Devrime Olan Hınç

14 Ocak 2013 Pazartesi

1923 devrimiyle derdi olan AKP, hıncını Atatürk Orman Çiftliği’nden (AOÇ) çıkarıyor. AOÇ toprakları üzerine koskoca bir başkanlık sarayı dikmek yetmedi, şimdi de Avusturyalı mimar Ernst Egli’nin tasarladığı ve 1937’de yapımı tamamlanan AOÇ’deki Tekel Bira Fabrikası’nı yıkacaklar. Yerine, TBMM Başkanlığı “düğün salonu” yapacak...
Ankara’nın sorunları ile yakından ilgilenen CHP milletvekili
Levent Gök, Tekel Bira Fabrikası’nın hukuksal açıdan yıkılamayacağını söylüyor ve iki temel neden sıralıyor:
1-
Atatürk’ün 1937 yılında çiftliklerinin ulusa devri hakkındaki kalıtı, AOÇ içindeki Tekel Bira Fabrikası’nın yıkılmasına engeldir.
2- Türkiye’nin de onayladığı 1985 tarihli Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi’ne göre; tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal ve teknik bakımlardan önemleri nedeniyle dikkate değer binalar ile diğer yapılar ve bunların müştemilatı ile tamamlayıcı kısımları
“mimari miras” olarak kabul edilir. Sözleşmeyi onaylayan ülkeler, tüm korunan varlıkların bozulmasını, hasar görmesini veya yıkılmasını önlemeyi taahhüt ederler.
AOÇ’ye yönelik yıkıcılığa karşı birçok demokratik kitle örgütü,
“Başkent Dayanışması Bileşenleri” adıyla 18 Ocak saat 12.00’de AOÇ’de Orman Genel Müdürlüğü önünde “AK-Saray inşaatını mühürlüyoruz” başlıklı bir eylem düzenleyeceklerini duyurdu:
“AOÇ, 1925 yılında bozkırın ortasında bir vaha olarak planlandı. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyet mektubuyla Türkiye Cumhuriyeti’ne emanet edildi. AOÇ’de her dönem talan yaşadı ama son yıllarda artık bu talan aymazlığa ulaştı. Toprak bütünlüğü, parçalanarak, başbakanlık hizmet binası (Ak-Saray), TBMM Kongre Merkezi, Disneyland, çiftlik kavşağı gibi düzenlemelerle AOÇ’nin kalbine bir hançer saplandı. Başkentin tam orta yerinde, en büyük hukuksuzluk ve vicdansızlık yaşanıyor.
İmzalar toplanıyor, tepkiler dile getiriliyor, kurumlar kapı duvar. AK-Saray kaçak göçek yükseliyor. Mademki kurumlar görevlerini yerine getirmiyorlar, o zaman bu kaçak inşaatı kamu vicdanı adına mühürlemek bize düşer.”

\n

Gölge Başkan

\n

Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı CHP’li, ama belediyeyi CHP yönetemiyor. Çünkü Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın yakın çalışma arkadaşları CHP’den istifa ettiler ve bağımsız kaldılar. Bağımsız bağımsız görevlerini sürdürüyorlar. Hem de çok etkin bir biçimde.
Örneğin, CHP Genel Merkezi’ndeki yetkililer bile, Yenimahalle Belediyesi’ni Başkan CHP’li Fethi Yaşar’ın değil, CHP’den istifa edip bağımsız kalan Başkan Yardımcısı
Şenol Balaban’ın yönettiğini kabul ediyorlar.
Gölge Yenimahalle Belediye Başkanı Şenol Balaban’ın yaptıkları, CHP Genel Merkezi’nde dilden dile dolaşıyor. İşte bir örnek:
Şenol Balaban’ın eşi
Ayfer Balaban, 2010 yılında Turizm Bakanlığı Personel Dairesi’nden 4. derece 3. kadro 800 ek gösterge üzerinden emekli oluyor. Ayfer Balaban, 2011 yılı Ocak ayında Yenimahalle Belediye Başkanlığı’na, açıktan atama yoluyla Özel Kalem Müdürü oluyor, ardından da kâğıt üzerinde Belediye Başkan Yardımcısı yapılıp tam beş ay sonra yeniden emekli oluyor. Ama bu kez 1. derecenin 1. kademesi ve 2200 gösterge üzerinden. Dolayısıyla emekli maaşı artmış oluyor.
CHP yöneticileri, buna benzer birçok gelişmeyi bilmelerine karşın Yenimahalle Belediyesi’ndeki bağımsızlar konusunda kıllarını kıpırdatmıyorlar. Dahası, belediyedeki kadro istedi diye Yenimahalle parti ilçe yönetimini görevden alıyorlar.

\n


Saflık

\n

Uğur Mumcu, geliştirdiği bir tezin üzerinde özellikle dururdu:
Ona göre, Türkiye üzerindeki kanlı oyunların başlangıcı Kıbrıs Barış Harekâtı’na denk düşer. Türkiye’nin bağımsız hareket etmesini, yeni sömürgeci güçlerin bölge üzerindeki tasarımlarına karşı çıkmasını simgeleyen Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası, Türkiye kargaşa ortamına özellikle sürüklenir. Uluslararası Ermeni şiddet örgütü ASALA’nın eylemleri, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında patlak verir. İç terörle eşgüdümlü biçimde 1980’e doğru tırmanır ve 1982’de sahneden çekilir. Lübnan’da PKK ile ASALA arasında bir toplantı yapılır, ondan sonra da PKK terörü başlar.
Mumcu’nun da saptadığı gibi, PKK, küresel egemenlerin Türkiye’nin başına tebelleş ettikleri uluslararası bağlantıları olan bir örgüttür. Özetle; PKK sorununun, aynı egemenlerin bir zamanlar paketleyip Türkiye’ye iade ettikleri İmralı’daki ile pazarlık yapılarak çözüleceğine inanmak, tek kelimeyle saflıktır.

\n

Gayri Resmi Danışman

\n

Biliyorsunuz, Recep Tayyip Erdoğan’ın küçük kızı Sümeyye Erdoğan, AKP’nin “gayriresmi” danışmanlarından. Partide bir odası var. Gayri resmi danışmanın görevi, AKP’nin dış ilişkileri ile dünya basınındaki yansımalarını izlemek.
Sümeyye Erdoğan, babasının dış gezilerini hiç kaçırmıyor, TC büyükelçilerinin katılmadıkları görüşmelere giriyor.
Sümeyye Erdoğan, en son Nijer gezisindeydi.
Öyle anlaşılıyor ki, Sümeyye Erdoğan’ın resmi görevi, gezelim-görelim danışmanlığı.

\n


\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları