Başlıktaki üç isim F.Bahçe’nin yeni silahşorları... Caner bu sezona kadar ortalarda görünmedi, bazen 18’e girmiş bazen hiç kadroda yer almamıştı. Son dönemdeki başarılı performansıyla takımının en etkili üç futbolcusundan biri olan Caner, Hiddink tarafından Hırvatistan maçları kadrosuna da çağrılmıştı. Sonra Bekir... Haftalardır iyi. Ancak gösterişsiz futboluyla dikkat çekmiyor. Gökhan Gönül’ün formsuz olduğu şu günlerde, yerinde müdahaleleriyle ön plana çıkmayı başaran Bekir İrtegün nedense taraftarlardan fazla ilgi görmüyor. Her futbolcu tribünlere çağrıldığında Kadıköy inler, sıra Bekir’e geldiğinde ise ses cılız hale dönüşür. Fakat Bekir buna hiçbir zaman aldırış etmedi, önemli olan formasıyla akıttığı alın teridir, önemli olan F.Bahçe’nin başarılı olmasıdır.

Ve Bilica... Evet Bilica gerçeğini görmemek mümkün değildi. Lugano’nun gidişiyle şansı açıldı, oysa önceleri ortalarda sıkça görünmüyordu. Hatta gönderilecekler listesinde ismi en öndeydi, ancak kimse onu transfer etmek istemedi. F.Bahçe’de oynuyor, isteyeni yok. Olacak iş mi? Sonra çok çalıştı, göze girdi, formayı kaptı, Kayseri’den alınan Serdar Kesimal’ın nükseden sakatlığının uzun sürmesiyle Bilica bir anda Aykut Kocaman’ın vazgeçilmezi oldu.

Bilica, hatırlarsanız geçen sezon Beşiktaş maçının olay adamıydı. Siyah-Beyazlıların atacağı penaltı öncesinde beyaz noktaya gitmiş, ayağıyla çimleri kazıp, çukur oluşturmuştu. Penaltı vuruşunu yapan Bobo da topu Volkan’a nişanlamıştı. Bilica’nın bu hareketi günlerce konuşulmuştu. Brezilyalı futbolcu sahalarımızda düne kadar ‘acemi,’ başka bir deyişle de ‘sakat’ dediğimiz hareketleriyle tanınır, hiç güven vermezdi. Açıkçası yakışmıyordu F.Bahçe’ye. İşte bu Bilica şimdi çok farklı. Performansıyla, mücadeleci yapısıyla bugün birçok arkadaşının önüne geçmeyi başardı. G.Birliği maçında inanılmaz işler yaptı. Maç bittiğinde 19 Mayıs Stadı’nda alkışlanan tek futbolcuydu. Bir an geçmişe döndüm, şimdilerde alkışlanan Bilica o günlerde ıslıklanırdı. Futbol acımasız bir oyun. İyiyken herkes yanınızda olur, yere göğe sığdırılamazsınız ama düşmeye görün, o zaman yandınız. Yanınızda olanlar bakmışsınız ki sizi tekmeliyor. Bunlar yaşanmadı mı; yaşandı.

Caner, Bekir ve Bilica’yı yazmamın en önemli nedenlerinden birisi de; bu isimler kötüyken bir anda nasıl oldu da yıldızlaştı. Yoksa yıldızlar mı çok kötü? Enteresan bir durum söz konusu.

Fenerbahçe, özellikle ilkyarılarda yüksek tempolu oynuyor. Sadece devamlılık yok. Bienvenu aşısı tutmadı. Özer ve Semih sanki zorunluluktan sahaya çıkıyorlar. Verdikleri hiçbir olumlu sinyal yok. Bizden uyarı, yine de kendilerinin bileceği iş...