Kadınların Öncülüğü

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Dünya direniş tarihine geçen Gezi Parkı eylemleri konusunda kadınların hakkının yendiği kanısındayız. Hep gençlikten söz ediliyor, ama kadınlar unutuluyor. Aslına bakarsanız kadınlar doğurdu bu önemli direnişi.
Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği Başkanı
Şenal Sarıhan, uzun süredir kadınların, annelerin eylemlerde başat rol aldıklarını anımsattı bize:
“Epeydir, toplumdaki her türlü olumsuzluğa karşı, antidemokratik uygulamalara, hukuksuzluğa karşı direnmekte olan kadınlar vardı. Örneğin Silivri kapılarında, Cumhuriyet Bayramı’nda, 19 Mayıs’ta, 12 Eylül 2010 referandumuna karşı yürütülen mücadelede en önde mücadele edenler kadınlardı. Ancak, onların bir kusuru vardı. Çocuklarını bu tür eylemlerden esirgiyorlardı. Zamanla bu esirgemenin doğru olmadığını gördüler. Çocuklar acı çekmesin diye onları toplumun dışında tutmanın yanlışlığı ve çocukların da onların yanında olması gerektiği konusunda bir bilince ulaştılar. Gezi, o yüzden gençlerin ve kadınların eseridir. Annelerini, kız arkadaşlarını, sevgililerini eylemlerin en önünde gören genç erkekler de harekete geçtiler.”
Sarıhan, Gezi eylemlerinde yaşanan ölümler, tutukluluklar ve gözaltılar sonrası annelerin tavrını Sivas katliamı sonrası kadınların tepkileriyle de karşılaştırarak önemli bir saptama daha yaptı:
“Sivas katliamında doğal olarak acıyı en yoğun duyanlar annelerdi. 20 yıl boyunca bu davanın en önemli sahipleri anneler, kadınlar oldu. Acılarını dirençle gidermeye çalıştılar. Aynı şey, Gezi direnişlerinde yitirdiğimiz çocukların annelerinde de gördük. Bir yandan ‘Ciğerimiz yanıyor’ diye haykırıyorlar, bir yandan eylem nedeniyle zarar gören kim varsa, ancak onun yanında durarak, onunla birleşerek bu acılarını giderebileceklerini ve hak kazanabileceklerini düşünüyorlar.”
Özetle; zalimin zulmü arttıkça kadınlar cephesinde direnç yükseliyor.

\n

Gayret Niyeti

\n

TBMM’ye gönderilecek raporlardan “kamu zararları” bölümlerinin çıkarılması tartışma konusu olan Sayıştay Başkanlığı’nın “Sayıştay anayasal bir kurum olarak, TBMM’ye doğru, yeterli, zamanlı raporlar sunmak gayreti içindedir” açıklaması yaptığını yazmıştık.

\n

Sayıştay Başkanlığı bu yazımıza çok alınmış, açıklama gönderdi:
“Sayıştay tarafından Meclis’e sunulacak olan raporların kanunun öngördüğü süreçleri henüz tamamlanmamış, bu süreçlerin tamamlanması ve raporların 13 Eylül 2013 tarihinde TBMM’ye sunulması için yoğun şekilde çalışmalar devam etmektedir.
Raporların kanunun öngördüğü tarihte Meclis’e sunulması için yapılan çalışmaların Sayıştay tarafından bir gayret olarak değerlendirilmesinin yazıda yer aldığı şekilde eleştiri konusu yapılmasının iyi niyetle bağdaşmadığı düşünülmektedir.”
Kendi yaptıkları açıklamadaki
“gayret” sözünü kötü niyetten sayıyorlarsa diyecek bir şey yok...
Ha gayret, eylüle az kaldı.

\n

Bayram Şekeri

\n

Saftiriğin teki, Bektaşi’ye sordu:
Baba erenler, Ramazan ile Bayram arasındaki ayrım nedir?”
Bektaşi,
“Ramazan hiç kapıma uğramaz” dedi, “Bayram ise vefalıdır. En azından yılda iki kez gelir, halimi hatırımı sorar.”

\n

Ahmet Erhan


\n

Sakarya Caddesi’nde Büyük Ekspres biracısında şiir konuşan dört gençtik.
Behçet Aysan gitti. Ahmet Erhan da gitti. Adnan Azar ile ikimiz kaldık geriye.
Ahmet Erhan, paltosunun bir cebine ölümü, bir cebine hayatı koymuştu. Bir cebine sevinci, bir cebine de acıyı.
Acıyı bize bıraktı, onunla yürüyelim diye...

\n


\n


\n

Güleryüzlü Tepebaşı

\n

Ahmet Ataç, Eskişehir Tepebaşı’nı kendisi gibi güleryüzlü bir ilçe yaptı.
Fabrikalar bölgesindeki işletmeler, bu bölgeyi terk ederken Cumhuriyet dönemi endüstriyel mimarisinin örnekleri olan yapılar korundu, her biri dönüşüme elverişli hale getirildi. Bölge planlanırken hizmet sektörü öncelendi, oteller, restoranlar, AVM’ler ve eğlence merkezleri yapıldı. Sosyal yaşam canlandı, üniversite öğrencilerinin de katkılarıyla cıvıl cıvıl bir kent merkezi oluşturuldu.
Belediye, hizmet binasında güneş panelleri ile elektrik üretiyor. Yaklaşık 300 yaşlı, engelli, bakabilecek bir yakını olmayan, maddi geliri az veya yetersiz olan yurttaşa evde bakım ve sağlık hizmeti veriliyor.
Belediyenin açtığı iki Gökkuşağı Kafe’de down sendromlu çocuklar özgüven kazandılar, güzel güzel çalışıyorlar.
Ahmet Ataç diyor ki:
“Kadınlara, gençlere, çocuklara, engellilere, muhtaç durumdaki insanlarımıza yönelik pek çok projemiz insanımızın günlük yaşamına olumlu yansımaktadır. Projelerimizin Tepebaşı halkı üzerindeki olumlu geri dönüşlerini görmek bizleri memnun etmektedir. Bu bir müşteri memnuniyeti değildir, beldemizin sahibi olan halkın, yaşam kalitesinin giderek yükselmesinden kaynaklanan bir ev sahibi memnuniyetidir.”
Ahmet Ataç, Tepebaşı’nda yeniden seçim kazanacağına gönülden inanıyor.
\n

\n

\n

\nAdalet\nArıyoruz


\n

Ölümlerimize karanfiller bırakmış, mumlar yakmıştık.

\n

Titrek ışıklarımız sönmedi henüz.
Adalet arıyoruz bu kez, mumla..

\n

\n


\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları