Hikmet Çetinkaya

Fethullah Hoca öyküsü (2)...

10 Aralık 2017 Pazar

Tarihe not düşmek için - 7

“Fethullah Hoca Öyküsü”ne bugün de kaldığımız yerden devam ediyoruz: O gün bağlık arazide yapılan operasyonda ele geçirilen malların cins ve miktarları şöyledir:
1 - Manisa Merkez Yarhasanlar Mahallesi Paspant Sokak’ta kain, tapunun kütük: 317, pafta: 25, ada: 210, parsel: 37’de kayıtlı 524m² büyüklüğündeki kâgir ev. (Bu evin yerinde şimdi beş katlı bir apartman vardır ve öğrenci yurdu olarak öteden beri kullanılagelmektedir.)
2 - Manisa Merkez Atıcı Mahallesi Borsa Caddesi’nde kain, tapunun kütük: 389, pafta: 52, ada: 378, parsel: 39’da kayıtlı 886m² büyüklüğündeki mağaza yerine yapılan apartmanın 2/48 arsa paylı üçüncü kattaki dairesi.
3 - Manisa Merkez Aşağıçobanisa kasabası Kulakbaşı mevkiinde kain, tapunun parsel: 913’te kayıtlı 15 bin 937m² büyüklüğündeki tarla. (Bu tarla, ovanın en verimli ve sulak yerlerinden birinde bulunmaktadır.)
4 - Yine Manisa Merkez Aşağıçobanisa kasabası Kulakbaşı mevkiinde kain, tapunun parsel: 921’de kayıtlı 16.000m² büyüklüğündeki tarla. (Aynı vasıfta olan bu iki tarla toplulaştırma sonucu birleştirilip 2429 parselde 31.600m² olarak Akyazılı Vakfı’na tescil edilmiştir.)
5 - Manisa Merkez Sakarya Mahallesi Uzunyol Bulvarı’nda kain, tapunun kütük: 5, pafta: 62, ada: 868, parsel: 15’te kayıtlı 195 bin 50m² büyüklüğündeki mağaza ve ev. (Zemin kattaki bağımsız mağazanın eklentileri olarak 1. 2, 3 ve 4 No’lu depolar-çatı katı.)
Fethullah Hoca ve adamları. Lâtife Uygur’un peşini bırakmazlar. Sıra, onun geride kalan tek taşınmazı olan bir apartman dairesindedir. Operasyon da kent merkezine kaydırılmıştır.

***

Yer: Manisa Tapu Sicil Muhafızlığı.
Tarih: 1978 yılı Ekim ayının üçüncü salı günüdür.
Yine Akyazılı Vakfı’ndan Ahmet Naci Şençekicer ile Yusuf Pekmezci, işi bitirmek üzere işbaşındadırlar. O gün tek olarak ele geçirilen taşınmazın tapu kaydı şöyledir:
Manisa Merkez 2. Anafartalar Mahallesi İstasyon Caddesi’nde kain, tapunun kütük: 168, pafta: 34, ada: 233, parsel: 48’de kayıtlı apartmanın 4/18 arsa paylı. birinci kat 2 No’lu dairesi.
Ata yadigârı bütün bu taşınmazların birer birer elden çıkmasına dayanamayan Lâtife Uygur, bir ara isyan edecek olur. Kocası bu isyanı ölüm tehdidiyle bastırır. Ancak bu tehdit, kocasının ölümüne dek sürer.
Bir ara, İhsan Uygur’u Manisa’da ziyarete gelen vakıf mensuplarına çay yapan Lâtife Uygur, Fethullah Hoca’ya iletilmek üzere küçük bir pusula yazarak çay tepsisini almaya gelen bir çocuğa verir. “Hoca”ya gizlice vermesini rica eder. Bu pusulayla Lâtife, kocadan mallarını geri vermesini ister. Bu pusulaya “Esselamünaleyküm ve rahmetullahi ve berakatihi, muhterem efendim” hitabıyla başlayıp “Devlethanenizde hakarete maruz kalan (hatıra maruz konuk olarak kalan şeklinde olması gerektiği kanısındayım. (A.C.) ehli delalet (dalalet olması gerektiği kanısındayım.
A.C.) tarafından adım adım takip edilen yersiz yurtsuz, çok mücrim ve müflis biçare Fethullah” şeklinde biten tarihsiz, Arap harfleriyle yazılı bir mektup gelir. İmza da konmamıştır. Ancak Fethullah Hoca’dan geldiği aşikârdır. Buna rağmen Fethullah Hoca, İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Talimat: 1987/186 sayılı dosyasıyla evinde alınabilen ifadesinde “Bu mektup hakkında fazla bilgim yoktur” diyebilmiştir.
Lâtife Uygur, kocasının ölümü üzerine, taşınmazlarını geri alabilmek için tapu iptali ve tescili davası açmak üzere bana vekâlet verdi. Akyazılı Vakfı’na karşı Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Esas: 1986/514 sayılı dosyasıyla tapu iptali ve tescili davası açtım. Vakfın avukatlığını da yine hocanın tekzipçilerinden avukat Feti Ün yaptı. Bu sayın meslektaşımız, gayrimenkulün aynına ilişkin mahkeme ilamını kesinleşmeden icraya koyarak paraya karşı nedenli duyarlı olduğunu kanıtlamıştır.
Mahkeme yargıcı sayın Ali İhsan Özuğur da olaydan haberdar olan herkes gibi Lâtife Uygur’un düşürüldüğü duruma çok üzüldü. Davacı Lâtife’nin haklı olduğunu, evinde bizzat kendisini dinleyip anlatımını aldıktan sonra keşif dönüşü arabada ifade etmekten kendini alamadığını, bugün gibi anımsıyorum. Fakat sayın yargıç daha sonra davamızı reddetmiştir. Namazında niyazında olan ve “Allah ıslah etsin” sözünü ağzından düşürmeyen bu sayın yargıç, daha sonra Allah tarafından ıslah edilmiş olacak ki, yüce Yargıtay’a üye olarak seçilip Ankara’ya gitmiştir.
Yerel mahkemenin aleyhimize olan kararı, Yargıtay aşamalarından da geçerek kesinleşti.
Lâtife Uygur’un yaşam seyrini artık tahmin etmek pek güç olmasa gerek. Hızlı bir çöküş, bunama ile ihtiyaç görememe gibi durumlara düşme hali, her şeye rağmen annesine bakmayı ihmal etmeyen kızının çektiği sıkıntıların boyutunu anlatmaya yeter kanısındayım.
Kızının ricası üzerine, Akyazılı Vakfı’nın avukatlığını yapan Sayın Feti Ün’e bizzat telefon ederek bu kadına hiç olmazsa ömrünün son yıllarında vakıfça sahip çıkılmasını rica ettim. İlgilenmediler. Daha sonra Lâtife Uygur’un cenazesine bile gelmediklerini öğrendim.
Şimdi, “Ben Müslümanım” diyen herkese sormak gerekir:
1- Yaşlı ve çaresiz bir kadının tüm taşınmazlarını almak Müslümanlık mıdır?
2- Böyle bir hareket, mertlik midir? Ve Türk erkeğine yakışır mı?
3- Yetim hakkı yemenin Müslümanlıkla bağdaşır bir yanı var mıdır?

(Cumhuriyet, 8 Nisan 1996)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları