Yine Rabıta Bağlantısı

27 Ocak 2024 Cumartesi

Uğur Mumcu, 1987’de, yani bundan 37 yıl önce ilk baskısı yapılmış olan kitabında, Suudi Arabistan kökenli ve ABD-Suudi ortaklığı olan Aramco adlı petrol şirketinin petrodolarları ile “Müslüman memleketlerin İslamcı kurallara göre yönetilmesini sağlamaya çalışmak” amacını yerine getirmek üzere kurulmuş Rabıta örgütünü derinlemesine araştırmıştır.

Biz de AKP iktidara geldiğinden bu yana, Mumcu’nun bu kitabında yer alan isimler, örgütler, cemaatleri adım adım izledik. Bu iz sürmenin sonucu olarak Mumcu’nun, aslında Türkiye’yi gerici bir Saray düzenine sürükleyen AKP’nin iskeletini yıllarca önceden yazdığını somut verilerle saptayan “Rabıta’nın Zabıtası” adlı çalışmamız ortaya çıktı. Bu çalışmaya her yıl yeni gelişmeler, yeni bağlantılar (rabıtalar) ekleniyor.

Bir örnek verelim:

Uğur Mumcu, Rabıta kitabında, ilki Süleyman Demirel’in başbakan olduğu 1980 yılını, diğeri de 12 Eylül askeri dönemini kapsayan iki kararname ile toplam 73 kamu görevlisi imam ve din adamının Rabıta parasıyla yurtdışına gönderildiğini belirlemiştir.

Daha sonra bunların içinden AKP’de ve onunla ilişkili örgütlerde görev yapanlar, AKP iktidarında yükselen bürokratlar çıkmıştır.

Bunlardan biri, Kartal İmam Hatip Lisesi müdürüyken 12 Eylül askeri cunta döneminde Rabıta parasıyla Frankfurt’un Offenbach kasabasındaki Yavuz Sultan Selim Camisi’ne gönderilen Alaeddin Şahin’dir. Alaeddin Şahin, AKP döneminde çocukların istismar edilmesi ile ilgili olaylarla gündeme gelen Ensar Vakfı’nın kurucusudur. Almanya dönüşü Nuruosmaniye Camisi imamı iken AKP’li Kadir Topbaş’ın İstanbul belediye başkanlığı döneminde İETT Müşteriler Daire Başkanlığı’na atanmıştır.

Alaeddin Şahin aynı zamanda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’ye türban davası açan ve bu davayı yitiren Leyla Şahin’in de babasıdır.

Leyla Şahin’in bugün ne yaptığını soracak olursanız...

Kendisi AKP milletvekilidir. AKP genel başkan yardımcılığı ve insan hakları başkanlığı yapmıştır. Şu anda AKP grup başkanvekilidir.

Adalet ve demokrasi arayışı sürdürülürken bu bağlantıların önemi büyük.

NASİPSE ADAYIZ

Yerel seçim öncesi yapılan pazarlıkların, yürütülen kulislerin geri planını öğrendikçe siyasetin ne denli kirli, halktan kopuk, kişisel hırslara, çıkarlara dayalı hale geldiğine bir kez daha tanıklık ediyoruz.

Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız” acıklı güldürüsü ile eleştirdiği ne varsa bugünlerde onlar yaşanıyor.

Fırsatçılık, yancılık, dümencilik, götürücülük, arkadan dolanmacılık, sinsi iş bilirlik, bencillik, adamcılık, içten pazarlık, vurgunculuk...

Hepsi bir çanakta toplanmış, kokuşmuşluk içinde yüzüyor adeta.

Böyle bir ortamda Selahattin Demirtaş’ın içeriden çıkma karşılığı, eşini İstanbul adayı yaparak AKP’ye göz kırpması çok doğal.

Halk yararı düşünen var mı?

Artık geçti o günler. Siyasetçilerin çoğunluğu profesyonelleşti. İşine, cebine, kazancına, çıkarına bakıyor.

Altta kalan halkın da canı çıkıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları