Sol Cephe

30 Aralık 2013 Pazartesi

Aydınlanmacılara, uygarlıktan ve soldan yana olanlara çağrı yapan “Sol Cephe” ile ilgili yazımız üzerine okurlarımız, “Sol Cephe”nin bir parti ya da örgüt ile ilgili olup olmadığını öğrenmek istediler.
Sol Cephe’nin sözcüsü Ali Rıza Aydın’a yönelttik bu soruyu. Sol Cephe’nin örgütlerin değil, solun temel ilkelerini benimseyenlerin birlikteliği olduğunu aktardı:
“Sol Cephe için hiçbir parti çağrıcı olmamıştır. İlk çağrı 24 gazeteci, yazar, sanatçı ve aydın aracılığıyla yapılmıştır. Çağrıcı imzacılara yanıt veren ilk imzacılar ile iki bin kişiyi aşan çağrıcılar ortaklığı oluşmuştur. Bunlar arasında başta CHP’liler olmak üzere kimi imzacılar parti unvanlarını kullanmış, kimileri kullanmamıştır.
Sol Cephe herhangi bir yapının iradesine tabi olmaz. Direnme hakkını kararlılıkla kullanan büyük halk hareketini kucaklar. Bu kucaklama, Türkiye’nin dört bir tarafında yerellerde yapılacaktır. Haziran Direnişi’ni gerçekleştiren halkın, AKP diktatörlüğüne karşıtlığı, ne kendini solda sayan partilerin piyasacı, gerici düzenle uzlaşmasıyla ne de dağınık ve parçalanmış sol siyasetle hedefine ulaşabilir. Sol Cephe gerekliliği bundandır ve zorunluluğa dönüşmüştür.”
Ali Rıza Aydın, Sol Cephe ilkelerini benimseyenlerin [email protected] adresiyle bağlantı kurabileceklerini de duyurdu.

Yelken
Ertuğrul Günay, AKP’den istifa ederken “Onlar kibri doğrultusunda yelken açıyorlar. Kamu vicdanında çok derin bir sorgulama var” demiş.
Kendisi CHP’den ayrılıp AKP’ye ve bakanlık koltuğuna doğru yelken açarken rüzgâr tersinden esiyor olmalı ki, olup bitenin ayrımına varamamış.

Demokrasi Dersi
Yıllardır adil yargılanmadığını söyleyen yurttaşlara kulağını tıkayan, hatta onları suçlamayı görev edinen Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı haksızlıklardan yakınıyor olması, kendisi için çok acıklı bir durum hiç kuşkusuz.
CHP’li İlhan Cihaner, işin bir başka boyutuna dikkat çekiyor:
“Başbakan’ın, polisin tümüyle cemaate bağlanması kadar devlette kadrolaşmaya izin verip daha sonra ‘karanlık odak, paralel devlet’ gibi nitelemelerde bulunması, aslında hem timsah gözyaşları, hem de itiraf olarak kabul edilebilir.
Demokratik bir toplumda devletin kamu gücünü bu şekilde şeffaf olmayan, hukuk dışı bir hiyerarşiye teslim etmek, hükümetin altının boşaldığı, meşruiyetini yitirdiği anlamına gelir. Kimin bu yapıya dahil olduğunu da biliyorlarmış. Hemen yüzlerce polis ve polis şefinin görevden alınıyor olması bunun bir göstergesi.”
Açıkçası, Recep Tayyip Erdoğan’ın diktatörlük hevesi, halife sultan olma tutkusu; Türkiye’nin tüm değerlerinin türban ve çarşaf altında soyulmasına neden olmuş, tarikatların çıkar çatışmaları yüzünden devlet yönetilemez, erkler çalıştırılamaz duruma düşmüştür.
Alanlarda toplama kalabalıkların şakşakçılığı, hançereyi yırta yırta atılan boş nutuklar bu gerçeğin üstünü örtemez.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana “gericiliği” tehdit algılamasında neden birinci sıraya koyduğu şimdi daha iyi algılanıyor.
Bugün yaşadıklarımız, dileriz, din simsarlarına kolay kananlar ile “yetmez ama evet”çi kokoşlar için bir demokrasi dersi olur...

Tarihsel Uyarı
CHP’li Birgül Ayman Güler, “cemaat” diye adlandırılan yapının, balinalara yapışıp yaşayan kabuklu canlılar gibi, önce DSP’ye, sonra AKP’ye, şimdi de CHP’ye yanaştığını belirtip bir tarihsel uyarıda bulunuyor:
“CHP, ülkenin kurtarıcı ve kurucu partisidir. Yalnızca kendi seçmenlerince değil, başka partilerin arkasından giden seçmenler bile, ülkenin ve ulusun varlığıyla ilgili en temel ilkeler söz konusu olunca CHP’nin tavrına bir göz atar. Yüreğine düşen bir tedirginlik varsa, o tedirginliği CHP’nin tavrına bakarak ateşler ya da bastırır. CHP, işte bu güveni yitirdiği anda ‘tarih sahnesinden çıkar’. Düşer ve bir daha da kalkamaz. Cemaat ile herhangi bir işbirliği CHP’yi öyle düşürür ki, bu durum, yalnızca CHP’nin yok olması değil, Türkiye’nin geleceğinin kararması sonucunu yaratır.”

Tam Destek
Mansur Yavaş gibi kimi sağdan isimlerin aday yapılmasında önemli rol oynayanlar arasında, geçmişte DYP’li Tansu Çiller’e danışmanlık yapan, son dönemde de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını üstlenen ülkücü kökenli Şükrü Karaca’nın adının önde geldiği biliniyor.
Karaca’nın, daha partide tartışılmadan Mansur Yavaş’ın Ankara’dan aday olacağını duyuran tweeti nedeniyle danışmanlıktan istifa ettiği duyurulmuştu. Edindiğimiz bilgiye göre, bu istifa henüz CHP yönetimi tarafından kabul edilmemiş.
Bir küçük bilgi daha: Kampanyayı yürütecek ekonomik gücü olmadığını bildiren Mansur Yavaş’a, CHP yönetimi “Her şeyi biz karşılayacağız” diyerek tam destek sözü vermiş.

Kumpas
Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan, ABD’ye sığınmış vaizin cemaatini “kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kurmakla” suçluyor.
Demek ki; laik, ulusal orduyu yıkmak için epeydir “kumpas darbe planı” yürütülüyormuş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları