Robot Kuşatması

02 Mart 2014 Pazar

Nihat Genç bir Halk TV programında cemaat ve AKP kadrolarını robotlara benzetmişti. Bu, o zamana kadar hiç düşünmediğim bir durumdu ve biraz kafa yorunca gerçekten, cemaat ve AKP kadrolarının robotlara benzediklerine karar verdim. Az sonra söyleyeceklerim bir komplo teorisi olarak düşünülebilir ama komplo teorileri de durup dururken ortaya çıkmaz. Elde somut birtakım verilerin olması gerekir. Bizde fazlasıyla var. Ayrıca bu teori tüm dünya için de geçerlidir.
Şimdi başlayalım... Cemaat ve AKP kadrolarındaki pek çok insan dini eğitimden geçmiştir. Ben din eğitimi görmediğim için, bu eğitimin insanı küçük yaşlarda nasıl ele geçirdiğini, nasıl bir düşünce yapısı oluşturduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, beynin sürekli yinelenen bilgilerden sonra, yeni bilgileri almadığı, bunları elediği.
Ayrıca bildiğimiz bir şey daha var. Din eğitimi, “mutlaklar” üzerinden hareket eder ve asla sorgulama yapmaz. Sorgulama yapmayan bir beyin, bir süre sonra donar. Ve beyin donması ölümcül bir şeydir. Bu şu demektir, tüm duygular donar!
O kişi artık, kendi öğretileri doğrultusunda, insan öldürmeyi bile kabul eder. Şefkat, acıma, merhamet, adalet duygusu, sevmek, acı çekmek, vicdan azabı çekmek, utanç, inanç, o kişi için mümkün değildir. Çünkü tüm bu insana ait duygular, beynin çalışması, sorgulamasıyla mümkündür. Sorgulamayan, donan bir beyin artık insani olan tüm duygularından sıyrılmış ve sadece kendi doğruları için yaşayan bir robot haline gelmiştir.
Robotlaşan kişi için, kendi doğruları dışında yaşayanlar yok edilmesi gereken unsurlardır. Çünkü robotlar, merhamet duygusunu bilmezler. Bu nedenle, henüz on yaşındayken babası yaşındaki bir adamla zorla evlendiren kızın acısını hissedemezler. O nedenle, işinden atılan, ev kirasını veremeyen, çocuklarının karnını doyuramayan bir işçinin içinde bulunduğu utancı anlayamazlar. Robotlar sevmeyi bilmezler! Bu nedenle, el ele tutuşmuş denizi seyreden gençlerin varlığı onları dehşete düşürür. Bilmedikleri bu duygu karşısında afallarlar. Onların kendi tanrılarına, mutlak olana başkaldırdıklarını düşünürler.
Robotlar, kendi doğruları için her şeyi yaparlar. Nijerya’da Batılı eğitim gördükleri için bir yatılı erkek okulunu basıp kırk öğrenciyi kılıçtan geçirirler ya da bizdeki gibi evrim teorisini okullardan çıkarıp yaratılış teorisini hayata geçirmeye çalışırlar. Bu nedenle Türkiye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Bilal Erdoğan’ın babasıyla konuşmasında “montaj hissettiğini” inanarak söyleyebilir.
Robotlar, bir gün dünyayı ele geçireceklerini, içlerinden birinin halife ya da başkan olacağına, kendi doğrularının dünyayı kuşatacağına inanırlar. İnanmamak ellerinde değildir, çünkü onlar robottur! Beynin en önemli özelliği akıl, onlarda yoktur. Dünyanın bambaşka bir yere doğru evrildiğini, teknolojiyle birlikte insanların dünyanın en küçük bir köyünde olanlardan haberdar olduğunu kavrayamazlar. Bu nedenle sadece çevrelerindeki insanları değil, tüm dünyayı kendilerine düşman olarak alırlar.
Ve düşman öldürülmelidir, suyu kesilmelidir, düşünceleri yok edilmelidir.
Robotların özel hayatı yoktur. Ağlamayı bilmezler. Sevinmeyi bilmezler. Gökyüzünün renkleri, doğanın muhteşem görüntüsü onlara hiçbir şey ifade etmez. Güzelim sofralarda aşk, felsefe, bilim konuşmayı beceremezler. Adalet duygusu onlarda yoktur. İnancı da bilmezler. Onların bildiği inanç biçimi, kendileri dışında varolanı yok saymaktır.
Tek bildikleri mağdur edebiyatıdır. Her on kişiden birinin bir süreliğine içerde yattığı bir ülkede mesela Türkiye’de, Başbakan üç ay içerde yattığını tam on bir yıldır söyleyip durur. Bu duruma psikoloji biliminde “kırık plak” adı veriliyor. Hem aynı tonda ve hem aynı şeyi söylemek.
Sözün kısası bir robot kuşatmasıyla karşı karşıyayız. Bilim kurgu filmlerinde robotlar yenilir. Bakalım bizde neler olacak? Bu arada ben, Başbakan’ın konutunda bulunan paraların nereye gittiğine epey kafa yordum. Bu paralar başka ülkelerde görev yapan başka robotlara gidiyor olmasın?
Not: Aydınlık gazetesi (bir siyasi partinin yayın organıdır) Cumhuriyet yazarlarını da töhmet altında bırakan “Cumhuriyet’e cemaatçiler sızmış” başlıklı bir yazıyı sürmanşetten yayımladı. Tek bir söz söyleyeyim: Gazetemizi ve yazarlarını okumadıkları anlaşılıyor. Yani robotlaşma böylesine mi yayıldı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları