mi olacak bu değişim?
Bir sabah bambaşka bir dünyaya mı uyanacağız yoksa?
Gelecek birden mi gelecek?
Gece yatarken, “yarın neye uyanacağız” diye mi düşüneceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları