Abalı’nın Evren anıları

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Değerli meslek büyüğümüz Ali Abalı, çok yakından izlediği 12 Eylül darbesine ilişkin anılarını bugüne değin yazmadı. Yakın siyasi tarihi araştıracak olanlara önemli ipuçları verecek bu anılardan birkaç tanesini Kenan Evren’in ölümü üzerine dinleme ve kendisinin izniyle köşeme aktarma şansını elde ettim. İşte o anılar:
“12 Eylül darbesinden önce Yeni Asır gazetesi Ankara Temsilcisi olarak dönemin Jandarma Komutanı Sedat Celasun ile dostluk kurmuştum. Onun aracılığı ile bir öğle yemeğinde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile tanıştık. Yemekte, daha önce Ege’de Ordu Komutanlığı yapan Evren, bana ‘Yeni Asır gazetesi Ankara’da bana gelmiyor. Oysa, eşim Sekine hanım, Yeni Asır’ın magazin eki olan Sarmaşık’ı okumayı çok seviyor’ dedi. Bunun üzerine, Yeni Asır’ın Atatürk Bulvarı’ndaki bürosuna her sabah bir askeri ciple gelen subay, gazete almaya başladı. Öğrendiğime göre, Kenan Evren, iş çıkışı Yeni Asır’ı karargâhta bırakır, Sarmaşık ekini kolunun altına alıp eve gidermiş.
Bu olayın ardından Celasun ve Evren ile görüşmelerimiz sıklaşmıştı. Yine bir yemekte 30 Ağustos 1980 günü benim Fethiye’de olacağımı öğrenince, her ikisi de ‘O gün Ankara’da ol. Önemli gelişmeler olacak’ dediler. Kuşkulandım. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e, 30 Ağustos’taki darbe girişimi konusunda bir duyum alıp almadığını sordum. Demirel, konuyu Cumhurbaşkanlığı’na vekâlet eden İhsan Sabri Çağlayangil’e aktarmış. Çağlayangil, Evren ile konuşmuş, o da inkâr etmiş.
Evren anılarında bu olayı ‘Bana sorduklarında darbe yapacağız diyemezdim ki’ diyerek doğrulamıştı.
Darbe, Necmettin Erbakan ile Alpaslan Türkeş Ankara dışında olduğu için 30 Ağustos’ta gerçekleşmedi.

30 Ağustos’ta darbe yapılacağı, orgeneraller ile korgenerallere birer mektupla iletilmişti. Onlardan bir kısmı 30 Ağustos’ta emekli edilince kendilerinden mektuplar geri istendi. Bir kısmı vermedi. Geri veren generallerden Selahattin Çetiner darbe sonrası İçişleri Bakanı, Hasan Sağlam Milli Eğitim Bakanı, Vecdi Özgül de Gençlik ve Spor Bakanı yapıldı.
12 Eylül darbesinin ardından Yeni Asır’da Evren ile ilgili bir seri yazı yayımladım. Yaşam öyküsüne, ailesine, birçok kez generallikten emekli edilecekken nasıl şans eseri orgeneralliğe ve Genelkurmay Başkanlığı’na yükseldiğini anlattım. Bu yazı dizisi için Evren’in annesinin fotoğrafını da bulmuştum. Onu da yayımladık.
Dizi çıktıktan bir süre sonra Diyarbakır’da bir uçak kaçırma olayı olmuş, ardından bir manevra düzenlenmişti. Evren’in Basın Müşaviri Ali Baransel, benim de bu manevraya katılmam istendiğini bildirdi. Grip olmuştum, yerime gazeteden bir başkasının gelmesini önerdim. ‘Kenan Evren’in emri var, icap ederse sedyeyle gelecek’ karşılığını verdiler.
Mecbur, ilaçlarımı yanıma aldım, Etimesgut’tan büyük bir askeri nakliye uçağı ile yola çıktık. Havadayken, Evren ile Celasun’un oturduğu bölmeye gitmek için ayağa kalktım. Evren’in Yaveri Çevik Bir, ‘Oturunuz yerinize. Komutan sizi az sonra çağıracak’ diye uyardı. Biraz sonra beni çağırdılar. Özel bir masanın iki köşesinde oturmuşlardı. Ben de oturmaya niyetlendim. Evren ‘Oturma’ diye bağırdı. ‘Sen benim bunak annemin fotoğrafını nereden buldun da gazetede yayınladın’ diye kükredi. Ardından da ‘Ben seni ne yapayım şimdi? Uçaktan mı attırayım?’ dedi. Bir yandan da çok ağır sövgüleri peşpeşe sıralıyordu.
Diyarbakır’a indik. Toplantılar sırasında Celasun’un yanında yer ayırmışlardı bana. Oraya oturmadım. Gittim, onlardan en uzak köşeye yerleştim. Ancak, Korgeneral Kemal Yamak aracılığıyla zorla beni ayrılan yere oturttu Evren.
Benim için çok acı olan bu olaydan sonra Evren’in hiçbir davetine katılmadım. Karşılaştığımızda, bana elini uzattığı halde, karşılık bile vermedim.”

Kamuoyunu bilgilendirme
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Danıştay’ın kuruluşunun 147. yılı töreninde, gelişmiş ülkelerde yüksek yargı kararlarının kamuoyunun bilgisine sunulduğunu anımsatarak Ulusal Yargı Ağı Sistemi ile Danıştay kararlarının kamuoyuna açılmasına ilişkin süreci başlattıklarını belirtti ve “Çok yakın zamanda kararlarımızın erişime açılacağının müjdesini şimdiden vermek isterim” dedi.
O törene, biliyorsunuz, kamuoyunu bilgilendirmekle görevli gazeteciler alınmadı. Gelişmiş ülkelerin tersine bizde gazeteciler, “müjdeli” haberler veremiyor olmalı.

YESEKA
CHP’li Osman Korutürk, sarayda oturanın yurtdışındaki yurttaşların oy verme işlemi başlamasına karşın Almanya’nın Karlsruhe kentinde yapılan bir toplantıda, AKP uygulamalarını överek, muhalefeti eleştirmesini Başbakan’a sordu:
“Yurtdışında seçim yasaklarının ilan edildiği dönemde propaganda yapılması, Türkiye’de seçimin gerçekleşeceği 7 Haziran günü de miting ve propaganda yapabileceği anlamına mı gelmektedir?”
Aynı soru, Yüksek Seçim Kurulu’na da sorulmalı. Eğer varsa, çalışıyorsa...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları