Hikmet Çetinkaya

Hocaefendi...

02 Aralık 2017 Cumartesi

Tarihe not düşmek için - 4

“Hocaefendi”yi ben 1975 yılında İzmir’in Kemalpaşa ilçesiyle Balıkesir’in Edremit ilçesi yakınlarında kurduğu “Nur Kampları”nda tanıdım. Gözden ırak, ormanlık alanlarda kurulan bu kamplarda Fethullah Gülen, yaşları 8-15 arasındaki çocukları eğitiyordu.
1975 yılında ortaya çıkardığım bu kamplarda yoksul Anadolu çocukları önceden hazırlanan bir program çerçevesinde yetiştirilmeye başlanmıştı “Nur Kampları”nda. Kamplarda, yaşları 25-30 arasında değişen “ağabeyler”, “Atatürk düşmanlığı” aşıladıkları körpecik beyinlere şöyle sesleniyorlardı:
“Ceberut devlet yıkılacak, şeriat gelecek...”
Nur Kampları’nın “ağabeyleri” üniversite öğrencileri ya da üniversitede görev yapan genç asistanlardı.
Ege Üniversitesi Kimya Bölümü asistanlarından Dr. Muzaffer Ayvaz, zeytinyağı tüccarı Arif Çağan, Avcılar köyünden Ahmet Ambarlı, tuğla fabrikası sahibi Osman Aykut yakalandıklarında DGM savcılığında şu ifadeyi vermişlerdi:
“Kampları düzenleyen Fethullah Gülen’dir...”
Olay, 1975 yılı Temmuz ayında meydana geldi. Biz o tarihte İzmir DGM Savcı Yardımcısı Edip Özyörük’e gördüklerimizi aktardık. Böylece Fethullah Gülen adını kamuoyu ilk kez duydu.
Şimdi aradan yaklaşık 20 yıl geçti. Çok satan gazetelerimiz Fethullah Hoca’yı kamuoyuna tanıtmaya başladı. Biz de Fethullah’ın açıklamalarını okuyup onu tanımaya (!) başladık.

***

Fethullah Hoca, Hürriyet’e “Bir kere oy verdim” diyor, Sabah’ta ise Nuriye Akman’a “Hiçbir zaman oy vermedim” diye konuşuyor. Hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz, ama tek bildiğimiz Gülen’in 1980 öncesi Adalet Partisi’ni, 1980 sonrası ANAP’ı, şimdilerde ise DYP’yi, dolayısıyla Tansu Çiller’i desteklediğidir.
Fethullah Hoca sorulara pek içten yanıt vermiyor. Her zaman olduğu gibi “takıyye” yapıyor. Örneğin Turgut Özal’la tanışıklığını anlatırken 1977 seçimlerinde Özal’ın İzmir’den MSP adayı olduğunda onu desteklediğini gizliyor.
Fethullah Hoca, Silahlı Kuvvetler’deki Fethullahçı subaylarla ilgili olarak da şunları söylüyor:
“Beni tanıyan insanlardır, değildir. Camiye gelmişlerdir, vaaz dinlemişlerdir, değildir, bilemem ben onu da. Belki askerin içinde de ordunun içinde de bu denen şeylere inananlar vardır. Bilemiyorum, öyle olduğunu zannedenler, vehmedenler vardır. Bu manada bir Fethullah yoktur. Fethullahçı yolu yoktur...”
Hoca, tıpkı bize gönderdiği tekziplerdeki üslubu kullanıyor kendisine yöneltilen soruyu yanıtlarken. Yani “takıyye” yapıp işin içinden sıyrılıyor...
Hoca, Müslüman kişi yalan söylemez, doğru bildiğini söyler. “Vardır, yoktur, olmuştur” gibi sözcük oyunlarına Müslüman kişi girmez.
Hocaefendi, düpedüz gerçekleri saklıyorsun; bu yüzden cehennemde “cayır cayır” yanacaksın...

***

20 yıl önce Fethullah Hoca’nın Kemalpaşa ve Edremit yöresindeki “Nur Kampları”nı ortaya çıkarınca yer yerinden oynamıştı. Demokratik kitle örgütleri ayağa kalkmıştı. Fethullah Hoca ise ortalıkta yoktu.
Dün bir kez daha 20 yıl önceki dizi röportajımı okudum, çektiğim fotoğraflara baktım... Kamplardan çekilmiş bir fotoğraf... Bir tabelada şunlar yazılı:
“İzinsiz girilmez...”
Altında ise bir başka yazı:
“İmam-Hatip Yüksekokul Talebelerini Himaye ve Yetiştirme Derneği Kampı...”
İşte bu kamplarda 8-15 yaşlarında yoksul Anadolu çocukları laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olarak yetiştiriliyordu.
Aradan 20 yıl geçti ve bugünlere geldik...
Fethullah Hoca güçlendi ve palazlandı. Okulları, gazeteleri, televizyonları, radyoları ve dershaneleri olduğu söyleniyor, yazılıyor.
Fethullah Hoca bakın özel okulları konusunda ne diyor:
“Ben duygu ve düşünce itibarıyla bu kurumları desteklerim...”
Olmadı Hoca, olmadı...
Bu okulların, dershanelerin arkasında kimler var? Paralar nereden geliyor? Hakem heyeti denilen topluluğun başında kim var. Ne iş yapar?
Onları açıklaman gerekir...
Şöyle bakalım Hoca:
“Bir emekli vaizin askeri liselerde, polis koleji ve akademilerindeki ‘şeriatçı örgütlenme’de adı neden geçer?”
Fethullah Hoca, Sabah ve Hürriyet’te kendisini aklamaya çalışıyor...
Kim inanır buna?
Oyun içinde oyun...
Hedef, 2 bin yılıdır...
Bugün şeriat isteyenlerin tek amacı ordu ve polis içinde, devlet kurumlarında iyice örgütlenip darbeyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmektir...
Başka ne söylenir...

***

Zaman gazetesinin Almanya’da oturan ve İlhan Murad kod adını kullanan İlhan Bardakçı adlı yazarı “maskesi” düşünce paniğe kapıldı.
Bu telaş niye Sayın Bardakçı?
Siz casusluktan yargılanıp hapis yatmadınız mı?
Zaman gazetesi okurları beni telefonla arayıp aynen şöyle dediler:
“Elinize sağlık, İlhan Bardakçı’nın kim olduğunu sayenizde öğrendik...”
Fena mı yaptık İlhan Bey...

Bu yazı 27 Ocak 1995’te yayımlanmıştır. H.Ç.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları