Kupa Sendromu!

18 Nisan 2012 Çarşamba
\n

\n\n\n

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener ille de 2010-11 Şampiyonluk Kupasını isterim diye bastırıyor. Adeta kupa sendromuna yakalanmış. Fenerbahçeye ceza verilmesi için FIFA ve UEFAya yazı göndermiş. Fenerbahçe cezalı olacak onlar da kupayı alacaklar. Sanki Fenerbahçe, karaya vuran bir gemi de ganimet toplanacak. Oysa bu şekilde alınan kupanın ne önemi var ki. Hem de hak etmeden. Trabzonspor taraftarı bunu kabul eder mi acaba? Hiç sanmıyorum. Başkan bu şampiyonluk kupası üzerinden kendisine prim yapmaya kalkıyor ve hem de çok yakın arkadaşı olduğu Aziz Yıldırım ile ters düşerek. Oysa Trabzonsporun bünyesinde onur duyulabilecek birçok kupa var.

\n

Bildiğimiz kadarı ile Aziz Yıldırım, Salih Alpaslan, Vefa Küçük gibi isimlerin kökeni Anadolu Kulübüdür. Yine bildiğimiz kadarı ile Aziz Yıldırım ile Sadri Şener maddi ve manevi açıdan birbirleri ile ilişkileri gayet iyi idi. Şimdi hangi nedenler bu iki kulüp başkanını kan davalı durumuna sürükledi?

\n

Şimdi sırası mı FIFAya ve UEFAya hatta hükümetin zirvesine başvurarak ceza kararının bir an önce verilmesini istemek. Hem de tam Fenerbahçe ile yapacağı Süper Kupa maçından hemen önce. Bu, Fenerbahçe seyircisi ile Trabzonspor seyircisini gerilimli bir şekilde karşı karşıya getirmek demektir. Sonra, halkın statlarda anarşi çıkartmasından yakınıyoruz. Futbol açısından çok önemli olayların yaşandığı bu günlerde taraftarı ateşlemek yanlış bir davranış biçimi. Bir yandan, sahaya atılan yabancı, zaman zaman da tehlikeli olan cisimler için günlerce yazılıp, çiziliyor. Kınanıyor, dostluk mesajları verilmeye çalışılıyor. Diğer yandan da seyirciyi gerilime itecek davranış ve sözler sergileniyor. Yalnız Şener değil bir sürü takımın yöneticilerinden benzer davranışları görüyoruz. Taraftarı ateşlemek için bu türlü yanlış yollara başvuruyorlar. Bence taraftarı ateşleyecek en güzel şey, takımın galibiyeti, takımın güzel oyunu ve başarısı olmalı. Aksi halde bu etik dışı davranışlar sayesinde Türk futbolu, nereye gidecek, kimse bunu düşünmüyor. Söylenenler hep, lafta kalıyor. Oysa futbol etiğinde rekabet, yarış, başarı ve başarısızlık sahada kalır. Futbol oyunun temelindeki rekabet, dostlukla ve arkadaşlıkla paralel gitmelidir. Bu ruhu taşımayan, futbol oyunun içinde olmamış, sadece varlıklı olmalarından dolayı yönetimde yer alan yöneticiler, kendi reklamlarını yapmak ve evrensel olmak yolunda hiçbir sınır tanımıyor...

\n

Fenerbahçe-Trabzonspor

\n

Hafta ortasında gereksiz tartışmalarla adeta birbirine düşman haline getirilen Fenerbahçe-Trabzon maçı güzel ve heyecanlı oldu. Fenerbahçenin oyunu, rakibine oranla daha üstündü. Son günlerde üzerlerinde dolaşan karabulutları dağılmış gördüm. Adan Zye iyi oynadılar. Demek ki dışarıdan yapılan birtakım enjeksiyonlarla takımlar yürümüyor. Futbol koymak lazım ortaya. Trabzonspor defansa çekilip Burakın kontratakları ile gole gitmek için plan yapmış. Fenerbahçe ise bu defansif oyun planını, ver-kaçlarla ve açıklardan oynamakla bozdu. Buraka gelince; sahanın en başarısız oyuncusuydu. Fenerbahçe taraftarına gelince; başarılı bir sınav verdiler, centilmence ve spor etiğine yakışır bir şekilde sadece ama sadece takımına destek verdi. Tebrik etmek gerekir...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları