Sosyal Devlet Yerine

04 Ağustos 2012 Cumartesi
\n

\n\n\n

Ramazanla birlikte yardım, yemek çadırlarında yarış başladı.

\n

Elektrik mühendisi Fatih Kaymakçıoğlu, 2003-2008 yılları arasında ortalama 3 milyar liranın üstünde bir kaynağın yardım adı altında kömür dağıtımına ayrıldığını ortaya koyan Enerji Sektöründe İpotekli Yaşam adlı kitabında Yoksullaşmaya karşı sosyal devlet devreye girmesi gerekirken, yerine ne konulmaktadır? diye soruyor ve şu yanıtı veriyor:

\n

Türkiyede kurdukları dinsel vakıflarla bu boşluk doldurulmaya çalışılmaktadır. Bu vakıflar aracılığıyla sadaka niyetine, yiyecek, giyecek, kömür vb. dağıtımı yapılmaktadır.

\n

Bu yapı ile yurttaş olma bilincinin yok edilmesi planlanmaktadır. Böylece dinsel açıdan bağımlılaşmış insan tipi yaratılacaktır. Oysa toplumlar ve uluslar, düşüncelerinde bile sadaka kavramanın yer almadığı bireylerden oluşmalıdır. Sosyal devlet anlayışındagelir dağılımında, benim de hakkım vardiye düşünebilen yurttaş olma bilinci vardır.

\n

Yurttaşlık bilinci, hücrelerimizden kazınıyor. Yerine bilinçaltı mezarlığımızı deşip feodal bağlarımızı, kulluğumuzu, köleliğimizi ortaya çıkarıyorlar...

\n

\n\n\n

Ortak Belleği Unutmayalım

\n

\n\n\n

Metin Turanı tanıyanlar bilir, tek kelimeyle iyi insandır. Folklor-Edebiyat dergisini çıkarır, yayın yapar, şiir yazar. Ülkeye kattıkları pek görünmez, ama çoktur.

\n

Metin Turanın tek başına yaptıkları bile varsıl bir kültüre sahip topraklarda karanlık bir sürecin uzun sürmeyeceğini kanıtlar. Metin Turan da bu görüşümüze katılıyor:

\n

Çoksesli bir kültüre sahip Türkiye coğrafyası, sadece yerüstü zenginliklerinin değil, başta ve özellikle bu kültürel çoksesliliğin talan edilmesiyle büyük bir yoksulluğa itildi. Dolayısıyla da geriye dönüp baktığımızda kolektif aklın ürünü bir dolu eylemin mimarı olan Türkiye insanı, elli yıldır olabildiğince bu geleneğinden yalıtılmış, deyim yerindeyse ar damarı çatlamışbir biçimde kasaba siyasetçisinin kalburundan geçirilmiştir. Bugün içerisine itildiğimiz kayıtsızlık kuşatması bunun sonucudur. Her şeye karşın bu coğrafyanın, direnmeye, karşı koymaya, pes etmemeye dayalı ortak bir de belleğinin varlığını unutmamak gerekiyor.

\n

Metin Turan, cumhuriyetin, ciddi anlamda bir uygarlaşma devrimi olduğunun da altını çizerek diyor ki:

\n

Cumhuriyet, ciddi anlamda bir uygarlaşma devrimidir. Ne var ki Türkiyede kimi aydınlar(!), Mustafa Kemal kazanım ve ufuk genişliği ile Osmanlı artıklarının şoven, ümmetçi cumhuriyet kadrolaşmasını birbirine karıştırıyorlar. Bu gerçekliği göz ardı edip süreci tarihsel bağlarından kopuk olarak değerlendirirsek, sanki bugünün sorumluluları da cumhuriyetçilermiş gibi, korkunç bir yanlışa ve yanılgıya düşeriz. Çünkü, böyle bir kafa, demokrasi adına iktidara gelen, bütün demokratik uygulamaları rafa kaldırıp tek parti döneminden daha ceberrut bir uygulamaya girişen DP dönemini de 12 Mart faşizminin şekillendirdiği AP Türkiyesini de 12 Eylül faşizminin zeminini hazırlayan Milliyetçi Cephe hükümetleri dönemini de cumhuriyete mal etmektedirler. Dolayısıyla da bugün haklının yakasına yapışan haksızlarla yüz yüzeyiz.

\n

Dışarıdan baksanız; kişiliği parçalanmış, lime lime olmuş bir toplum görüntüsü çiziyoruz. Bir çılgınlık dönemindeyiz, ancak belleğimiz yerine gelecektir. Mutlaka!

\n

\n\n\n

Kayseri Bez Fabrikası

\n

\n\n\n

Sümerbank Kayseri Bez Fabrikasının bugüne varan öyküsünü TMMOBnin yayımladığı Mühendislik ve Mimarlık Öyküleri adlı kitapçığında, Yard. Doç. Dr. Burak Asiliskenderin Son Sümerbanklı başlıklı yazısından öğrendik:

\n

Fabrikanın en önemli özelliği, cumhuriyetin ilanından sonra devlet tarafından gerçekleştirilen ilk sanayi yatırımı olması. İlk sanayi planı kapsamında Sovyetler Birliğinden alınan 8.5 milyon liralık krediyle kurulmuş ve 1935te hizmete açılmış. Halk tipi, ucuz, pamuklu kumaş üretecek olan fabrika, ilk açıldığında 2 bin 100 işçi ile 155 memur çalıştırıyormuş.

\n

Fabrika 1999da işletmeye kapatılmış ve Erciyes Üniversitesine devredilmiş. Türkiye Ulusal Çalışma Grubunun başvurusu üzerine, 2003te işletme alanı içinde kalan yapıları, 2004’te de lojmanları Kayseri Kültür Varlıkları ve Anıtları Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmış.

\n

2005’te üniversite rektörlüğü, lojmanlardan bir kısmını Kayseri Emniyet Müdürlüğüne devretmiş. Emniyet müdürlüğü ise korumaya alınmış çamaşırhaneleri ve usta lojmanlarını güvenlik sorunu oluşturuyorgerekçesiyle yıkmış! 2006’dan başlayarak, yerleşke çevresindeki yeşil alanların büyük bir kısmı yerel yönetime devredilerek imara açılmış!

\n

Atatürkün kurduğu fabrika yok artık. Yerleşke, bu yıl başında Abdullah Gülün adı verilmiş olan üniversiteye devredilmiş...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları