Kirlilikten Nasıl Arınırız?

13 Eylül 2011 Salı
\n

Temiz toplum”, “temiz spor”... Aslında birbiriyle çok yakın ilişkisi olan iki konu. Ahlaki açıdan, temiz toplum olmazsa temiz spor da olmaz. Şu son zamanlarda biraz daha fazla sporun temiz olması gerektiğini konuşur olduk. Bir ülkede mutlaka, sporda olduğu gibi diğer sektörlerde de temizlik gerekir. Temiz olmadığını sık sık konuşur hale geldiğimiz müesseseler kendiliğinden mi bozulmuştur acaba? Bunları bozan bizler değil miyiz? Ama biz, her zaman topu başkalarına, özellikle de iktidarlara atmaya alışmışız. Kirlenme, fiziksel olarak evlerimizde olsa, bunun önüne geçmek kolay. Önce eşyalar çıkartılır. Boya badana yapılır. Eğer varsa, haşerelerden kurtulmak için dezenfekte yapılarak ev, bir süre kapalı tutulur, sonra da içine girilir. Ev tertemiz olmuştur. Peki toplumun ve buna bağlı olarak da sporun ahlaki temizliği nasıl olur? Bir deyim vardır; Lâfla peynir gemisi yürümezdiye. Ama biz, lafla peynir gemisini yürütüyoruz ve buna alışmışız. Bir toplumun ahlakı, temizliği kolay kolay bozulmaz. Ancak bozulduğu zaman da kolay kolay düzelemez. Bunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Köklü projeler yapıp, önlemler almak gerekir.

\n

Yaşadığımız şike iddialarından sonra TFF Başkanı, lig maçlarının başladığı şu günlerde, topluma önerilerde bulunuyor. Bunu, gazete manşetlerinden ve televizyon ekranlarından izledik. Laf ola Padişahım...Sanıyorum, futbol kamuoyuna verilen mesajlar, Bir şeyler söylemiş olmak içinsöylenen laflardır. Ülke sporundaki, kirliliği gidermek için ilk önce, kendi içimizdeki kirlilikleri temizlemek gerekir. Aksi takdirde, Başkanın önerileri, havanda su dövmekten öteye gitmez.

\n

Kulüpleri bir rant müessesesi haline getiren yeraltı ve yerüstü mihrakları yok ederek, yöneticilerin kendi güvenliğini(!) sağlamak için birtakım güçleri arkalarına almamasını sağlamak, konaklamalarını, yemek ihtiyaçlarını da sağlayarak bir grup insanı deplasman maçlarına götürmemek, öncelikle alınması gereken önlemlerdir. Sonra da yönetimlerin, başarıya ulaşmak için her yolu geçerli saymamaları, kendi aralarındaki mücadeleyi bir kan davasına dönüştürmekten kaçınmaları, sporu, gerçekten spor için yaparak ve de spor koşan ahlaktırfelsefesine sadık kalarak sporun gerçek anlamını sağlamalıdırlar. Kendi içlerindeki öyle ya da böyle birtakım sabıkaları olan insanları da barındırmamalıdırlar. Demeçleriyle halkı tetiklememek de önemli önlemden biridir. Daha da önemlisi; mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde futbola, barış ve huzuru getirmelidirler. Bunlar olmadıkça toplum ve spordaki olayları düzeltmek için bir tane Rousseau değil, yüz tane Jean Jak Rousseau olsa üstesinden gelemez. Yeni çıkan yasa ile spor toplumunun biraz olsun ayakları suya ermiş midir? Sanmıyorum ama umutlanmak istiyorum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları