Hüseyin Baş

GIEC Başkanı: Ülkeleri Yönetenlerİklim Bilimini Mutlaka İzlemelidirler

01 Ağustos 2011 Pazartesi
\n

\n

Açlık denilen insanlık ayıbı gezegenimizin yabancısı değil. Uzun bir geçmişi olduğu söylenebilir. Ama daha da vahim olan, bu insanlık ayıbını bir daha gelmemek üzere tarihe gömmeyi başaramamamızdır. O kadar ki, kuraklıklara koşut olarak dünyanın şurasında burasında patlak vererek yüz binlerce insanı yok eden açlığın yanı sıra, sayıları milyara yakın kronik açlık da gezegenimizin kötü kaderleri arasında. Daha da şaşırtıcı olan şu ki, şimdiye değin insanlık açlığı durduracak, giderek kökünü kazıyacak çareyi de üretmiş değil.

\n

On beş yirmi gündür Afrikanın boynuzu olarak adlandırılan bölgede yaşayan yüz binlerce insan, en ilkel koşullarda açlıkla savaşıyor. Kenya, Somali, Etiyopya ve Cibutide insanlar, altmış yıldan bu yana benzeri görülmeyen ölümcül bir açlılığın tehdidi altında. Buna karşılık dünya zengini G20 tarafından örgütlenen fonlar harekete geçirilemiyor. Acil yardımlar bölgeye ulaşmakta zorlanıyor. Uluslararası ajansların haberlerine göre, Afrikanın boynuzunda 10 milyon insan, ölümcül açlıkla karşı karşıya. Ölen çocukların sayıları bilinmiyor. Buna karşılık bölgenin kurak topraklarında hububat rekoltesinin yüzde 50 gibi bir kayıpla karşı karşıya olduğu. Somalinin güney bölgelerinde çocukların yüzde 80i açlıktan ölmenin eşiğinde.

\n

***

\n

BM Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) 25 Temmuz 2011de Romada zengin ülkeleri bu büyük afete karşı acil yardımı örgütlemeye çağırdı. Ne ki zaman kısıtlı ve yardım fonlarının harekete geçirilmesi, yerine ulaştırılması kolay değil. Özetle, onca deneyime karşın, bu kez de açlık bölgelerine acil yardım başarılı olmamıştı. Oysa söz konusu olan, 500 bin çocuğun açlıktan ölümünün önlenmesiydi. Anlaşılan o ki FAOnun 192 ülkenin katılımı ile 2000 yılında dünyadaki açlığın yarıya indirilmesi hedefi başarıya ulaşamamış, tam tersine, bugün dünyadaki açların sayısının milyarın kapısına dayanmasına seyirci kalınmıştı. Aralarında zora düşmüş bir ülkeyi kurtarmak için bir iki ay gibi kısa bir sürede milyarları bulan yardımı acilen örgütleyenlerin, ne yazık ki açlık konusunda aynı duyarlılığı gösterememeleri hazindir. Doğaldediğimiz felaketlerin artan sayısının başsorumlusu ise uzun zamandan bu yana kimse için sır değil. Küresel ısınmayı tetikleyenin, sera etkili gaz salınımları olduğu da keza kimsenin saklısı değil. Ancak yıllardır düzenlenen ve iklim değişikliklerinin başsorumlusu sera etkili gaz salınımlarının azaltılmasına yönelik iklim konferanslarının konuyla ilgili hiçbir somut adım atmadan olayı savsaklayıp, çözümü başka baharlara ertelemeleri de kuşkusuz rastlantı olmaktan uzak. Bu konuda en büyük engel, konunun uzmanlarının da işaret ettiği gibi kutsal liberal ekonomidir.

\n

21 Temmuz 2011 tarihli Le Mondeda hükümetler arası uzmanlar grubu GIECin 22 Haziranda Brestte toplanarak 2014te yayımlanacak 5. raporun hazırlanmasında GIECe karşı sürdürülen gözden düşürme kampanyaları, bizzat uzmanlar grubunun başkanı Hindistanlı Rajendra Pachori tarafınan sözü geçen gazetede yapılan söyleşide sert biçimde eleştirilmiştir. Örneğin GIECe karşı sürürülen kampanyalar arasında üç bin sayfalık raporda yer alan binlerce veri arasında, Himalayaların buzullarının 2035te yok olacağı öngörüsü araştırmanın tümünü suçlamaya yetmiştir. Oysa Himalayalarla ilgili öngörü üstelik GIECe de ait değil, Doğa İçin Küresel Fonkuruluşuna aittir. GIECİ gözden düşürmeye yönelik suçlamalar salt bununla sınırlı değil. Örneğin Sunday Telegraph, GEC başkanının lüks içinde yaşayan bir milyoner olduğu, kendisine 1000 dolarlık ısmarlama kostümler diktirdiğiyle ilgli haberler yayımlamıştır. Ancak gazete, başkanın bütün bunların doğru olmadığıyla ilgli tekzibini de yayımlamamıştır. Oysa açılan davada her şey ortaya çıkmış, başkanın terzisi elbisenin 1000 dolar değil, sadece 43 dolar olduğunu kestiği faturayla ispat etmiştir. Bu arada gazete başkanın avukatlarına 63 bin avro ödemek zorunda kalmış, ayrıca başkandan da alenen özür dilemiştir.

\n

Gerçek şu ki bugün Washingtonda iklim değişikliklerine karşı kampanya yapan tam 2340 lobi mevcuttur. Bunlara para desteğini ise 770 enerji şirketi sağlamaktadır. İklim konferanslarının yıllardır sera etkili gaz salınımlarının azaltılmasındaki isteksizliği, böylece çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çevreler yenilenebilir enerjinin sözüne bile tahammül edememektedirler. Oysa GIEC başkanının da ifade ettiği gibi, dünya bugün 2010a oranla çok daha fazla sera etkili gaz üretmektedir. GIECe göre, bu konudaki gecikmenin faturası çok daha ağır olacaktır. Oysa GIEC, sera etkili gaz salınımlarının azaltılmasının enerji güvenliği, havanın temizliği, tarımsal üretiminin artışı, yeni iş alanlarının yaratılmasında oynayabileceği rolü en açık şekliyle ortaya koymuştur ve ülkeleri yönetenleri iklim bilimiyle daha yakından ilgilenmeye çağırmaktadır. Bunu Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkeler şimdiden uygulamaya koymuşlardır. Hindistan ve Çin yeşil kalkınmayıseçmişlerdir. Çin ayrıca karbon pazarı kurmayı da düşünmektedir.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları