Kadri Gürsel

Erdoğan’ın Gezi planında boş yok

21 Haziran 2016 Salı

Bugün aslında Büyük Britanya’daki “Brexit” referandumunu yazmaya niyetlenmiştim.
Malumunuz, iki gün sonra ada halkına “AB’den çıkalım mı” diye sorulacak ve cevap “Evet” olursa tarihin akışı değişecek. Geçen hafta başında kamuoyu yoklamaları “Evet çıkalım” diyenlerin “Hayır kalalım” diyenlerden fazla olduğunu gösterince konunun ciddiyeti birdenbire arttı.
Büyük Britanya ayrılacak olursa, AB’nin bugünkü AB olarak devam edemeyeceği ve bu yeni vaziyetin Türkiye’yi de hayli etkileyeceği aşikâr.
Lakin bu Türkiye’de yaşarken Brexit hakkında yazmak mümkün mü?
Bütün dünyayı yakından ilgilendiren Brexit gibi acil bir konuda bile, Türkiye gözümüzü kendisinden bir an bile ayırmamıza izin vermiyor.
Bu ülke sonunda akıl, dikkat ve alakamızı tamamen içine çeken bir karadeliğe dönüştü.
Türkiye, karanlık istibdadın dipsiz çukurunda yuvarlandıkça karadeliğin çekim gücü daha da artıyor.
Davutoğlu’nun tasfiyesi, Türkiye’nin aşağıya burgu hareketinin ritmini hızlandırdı... Düşüşe ivme kazandıran olayların arasındaki zaman aralığı bir hayli daraldı.
Bu yüzden başımızı Türkiye’den kaldırıp dünyaya bakamaz haldeyiz.
Olayların sonuncusu, Erdoğan’ın geçen cumartesi “Taksim’deki Gezi Parkı’na o tarihi eseri inşa edeceğiz” demesi oldu. Aynı konuşmada, yayalaştırılacak Taksim’e bir de sözde “selatin cami” yaparak meydanı dev bir namazgâha çevirme hedefini, adını koymadan teyit etti.
2013’teki Gezi Direnişi, Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin en önemli simgelerinden olan Taksim Meydanı’nın Erdoğan tarafından kalıcı biçimde dönüştürülmesini geçici bir süre için durdurmuştu... Ama onu bu gayesinden vazgeçirmemişti.
Şaşırmış da değiliz. 14 yıllık iktidarı Erdoğan’ın zihin dünyası ve karakterini yeterince tanımamızı mümkün kıldı.
Asla uzlaşmaz ama geri adım atabilir. Güç eksenli siyasi hareket hattı, “ileri ve geri” olmak üzere iki yönlü ve son derece basittir. Gerideyken uygun anı kurgular ve bekler; sonra ileriye hamle yapar. Güç kaybını güç kullanarak telafi eder. İnatçıdır, kincidir, merhametsizdir. Bütün bu karakter özellikleri hiç de sofistike olmayan oyun planlarını uygulamakta ona yardımcı olur.
İşte şimdi uygun an geldi.
Ağını ördü, tuzağa düşürmek için avını “Gezi”yle dürttü.
Bakın, 2013’tekinden çok daha güçlü bir Erdoğan var şimdi.
Erdoğan ana akım medyayı kendisine teslimiyete mecbur etti; Gülen medyasını bitirdi.
Yargı ve Emniyet üzerinde kesin hâkimiyet kurdu.
AKP’de siyasi karakter ve akıl sahibi kim varsa tasfiye etti; örgütü bir şahıs partisine çevirdi.
2013’te bir “palalı” vardı; şimdi belki bu tiplerden binlerce var. Son üç yıl zarfında rejim kendi kitlesini tehlikeli biçimde radikalleştirdi.
Ve nihayet bir sabah uyandığınızda iş makinelerinin Gezi’ye dalmış olduğunu duyarsanız hiç şaşırmayın. Ülkenin gidişatı bu saldırının gerçekleşme ihtimalini her geçen gün artırıyor.
Ve üstelik Erdoğan’ın Gezi senaryosunda boş yok.
İş makineleri Gezi’ye girdiğinde “Geziciler” direnirse, hareket kanla bastırılacak. 2013’teki polis şiddetine rahmet okutulacak.
AKP trollerinin “Vurun, öldürün” diye polise çağrı yapmaları gayet manidar.
Sokağa inen her türlü muhalefet ölçüsüz bir şiddetle ezilecek, tutuklama dalgalarıyla sivil toplum darmadağın edilecek ve bu biraz da dikta rejiminin yol temizliği için yapılacak. Erdoğan’ın 2013’te “Evde zor tutuyorum” dediği yüzde 50’nin binde biri bile “ansızın kontrolden çıkarsa” yeni bir 6-7 Eylül yaratabilir.
Rejimin sözcüleri 2013’ten bu yana İstanbul’un Cihangir ve Nişantaşı semtlerini her fırsatta hedef göstererek cehenneme giden yolun taşlarını döşediler.
Rejim, Gezi’de provokasyon mühendisliği yaparak kendi “Reichstag Yangını”nı çıkarmanın peşindedir. Kimsenin kuşkusu olmasın.
İş makineleri Gezi’ye hücum ettiklerinde ciddi bir protesto ve direnişle karşılaşılmaz ise Gezi’nin öcü alınmış ve Taksim’in saltanat meydanına dönüştürülmesi için yola çıkılmış olunacak. Erdoğan’ın Gezi planında boş yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları