Atatürk'e Teşekkür...

23 Mayıs 2012 Çarşamba
\n

Fenerbahçe Kulübünün kongreleri ünlüdür. Kongrenin yapılacağı ay sanki balayı, hatta bayram gibidir. Herkes bu günü hacı bekler gibi bekler. Başkan adayları, aday kurulları ile birlikte hummalı bir faaliyet içine girer. Birbirleri ile kıyasıya yarışırlar. Kongre gününden bir ay önceden üyelere ziyafet vermek Fenerbahçe için bir yöntem olmuştur. Vaatler ise gırla gider. Onlarsız kongre olmaz. Yemekli toplantıların mucidi rahmetli Semih Bayülkendir. Kıyasıya rekabetin yaşandığı bu günlerin başlangıcı 1952 yılına dayanır. Ondan önceleri böyle yemekli toplantılar yapılmazdı. Gerek de yoktu buna o günlerin aday yöneticileri için yönetime girmek, hiçbir açıdan çıkar sağlamayı gerektirmezdi. Hatta onlar için angarya olurdu. Seçim günü kara tahtaya adayların isimleri yazılır. Herkes istediğne oy vererek seçimini yapardı. İşin tuhafı başkanlığı herkes birbirine ikram etmek isterdi. Semih Bayülken, zenginlerden para toplar, garibanlara onunla yemekli toplantılar düzenlerdi. Esas mesleği doktorluktu. Can boğazdan gelirdeyiminin hakkını verirdi. Açık söyleyeyim bir süre sonra, Semih Babanın bu tarz yönetimini siyasi iktidarlar da tatbik etmeye başlamıştı. Tabii günümüze gelinceye kadar dünya değişti ve gelişti. Buna paralel olarak kongre öncesi bu yemekli toplantıların tarzı da değişti. Artık şehrin ya da ilçenin aşçısı değildi yemekleri hazırlayanlar. Bu toplantılar, şehrin müzikal salonlarında yapılan içkili ziyafetlere dönüştü. Kulüp başkanlarının bu masrafı karşıladığı düşünülürse, mütevazı gelirli bir başkanın bunları yapamayacağı bellidir. Önceleri sadece kongre öncesinde verilen bu ziyafetler, şimdilerde özel günlerde de yapılmaya başlandı. Tabii Fenerbahçe Kulübü de bu gelişmeye ayak uydurdu. Ramazan, kandil, bayram, şampiyonluk gibi özel günlerde de bu ziyafetler verilmeye başlandı. Hele Fenerbahçe Burnundaki havuz başında yapılanlarına doyum olmazmış. Gidenler anlatır. Bir yandan Fenerbahçe Koyunun esintisi, martıların melodisi sihirli bir atmosfer yaratırmış. Ben, anlatanların yalancısıyım. Çünkü, prensip olarak, şimdiye kadar bu tür yemekli toplantılara hiç katılmadım. Bundan sonra da böyle mutlu gecelere katılacak sürem de yoktur.

\n

Geçen çarşamba gecesi bir ziyafet verildi. Ne ziyafeti biliyor musunuz? Aziz Yıldırıma bağlılık gösterisi. Ziyafete katılanlar, Fenerbahçeli ama katılmayanlar hain.. Fanatiklerin düşüncesi bu yönde. Kongre için de benzer yorumlar yapılıyor. Kongreye giden ve Aziz Yıldırıma oy verenler gerçek Fenerbahçeli aksini yapanlar ise Fenerbahçeli değil. Ben gitmedim. Bu yoruma göre; herhalde gerçek Fenerbahçeli değilim. Anlaşılan, Fenerbahçe kamuoyu, kulübün bugün içine düşmüş olduğu durumu ve dünyada tartışılan zor bir döneme girdiğinin pek farkında değiller. Oysa bizim gibiler için Fenerbahçedeki kişiler önemli değil, kulüp önemlidir ve ona leke sürdürmeyiz. Çünkü birçok kişinin gelip geçtiği gibi kişiler gelip gider. Fenerbahçe Kulübü baki kalır. Tarihe karayazı olarak geçecek bu durumun gerçekleşmesinden hangi gerçek Fenerbahçeli mutlu olabilir? Düşünemiyorum...

\n

Kongrede Nihat Özdemir, Atatürke teşekkür ediyor. Güzel ama Atatürk sizlere teşekkür ediyor mu? Önemlisi o. Atatürkü inkâr edenler karşısında kulüp olarak ne gibi aksiyonda bulunuldu acaba? Birkaç cümle ile ona yapılan saldırılar, Fenerbahçe Kulübü olarak, kınanamaz mıydı? Ölümle savaşan bir bilim kadını olan Türkan Saylan için insanlar, bayrak ellerinde sokaklarda tepki gösterirken sizler ne yapıyordunuz? Şimdi de kalkmış Atatürk Fenerbahçeli diye övünüyorsunuz. Geçiniz efendim...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları