Beyefendinin Yargısı

12 Ocak 2015 Pazartesi

Meclis’e sunulan askeri yargıçlar ile ilgili yasa tasarısına göre, bir Askeri Yargıçlar Kurulu oluşturuluyor. Bu kurul, Milli Savunma Bakanı’nın önerisi ve Başbakan’ın onayıyla birinci sınıf askeri hâkimler arasından seçilen 4 üyeden oluşacak.
Askeri yargıçlarla ilgili “mesleğe kabul etme, atama, nakletme, izinler, birinci sınıfa ayrılma ve birinci sınıf olma, disiplin cezası verme ve görevden uzaklaştırma” yetkileri de, doğrudan siyasi iktidar tarafından belirlenen bu kurula ait olacak.
Geriye el atılmadık bir askeri yargı kalmıştı. Onu da yürütmeye, dolayısıyla “beyefendi”ye bağlıyorlar.

Özlü Sözler
- Ben hırsıza hırsız demem, hırsız benim oldukça...
- Hırsıza, “saat kaç” diye sormuşlar, “yedi” demiş.
- Hırsız, piyanoyu yüklenmiş gidiyormuş, “Ne yapıyorsun?” demişler. “Kader Senfonisi’ni çalıyorum” demiş.
- Yüz verdiler arsız oldu, gaz verdiler hırsız oldu.
- Hınzır hırsız, hırlı hırsıza, “Gel hırsız; hırsız hırsıza hazır hırslanmışken Hırsızistan’da hızır gibi hırsızlık yapalım” demiş.
- Yavuz hırsız bastırmış, evin sahibi olmuş.
- Kasayı açmışlar, rezaleti saçmışlar, sıfırla yavrum sıfırla, nasıl olsa adını hırsıza çıkarmışlar.

Bi Öpeyim...
Prof. Dr. M. Fatih Uşan, Recep Tayyip Erdoğan’ın elini niye öpmek istemiştir acaba? AKP döneminde, YÖK tarafından Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kurucu dekan olarak atandığı için mi?
AKP döneminde Çalışma Bakanlığı tarafından Ankara ve Kırıkkale’de resmi arabulucu yapıldığı için mi?
Yine AKP döneminde Konya iş mahkemelerinde bilirkişilik yapmasına olanak verildiği için mi?
Yoksa yine AKP döneminde Yüksek Hakem Kurulu’nda YÖK temsilcisi olarak görevlendirildiği için mi?
El öpmesin de ne yapsındı Prof. Dr. Uşan, ahde vefaya sırt mı dönsündü?

Bakanların Çekişmesi
AKP’de 3 dönemi dolduracakları aldı bir telaş... Hele hele de bakan olanları... Tek beklentileri, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Recep Sultan Saray’da kurmakta olduğu gölge kabineye girebilmek.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AB Bakanı olan Volkan Bozkır arasındaki rekabet de büyük ölçüde bu kaygıya dayanıyor.
Diplomatik kulislerde, AB Yüksek Temsilcisi Mogherini’nin Türkiye ziyaretinin bu rekabeti açığa çıkardığı konuşuluyor.
Anlatılanlara bakılırsa, Dışişleri Bakanlığı ziyaret hazırlıkları sırasında, AB Bakanlığı’nı uzunca bir süre dışarıda tutmuş. Hatta düzenlenecek basın toplantısında AB Bakanı Volkan Bozkır’a sandalye bile ayrılmamış. Bu, Dışişleri’nin her yeni AB Bakanı’na uyguladığı ve bürokratik çekişmeyle bağlantılı eski bir taktik.
Sonuçta iki bakan konuşup sorunu aşmışlar. Ancak bu kez de basın toplantısının duyurusunda çekişme sürmüş. Dışişleri Bakanlığı, protokolde önde olduğu teziyle, kendi duyurusunda Çavuşoğlu’nun adını öne yazarken, AB Bakanlığı, “bakanlıklar arasında alfabetik sıra uygulanacak” diyen Erdoğan’ın sözüne uyup Bozkır’ı öne yazmış. Duyuruda öne yazılan isim, arkaya yazılanı konuk konumuna düşürüyor çünkü.
Sen misin bunu yapan?.. Ankara Palas’taki basın toplantısında ilk sözü alan Çavuşoğlu konuşmasını kısa sürede tamamladıktan sonra mikrofonu alan Bozkır, uzun uzun konuşuyor. Haliyle, ertesi gün basında Çavuşoğlu’nun değil, Bozkır’ın sözleri yer alıyor...
Çavuşoğlu bu açığı kapatmak için basınla daha çok bir arada olmaya karar veriyor. Ama hep ‘seçilmiş’ gazetecilerle, dolayısıyla sorulmayan ya da sorulamayan sorularla hiç öne çıkamıyor. Oysa, Volkan Bozkır, İsrail’e Mescidi Aksa için “Eğer oradan hemen çıkmazsanız; postalınızı elinize veririz, koşa koşa arkanızdan bakarız” diyerek kendi alanı olan AB dışında da çıkışlar yapabiliyor.
Dolayısıyla, şu an için Recep Sultan Saray’a yakın düşme şansı Volkan Bozkır’ın daha yüksek görünüyor.

Şişli’de Götürmüşler
Şişli Belediyesi’nde, 15 Aralık’ta yapılan ve ilçedeki sokakların temizlenmesi, çöplerinin toplanması işi için açılan ihalede yolsuzluk yapıldığı ileri sürüldü. Belediye Başkanı Hayri İnönü, “İhaleyi bilmiyorum, Emir Sarıgül’e sorun” demiş; Emir Sarıgül de, “İhale, başkandan ‘olur’u almadan yürürlüğe girmez” savunmasını yaptı.
Kayıkçı kavgasını bir yana bırakıp ihaleyle ilgili iddialar doğru mu, ona bakalım... Açalım, Elektronik Kamu Alımları Platformu’nu, Şişli Belediyesi’nin söz konusu 2014/171238 sayılı ihalesinin sonucunu bulalım:
Resmi belgede, pazarlık usulü yapılan ihalenin yaklaşık maliyeti 14 milyon 954 bin 556 lira 99 kuruş olarak gözüküyor. Peki ihale, kaç lira bedelle verilmiş? 28 milyon 973 bin 57 liraya verilmiş. Yani maliyetinin iki katına!
Anlayacağınız; iddialar doğru, birileri çok sosyal, demokratik bir biçimde götürmüş. Hem de, ülke ve CHP, AKP’nin yolsuzlukları ile uğraşırken...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları