Bildiğiniz gibi TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar istifa etti. Aslına bakarsanız geç bile kaldı. Başkan seçildiği ilk günlerde, yine bu satırlarda “Istakoz sepetine giriyorsun, oradan çıkmak zordur” diye yazmıştım. Sebebi de; kendisine alkış tutarak yalakalık yapmak yerine, dostane uyarıda bulunmaktı. Zira herkes bilir ki “dost acı söyler”.

Bir zamanlar, futbolun içinden gelip, federasyonda görev yapmıştım. Bu nedenle de gerek TFF’nin gerekse futbol toplumunun yapısını ve eğilimlerini az çok bilirim. Aydınlar’ın kimseden fikir almaya ihtiyacı yok gibiydi. Haksız da sayılmaz. Federasyon başkanlığı, birçok kişinin oturmayı hayal ettiği bir koltuk. Kim oturmak istemez ki? Ancak koltuğun cazibesi, onun istakoz sepeti gibi olmasını engellemiyor maalesef. Sonuçta bu cazibeye Aydınlar da kapılarak görev başına geldi. Geldi ama bir yığın tatsız problemle de karşılaştı. Çabaladı ama olmadı. Olayları çözebileceğini sandı ama bunu başarmak için sihirbazlık yeteneğinin olması gerekti. Ne oldu? Sonuçta işler karıştı, arapsaçına döndü. İyice çözülemez duruma geldi. Hem Aydınlar namına hem de Türk futbolu adına çok üzüldük. Ne kendisi etti rahat ne de etrafı. Peki şimdi ne olacak? Şimdikinden daha mı farklı olacak? Hayır. Kâhin miyim? Hayır. Ama şunu biliyorum ki; bu işi ancak, bozuk düzenin içinden gelen bir bozuk düzen adam götürebilir. Yeni birisinin gelip, bu düzeni düzeltmek istemesi ‘Don Kişot’luktan öteye girmez. Ancak sihirbazlık yeteneğinin olması lazım. Bu koltuktaki görevi Aydınlar için kötü bir deneyim oldu. Ama bu sayede anlamış insanların ikiyüzlü olduğunu ve bu konudan yanıp yakılıyor. Aslında bunu bilmesi gerekirdi. İkiyüzlülük ve yüzsüzlük adeta bu ülkenin şiarı haline gelmiş ama kendisinin ifadesinden anladığımız kadarıyla; meğer UEFA ve onun teşkilatı da iki yüzlüymüş. Bilmiyorduk. Biz de bunun tersini düşünmüştük. Yanılmışız demek ki. Yüz ya da surat bizim toplumumuzda çok önemli kavramlardandır. Bu nedenle de ona birçok sıfat eklenir. Örneğin; bir insanı överken “Adamın iyi olduğu nasiyesinden (suratından) bellidir” denir. İkiyüzlü, riyakâr, yalancı, her devrin adamı olan, kapıdan kovsan bacadan giren, hiçbir şeyden yüzü kızarmayan insanlar için de “Surat surat değil, mahkeme duvarı” derler. Neyse ki şimdi yüz nakli yapılıyor. Dünya ayağa kalktı. Başbakan da mutlu bundan. Teknoloji alabildiğine hızla yürüyor. Belki ilerideki tarihlerde ikiyüzlülerin iyi yüzü, yüzsüzlere de takılır! Kim ne derse desin bu kaosta kazanan Aydınlar oldu. Dünyada bir Mehmet Ali Aydınlar olduğu biliniyor artık!