Seçimden Sonraki Görev

29 Nisan 2023 Cumartesi

Olacağı buydu...

Türkiye, neredeyse ortaçağa itilirken siyaset alanı, düşünsel ve eylemsel anlamda önemsiz kimi ayrıntılar dışında bütünleşti. Aradaki ayrımlar ortadan kalktı, neredeyse tek bakış açısı egemen kılındı.

Nasıl başladı bu durum?

Toplumbilimci Prof. Dr. Firdevs Gümüşoğlu’nun da işaret ettiği gibi, Cumhuriyet değerlerine yönelik sistemli saldırılar ve saygınlığını yitirtme çabaları ilk adımdı:

“Başta üniversitelerde olmak üzere eğitim kurumlarında ‘ikinci cumhuriyetçi’ tezler egemen kılınmaya çalışıldı. Üniversiteler ve kitle iletişim araçlarıyla ‘resmi tarih’ eleştirisi yapılırken ‘yeni resmi tarihlerin’ nasıl inşa edildiğine tanık olundu. Çalışmanın-üretmenin erdem olarak kabul edildiği değerlerin yerine, ‘yardım’ kültürü yerleştirilmeye çalışıldı. Eğitimin ve meslek sahibi olmanın içeriği boşaltıldı. Sağlık personelinin, hukukçunun, öğretmenin, gazetecinin, kadınların şiddete maruz kalması sıradanlaştı. Toplumsal cinsiyet açısından yaşanan sorunlar ve tartışmalar ise dağ gibi büyüdü.”

Nasıl sıyrılırız bu sorunsaldan? 

Prof. Dr. Gümüşoğlu’na göre, aklın ve bilimin öncülüğünde alınacak kararlara gereksinim var. Cumhuriyetin bağımsızlık temelli politikalarına, üretime dayalı ekonominin güçlendirilmesine, laikliğin yaşama geçirilmesine gereksinim var. 

Gümüşoğlu, çok haklı olarak, 21. yüzyılın Türkiye’sinin 15. yüzyılın değerleriyle yol alamayacağını vurguluyor ve çıkış yolunu gösteriyor:

“Halkevleri, halk odaları, Köy Eğitmenleri Kursları, Köy Enstitüleri; Cumhuriyet devriminin kültür kurumlarıydı. Halkın belleğinde, Cumhuriyet değerleri de imece de Aydınlanma da var olmaya devam ediyor. Deprem sonrası yaşanan dayanışma, teknolojinin ve sosyal medyanın yaratıcı kullanılma biçimleri, yaşanan bütün acılara, kayıplara karşın aydınlanmanın bu topraklardaki görünümleridir. Türkiye bunu 100 yıl önce, ‘10 yılda 10 milyon genç’ yaratarak başardı. Bugün gençler kendilerine kalan mirasın farkındalar, yeter ki onların yaratıcılığına güvenilsin, yollarından çekilinsin... Ancak çağın gereklerini analiz eden, bu yöne yüzünü dönen siyasetler ülkemizi geleceğe taşıyabilir.”

Türkiye bir seçime odaklandı. Seçim sonrası, Aydınlanmadan, emekten ve üretimden yana olanlara çok iş düşüyor. Ülkemizin tek ideolojiden; sağcılık, gericilik ve piyasacılık tabusundan kurtulması zorunlu... 

YAPAY ZEKÂ BİLE...

AKP’li Numan Kurtulmuş, “Biz demokrasiyi içselleştirerek, demokrasi konusunda kavgaları vere vere bugünlere kadar geldik” demiş.

Şimdilerde çok gözde olan yapay zekâya “Türkiye’de demokrasi var mı” diye sorduk. İşte verdiği yanıttan bir özet:

Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP’nin liderliğindeki Türkiye, kimilerinin kötüleşen demokratik ortam olarak algıladığı eleştirilerle karşılaştı. Hükümetin muhalefete baskı uyguladığı, medya özgürlüklerinin erozyona uğradığı, siyasi muhalefetin bastırıldığı ve gücün cumhurbaşkanlığında toplandığı savları var. Bu, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları durumu hakkında kuşkulara yol açtı ve eleştirmenler, siyasi çoğulculuk ve demokratik denetimler ve dengeler konusunda sınırlamalar olduğunu ileri sürdüler.”

Yapay zekâ bile Türkiye’de olup biteni açıklıkla biliyor ve aktarıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları