‘Yeşil’ İçin Periscope

03 Mayıs 2015 Pazar

Günlerce direnmiş, “Parkımızdaki ağaçları kestirmeyiz” demişsiniz. Çadır kurmuş, ağaçların başında nöbet tutmuşsunuz. Sonra bir grup adam gelmiş, çadırlarınızı ateşe veriyor. Ne yapacaksınız?
Eskiden olsa, çevrenize bakınırdınız, bir gazeteci var mı diye. Çünkü bilirdiniz, olay yerinde bir gazeteci varsa eğer, ki genelde olurdu, o gazeteci ne gaz bombası dinler, ne polis barikatı. Bir yolunu bulur, olayın fotoğrafını, görüntüsünü çeker, yaşananları belgeler, haberini yapar. Sesini duyuramayanların sesi olur. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görevini yapar.
Ya bugün?
Aslında o gazeteci yine orada. Haberini de yapıyor. Fakat bir bakmışsınız onun yaptığı haber yerine penguen belgeseli yayına girmiş.
Sesinizi nasıl duyuracaksınız?
Elbette interneti, sosyal medyayı kullanacaksınız. Fakat artık, tıpkı televizyonlar gibi, cep telefonunuzla “canlı yayın” yapma olanağına sahipsiniz. Periscope adlı program bu amaçla geliştirilmiş. Kullanımı kolay, tek bir tuşa basarak yayına geçebiliyorsunuz.
O “kırmızı” tuşa bastıktan sonra internet üzerinden binlerce, yüz binlerce insan yaptığınız çekimi aynı anda, “canlı” olarak izleyebiliyor.
Bu teknolojik olanak önemli mi?
Siz karar verin.
Birileri çadırlarınızı yakmaya kalktığında akıllı telefonunuzdaki “Periscope”la canlı yayına başlayın. Çekim yaparken çadırınızı yakan adamın üzerine yürüyün. Yüksek sesle şöyle deyin:
“Utanmıyor musun? Neden yakıyorsun çadırları?”
Yüksek sesle konuşun ki, yaptığınız çekimde sesiniz duyulsun. Bir bakmışsınız, çevrenizde pek çok “yurttaş gazeteci” sizin gibi Periscope ile canlı yayına başlamış.
Siz “yakın çekim” yaparken, bazıları sizi ve görevliyi birlikte çekiyor. Aynı anda 5, 10, 20 kameranın (cep telefonunun) farklı açılardan canlı yayın yaptığını düşünün. Bunu bugün Türkiye’de kaç televizyon kanalı yapabilir?Siz, “utanmıyor musun” diye sorduğunuz çadırları yakanın yüz ifadesine odaklanın.
Bakın bakalım utanıyor mu?
Muhtemelen canlı yayına başladığınızda, çadırlarınızı yakmaya kalkanlar kaçacaktır. Çünkü onlar da yaptıklarının “yasadışı” olduğunun farkındalar. Çadırlarınızı kurtarmış olursunuz.
Eğer kaçmaz, üzerinize yürürlerse ki bu da mümkün, çekime devam edin diyeceğim ama yüzünüze gaz sıkabilirler, sizi itip kakabilirler. Dikkat etmelisiniz. Çekime devam ederseniz yaptığınız canlı yayın muhtemelen rekor izlenme oranlarına ulaşacak, dünya televizyonları sizin ve diğer “yurttaş gazetecilerin” çekimlerini ana haber bültenlerinde yayımlayacaklar. Eyleminizi herkes duyacak.
Medya görevini yapamadığında sosyal medya ön plana çıkmaya başlıyor. Gezi eylemleri sırasında Twitter’ın kullanıcı sayısı patlamadı mı? Bundan sonra muhtemelen “kırmızılı kadın”ların, “siyahlı kadın”ların, “duran adam”ların olay anındaki canlı videolarını internetten izleyeceğiz.
Bu işi yapan Periscope, Twitter’ın yeni bir yazılımı. Üstelik bedava. Elbette bu yazılım sadece “çevreciler” için geliştirilmedi. Fakat Periscope’u geliştiren Kayvon Beykpour Gezi eylemleri sırasında İstanbul’daymış. Cep telefonuyla canlı yayın fikri o zaman gelmiş aklına. Sonra geliştirdiği yazılımı 100 milyon dolara Twitter’a satmış.
Bugün dünya basın özgürlüğü günü. Ne diyor Freedom House’un raporunda: “Türkiye’de basın özgür değil.” Türkiye’de basın özgürlüğü sağlanmadığı sürece, Periscope ya da ona benzer, Meerkant, You- Now, Upclose gibi yazılımlara ihtiyacımız olacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları