Barajlar da Yıkılır!

08 Şubat 2015 Pazar

Bir finans kurumu olan Bank Asya’nın ele geçirilme operasyonu bana ünlü İtalyan yönetmen Visconti’nin “Lanetliler” adlı filmini anımsattı. Film Hitler’in emriyle, Alman sanayicilerinin en büyüklerinden ve Yahudi bir aile olan Krupp ailesinin nasıl adım adım ele geçirildiğini çok çarpıcı bir biçimde anlatıyordu. Hitler’in ele geçirdiği tek sanayici Krupp da değildi. Liberal hatta solcu unsurlar taşıyan sanayiciler de birer birer ele geçirilmişti. Bu operasyon sayesinde Hitler, dünyaya salacağı ölüm makineleri için çok önemli bir kaynak elde etmişti.
Şimdi aynı tehlike, (çok daha alaturka bir biçimde) Türkiye için söz konusu. Üstelik burada devlete hâlâ göbek bağıyla bağlı bir sanayi kesimi söz konusu. Devletin tüm kurumlarını ele geçiren, değiştiren, kendine yandaş edinen, AKP’nin yeni hedefi bu. Bu nedenle taşeron yasası çıkarıldı, bu nedenle metal işçilerinin grevi Bakanlar Kurulu kararıyla altmış gün ertelendi. Bu nedenle Soma faciasının baş oyuncularına yeni yeni ihaleler verildi.
Bütün bunlar olup biterken ne yazık ki, Meclis aritmetiği hiçbir olumsuz yasayı, hiçbir olumsuz k a r a r n a m e y i durduracak güçte değil. Şimdi sırada yeni güvenlik yasası var. Şimdi bu güvenlik yasası çıktığında neler olacak şöyle bir bakalım. Ben öncelikle sapanın bir silah olarak değerlendirilmesi ve herhangi bir eylemde sapan kullananın kayıtsız şartsız iki buçuk yıl (para cezasına çevrilemez) hapis cezasıyla cezalandırılması isteği karşısında şoke olmuş durumdayım.
Sapan nedir? Özellikle çocukların kuş vurmak için kullandıkları bir oyuncak. Hatta bazen sokak ortasında birbirleriyle dövüşürlerken de kullanıyorlar. Oyuncak bu şekilde kullanıldığında taş yerine sertleştirilmiş süngerle atış yapılıyor. Herhangi bir oyuncakçıdan alabilirsiniz.
Durum bu. Şimdi diyelim ki, özellikle Güneydoğu’da bir hak arama eylemi var. Ama polis tek silah gördüğünde bu eyleme orantısız saldırma hakkına sahip. Çocuklar da ellerinde sapanlarla bu orantısız güce karşı çıkmaya çalışıyorlar. Hop yaka paça tutuklama ve iki buçuk yıl hapis! Daha beteri de var, yeni yasayla polisin silah kullanımı neredeyse birinci şart haline getiriliyor. Sapan mı bu, al öyleyse sana bir kurşun ve altı yaşında bir çocuk bir kuş gibi toprağa düşüyor.
Yasa ayrıca bilyeyi de tehlikeli silahlar arasında saymış. İşi abartmıyorum, diyelim ki, akıllı telefonları olmayan, hâlâ sokakta oynayan çocuklar var, sivil polis bu sokakta oynayan çocuklara fazlasıyla düşkün, acaba ne yapıyorlar? Vay canına bilyeler sokağa saçıldı, tamam bunlar potansiyel suçlu, “Gel buraya! Bu ne?” “Bilye amca!” “Öyle mi, siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz, hadi bakalım doğru karakola!” Size bu anlattıklarım hikâye gibi mi geliyor, göreceğiz! Görüyoruz da! Belleğinizi biraz zorlayın, Tayyip Erdoğan, Berkin Elvan için ne demişti, “cebinde bilyeler...”
Şimdi devam edelim. Yeni çıkacak yasaya göre, herhangi bir eylem sırasında yüzünü örten kişi anında suçlu sayılacak ve iki buçuk yıl hapis cezasıyla karşılaşacak. Bunda da paraya çevrilme yok!
Yani, yani bir hak arama eylemine gittiniz ve polis biber gazını patlatıyor. Siz de daha fazla etkilenmemek için yüzünüzü kapattınız, buyrun karakola ve iki buçuk yıl cezaevine. Gazeteci misiniz, öyle gaz maskesiyle filan ortalıkta dolaşmak yok. Görevini mi yapıyorsun, kardeşim çık bir apartmandan çek resmini...
Bu arada istisnalar var, örneğin çarşaf giyip peçe takarsanız, bu özgürlüklere girdiğinden hakkınızda herhangi bir işlem yapılamaz. Bu nedenle, aklıma bazı eylem biçimleri geliyor, örneğin, hak arama eylemlerine silme çarşaf giyerek ve peçe takarak katılabiliriz. Polis ne yapacağını şaşırır, biz kadınlar da uygun adım marş örneğin hâlâ yasak Gezi Parkı’na gidebiliriz. Polis şöyle bir el mi attı, bir çığlık bizden: “Ay mahremime dokunma!” Evet , yeni yasanın temel özelliği, hak arama eylemlerinde ölüme neden olan, polisi korumaya yönelik. Yapılan araştırmalar polisin hak arama eylemlerine katılan insanları “dinsiz, Allah’sız, hatta terörist gibi” gördüğünü tespit ediyor. Öyleyse bugünlerde pek bir yaygın olan IŞİD mantığıyla hareket edebilir. Ayrıca nasıl olsa yasalar onu koruyor, asla bir katil olmuyor!
Bu yasanın Meclis’ten geçmemesi gerekiyor. Bu nasıl olacak? Meclis’teki partilerin buna bir yol bulması gerekiyor ama ne yazık ki bulunmuyor. Takır takır Meclis çoğunluğuyla yasalar geçiyor. Bu durumda bizlere görev düşüyor, 12 Eylül Anayasası’nda, Kürtlerin ve sol partilerin Meclis’e girmemesi için konulan şu yüzde on barajını bir biçimde aşmak! O zaman HDP, AKP tarafından kendisinden gasp edilen milletvekilliklerini geri alacak! Ve Meclis aritmetiği değişecek. Başka şansımız yok!
Bazı okurlarımın bana kızacaklarını biliyorum. Sadece bir kez düşünün, geçen seçimlerde MHP-CHP ittifakı ne getirdi? Ne götürdü? Meclis aritmetiği değişti mi?

Not: Bugünlerde hangi kahveye gitsem, nerede bir grupla konuşsam insanlar elektrik faturalarının çok yüksek geldiğini söylüyorlar, benimki de çok yüksek geldi. Özelleştirilen elektrik şirketleri Doğu ve Güneydoğu’da ayrıca kentlerin varoşlarında cirit atan kaçak elektrik kullanımını biz enayilerin üstüne yıkmış durumda. Ayrıca doğalgaz faturaları el yakıyor, pek çok kişinin, parayı ödeyemedikleri için doğalgazları kesilmiş durumda. Partilere duyurulur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları