Hikmet Çetinkaya

Soykırım, Kıyım ve Yalnızlık...

23 Aralık 2011 Cuma
\n

\n\n\n

İnsan kimi zaman anılarla yaşar...

\n

Anılar denizinde dolaşmak Türkiye’nin dününü ve bugününü irdelemek.

\n

Sonra kendi kendine sormak:

\n

Dünden bugüne değişen nedir?

\n

Bugün Fransa kendi geçmişini yok sayarken, Türkiye kendi geçmişiyle hesaplaşabiliyor mu?”

\n

Sarkozy, Fransa’da seçim atağına geçti; şimdilerde Ermeni kozunu gündeme getirip oy hesapları yapmaya başladı.

\n

Sarkozy, meclisten soykırımı inkâr yasa tasarısının çıkacağını biliyor.

\n

Böylece iç siyasetin insanın içini bulandıran oy hesabından getirisi olacağını umuyor.

\n

Türkiye yalnız bir ülke... Yumurta kapıya gelince sıkışıyor... Çünkü doğru dürüst bir dış politikası yok...

\n

Kafasını Arap Baharına takmış, onunla oyalanırken ABde neler olup bittiğinin farkına bile varmıyor.

\n

Her yıl sergilenen bu oyun karşısında bugüne değin gelmiş geçmiş iktidarlar hiçbir şey yapmadı.

\n

Türkiyede Ermeni soykırımıyla ilgili tüm kitapların yazarları neredeyse Fransız.

\n

Yurtdışına çıktığımda, konuştuğum Türk bilim insanları iki önemli noktayı vurguladılar hep:

\n

Ermeni sorunu ve PKK terörünü Türkiye Avrupaya bir türlü anlatamadı.”

\n

***

\n

Yıllar akıp gidiyor...

\n

Sadece ağlamaklı bir gülümseyiş kalıyor geride anılarımızı anımsadıkça.

\n

Çocuklarımızın göğe bakmalarının bile yasaklandığı bir ülkede, üzerine bir de kitap yasakları eklenince, karanlığın karatahtalarına yazdığımız umutlarımızı siliyoruz toplum olarak.

\n

Öyle derinlemesine yorumlar yapmak, yaşananları irdelemek bugün geçmiyor içimden.

\n

Çek Cumhurbaşkanı Havel’i anlatacaktım, Kafka’nın Davasına yeniden değinip Kuzey Kore’yi 17 yıl yöneten Kim İl Sung’un ölümünü ve onun arkasından ağlayan kızları yazacaktım.

\n

Şöyle bir düşündüm...

\n

Ölümlere alışkın bir toplumduk.

\n

Ayhan Çarkın’ın yaptığı açıklamalar karşısında tüylerim diken diken olmuştu.

\n

Çarkın, öldürülen ancak nereye gömülü olduğu yıllardır bilinmeyen Tarık Ümit için şöyle diyordu:

\n

Ümitin nerede gömülü olduğunu biliyorum. İstenirse gösterebilirim. DNA testi yapılır, gerçek ortaya çıkar.

\n

***

\n

18 yıl önce işlenen faili meçhul cinayetlerin aydınlanmaması neden yüzümüzü kızartmıyor bizim?

\n

Niçin susuyoruz!

\n

Suçlanan ancak mahkemece salıverilen özel harekâtçılar, dönemin siyasetçileri, askerleri, üst düzey bürokratları bu yaşanan acı gerçekler karşısında neden “devlet sırrı”nın arkasına saklanıyorlar?

\n

Üç gün önce üniversite öğrencileri 19 yaşındaki Ali Deniz Kılıç ve Baran Nayır’ın duruşmaları vardı.

\n

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi olan üniversiteli gençler, Kürt açılımıyla ilgili basın açıklaması yapacaklardı Ümraniye’de.

\n

Ali Deniz ve Baran’ı gözaltına aldı polis.

\n

Suçları PKK örgütü üyesi olmak...

\n

İki genç 25 aydır tutuklu...

\n

***

\n

Parmak izi incelemesi 18 ay sonra yapılmış Ali Deniz ve Baran Nayır’ın.

\n

20 Aralıkta yapılan duruşma nisan ayına ertelendi.

\n

İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz...

\n

Ayhan Çarkın’ın öne sürdüğü savları ciddiye almak gerekiyor.

\n

Özel yetkili mahkemelerin işlevleri sürdükçe, Türkiye’de demokrasinin varlığına evetyanıtını kaç kişi verebilir.

\n

Sadece demokrasi maskesiyle dolaşan bir avuç insan!

\n

Elbet askeri darbelere karşıyız, darbe severlere de...

\n

Ancak uzun tutukluluk sürelerini niçin göz ardı ediyoruz?

\n

Bir ülkede yargı gücü siyasal iktidar tarafından öç almaya, sindirmeye dönüşürse ne demokrasiden ne de özgürlüklerden söz edilebilir.

\n

Yaşları 18-19 olan üniversiteli gençlere terör örgütü üyesi yaftası yapıştırarak yaşamlarını köreltmek bir demokratik hukuk devletinde olmaz.

\n

Bir sanığın parmak izi gözaltına alındığı an alınır, 18 ay sonra değil...

\n

***

\n

O nedenle dünü bugünü tartışıp gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyeceğiz.

\n

Eğer demokrasiyi yaşam biçimi olarak görüyorsak!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları