İrfan Hüseyin Yıldız

Dış ticaret emekliyor

12 Kasım 2023 Pazar

Geçen hafta Ticaret Bakanlığı 2023 Ekim ayı geçici dış ticaret rakamlarını açıkladı. Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 7.4 oranında artışla 22 milyar 873 milyon dolar, ithalat yüzde 1.3 oranında artışla 29 milyar 594 milyon dolar, dış ticaret açığı yüzde 15 azalarak 6 milyar 721 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiş bulunuyor. Ayrıca eylül ayı ihracat miktar endeksindeki yükselme ve ithalat miktar endeksindeki gerileme de bize dış ticaretteki iyileşmeyi gösteriyor. Bu durumda, ağustos ayından beri aylık dış ticaret açıklarında önceki yılın aynı aylarına göre ortaya çıkan iyileşmeleri yeterli görebilir miyiz? 

2023’ün ilk 10 ayına baktığımızda dış ticaret açığı 94 milyar dolar seviyesinde, son 12 aylık dış ticaret açığı ise 112.5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Buna göre ekim ayı itibarıyla son 12 aylık cari açığın 52.3 milyar dolara gerileyebileceğini tahmin ediyorum. Ayrıca İstanbul Sanayi Odası Türkiye İhracat İklimi Endeksi, ekim ayında önceki aya göre 0.5 puan daha gerileyerek 48.5’e indi. Yılbaşından bu yana birikimli net döviz satış miktarının 14.4 milyar dolar civarında olduğu hesaplanıyor. Zaten uluslararası rekabet gücü ve kalitesi düşük olan ihracat ürünlerimizin bir de kontrolü döviz kuru nedeniyle ihracatı olumsuz etkileniyor. Özet olarak Türkiye’nin hem dış ticaret açığı hem de cari açığı hâlâ tarihi zirvelerde bulunuyor.

DURGUNLUK BELİRTİLERİ ARTIYOR

Ekim ayı ithalat rakamlarını incelediğimizde tüketim malı ithalatı yüzde 78.2 gibi yüksek bir oranda artmış görünüyor. Bunun önemli bir kısmı otomotiv ithalatından kaynaklanıyor. Özel yatırımların öncü göstergesi olan makine ve elektrikli makine ithalatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.8 ile daha sınırlı artmış, ara mal (hammadde) ithalatında ise yüzde 12.6 oranında bir daralma var. Bunun anlamı yatırımlardaki yavaşlamayla birlikte, üreticiler iç ve dış piyasaya satışta zorlandıkları için ara malların ithalatını azaltmış görünüyorlar. Bunun izdüşümünü mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış son üç ayın aylık sanayi üretim endeksindeki daralmadan da görüyoruz. Türkiye imalat PMI endeksi son dört aydır eşik değerin altında kalıyor. Buna ilave olarak reel kesim ve tüketici güveni olmak üzere tüm sektörel güven endekslerinde düşüşler gözleniyor. Tabii ki bu gelişmelerde kredi piyasasındaki ve küresel piyasalardaki daralmaların etkisi bulunuyor. 

ÖDEMELER DENGESİ RİSKİ DEVAM EDİYOR

Eylül ayı itibarıyla Hazine’nin iç ve dış borç toplamı 6 trilyon lirayı aşmıştı, Türkiye’nin bir yıl içinde ödenmesi veya yenilenmesi gereken dış borç tutarı toplamı ise 210 milyar doları aşmış bulunuyor. Bu rakamlar artmaya devam ediyor. Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan, cari açığın finansmanı ve dış borcun döndürülebilmesi için büyük bir gayret içinde yurtdışında yoğun temaslarda bulunuyorlar. Çünkü yukarıda açıkladığımız dış ticaret verilerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye’nin çok ciddi bir ödemeler dengesi problemi var. Ekonomiyi hastalıklı hale getiren yüksek enflasyonla birlikte bir de temerrüde düşme ve yeni bir devalüasyon riski bulunuyor. Üstelik iktidarın önümüzdeki yerel seçimleri alma tutkusu ekonomik sorunları derinleştiriyor. 

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ YOKSA GÜVENLİ LİMAN DA YOKTUR

Tam ekonomi cephesinde yetersiz de olsa rasyonel adımlar atılmışken iç siyaset bağlantılı yargı cephesinden akıl almaz gelişmeler yaşanıyor. Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında vermiş olduğu kararı yerel ceza mahkemesi uygulamadı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise bu karara uymak yerine, kararı alan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Oysa anayasamızın 53. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları tüm idari ve yargı kurumlarını bağlamaktadır. 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Ortada hukuk ve bağımsız yargının varlık ve yokluk mücadelesi var” dedi. CHP lideri Özgür Özel, “Anayasal rejimin ortadan kaldırılması ve bir kalkışmayla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor” dedi. Toplumda infial yaratan bu kararla ilgili Reuters’ta yapılan bir analizde, “Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının yatırımcı güvenini de yaraladığı belirtildi”. Gerçekten de garip günlerden geçiyoruz. En temel hak olan mülkiyet hakkını zedeleyen yasa Meclis’ten geçti, çağdaş anayasal düzenden vazgeçildiğini gösteren yargı kararları olağan hale geldi. Böyle bir ülkeye, yüksek döviz kuru veya yüksek faizle kısa vadeli sıcak para gelebilir ama uzun vadeli yatırım yapacak sermaye gelmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mali müşavirler ayakta 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları