Hikmet Çetinkaya

Sevmenin Acımasız Uçurumu...

25 Aralık 2011 Pazar
\n\n\n

Belki yarı kül rengi bir uykudaydık, belki yarınları anlatan bir öykü okuyorduk.

\n

En uzak güneşleri bekliyorduk zamanın içinde avunarak.

\n

Kimi zaman geceydik, kimi zaman güneş.

\n

Tutkularımız vardı yarım kalmış, özlemlerimiz.

\n

Bir sığınak gibi saklandığımız ormanlarda acımasızlığı da gördük, zulmü ve baskıyı da...

\n

Kıyılarını yitirmiş denizler bizimdi...

\n

Günün tam ortasında sokaklarda öldükçe...

\n

Sevmenin, sevilmenin o acımasız uçurumunda Cemal Süreya, Edip Canseveri, Sait Faiki, Orhan Kemali, Hasan Hüseyini, Ahmed Arifi, Cahit Külebiyi çoktan unutmuştuk.

\n

Yıldızıydık göklerin, ay ışığı...

\n

Aşkı kendi ellerimizle boğup öldürdük.

\n

***

\n

Uzun, soluksuz bir gecede adamakıllı sarhoştuk...

\n

Ankarada tavukçunun meyhanesinden çıktık bir gece yarısı, Sirkeci Garında, İzmirde Veysel Çıkmazında buluştuk.

\n

Bir kuşun kanadında nice yolculuklar yaptık.

\n

Pariste Voltaire Rıhtımında sarhoş gemiciler arkadaşımızdı.

\n

Robert Lowellı o yıllar tanıdık:

\n

Aşkımızdı gitti gider, şimdi bir böcek uçtu uçar...

\n

Parise yağmur yağıyordu o akşam...

\n

Sırılsıklamdık ve üşüyorduk.

\n

Sevdanın lekesi yayılmıştı gökyüzüne.

\n

Hüznün ve yalnızlığın ortasında delişmen saçların kıpkızıl rüzgârında, deniz kadar derin gözlerine gömüldük kendi anılarımızın.

\n

Kölnde Ren Irmağı’nda o küçük gemiler, çalgıcılar ve sokak serserileri arkadaşımızdı.

\n

Pavel Matevin dizelerinde kendimizi yitirdik:

\n

Ateşsiz aşk olur mu hiç?

\n

Kavga olur mu hiç gözü kara girilmeden

\n

Ateş!

\n

Kaygılarımdır yaşadığımız her günün

\n

Benim içten esinlenmelerimdedir.

\n

***

\n

Bir Roma sabahında elimdeki notlara bakıyorum, eski yazılarımı anımsamaya çalışıyorum.

\n

Derin gözlerini kapa, gece kanatlanır gözlerinde...

\n

Ellerimi tut, bana bir şeyler anlat eski günlerden, gel götür beni gençlik yıllarıma.

\n

Susma, konuş!

\n

Hangi soluk ay saat dokuzda, çeker yanaklarında kanı?”

\n

Ve bak gözlerimin içine... Çocuksu ruhumu geri getir...

\n

Geri getir ki, L. Sedar Senghorun dizelerini haykırayım yağmurun altında yürürken Romada...

\n

Çıplak kadın, kara kadın

\n

Giyinmişsin yaşamın kendi olan renginle, güzellik olan biçiminle!

\n

Gölgende büyümüştüm, ellerimin yumuşaklığı örtmüştü gözlerimi.

\n

Sonra, yazın ve öğlenin sıcaklığında, birden buldum seni adanmış

\n

toprak, kavrulan yüksek bir tepenin üstünde

\n

Ve güzelliğin uçan bir kartalın çıkışı gibi çarpıyor yüreğime.

\n

***

\n

İç çekmenin kanadında olayım...

\n

Sevgimi çoğaltarak.

\n

Göklerin yığınını kucaklayayım, yıldızları toplayayım senin için.

\n

Haydi gel yaşama sarılalım birlikte...

\n

Saçlarım aydınlanır, \t\tkara sevdam, doğan \tgüneşiyle gözlerinin... Kıskanç bir kader seni yaşamın köklerini beslemek için döndürmeden küle...

\n

René Charın karanlıkların sevinçle kapladığı ince \tyüzünü görmek mutlu \t\tediyor beni.

\n

Tıpkı yağmurlu havalarda olduğu gibi.

\n

Kayıp bir sevdayı anımsıyorum şimdi....

\n

Cahit Külebiyi...

\n

Gözlerin gözlerime değince

\n

Su katılıyor rakıya

\n

Denizler açılıyor önümde...

\n

..............

\n

Üç çeşit deniz var bildiğim:

\n

Birincisi sütliman deniz.

\n

İlkgünün özenle okşadığı

\n

Gökyüzüyle kaynaşan deniz.

\n

***

\n

Bilirim ikincisi dalgalı ve oynaktır, üçüncüsü volkansı dağlar...

\n

Sevdası rüzgâr gibi iter...

\n

Çıplak kadın, kara kadın!

\n

Senin derin, içten sesin kutsal ezgisidir yaşamın...

\n

Bana sessizliği veren çığlığın ne güzel!

\n

Dilek çeşmesinde gülüşün...

\n

Yıllar geçti, fırtınalar bitti!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları