Mehmet Ali Güller

Atina kapısı: Atlantik kapısı

09 Aralık 2023 Cumartesi

Geçen yıl “Benim için Miçotakis bitmiştir, bir daha da görüşmem” diyen Erdoğan neden Atina’ya gidip Miçotakis’le görüştü? Görüşmede mevcut sorunlardan teki bile çözülmemişken iki ülke ne oldu da “iyi dostluk ve komşuluk bildirisi” imzaladı?

Çünkü Erdoğan, Atina’yı; AB’ye, New York bankerlerine, Londra tefecilerine, F-16 satışını onaylayacak ABD Kongresi’ne, kısacası Atlantik’e açılacak kapı olarak görüyor. Erdoğan bu kapıların anahtarı olan Mehmet Şimşek’i Mayıs 2023 seçiminden sonra Hazine ve Maliye bakanı atamıştı.

Ancak Atlantik finans kapitali, sıcak para verme karşılığında siyasi tavizler istiyor. İşte meselenin esası budur.

ABD’nin üç hedefi

Önemle belirtiyorum hep: NATO karargâhı üye ülke siyasetlerinin ayarlandığı merkezdir. İşte Erdoğan’ın siyasetleri de Mayıs 2023’ten sonraki ilk NATO zirvesinde, 12 Temmuz’da Vilnius’ta, yeniden ayarlandı: Erdoğan’a Miçotakis’le “normalleşme kapısı” gösterildi.

Erdoğan ile Miçotakis, “sorunların yeni bir perspektifle çözülmesi konusunda fikir birliğine varmış ve dışişleri bakanlarına bu konuda görev vermişti”. Türk ve Yunan dışişleri bakanları da “yeni perspektifle çözüm” için bir araya gelmiş ve “yeni dönemi” başlatmıştı. (AA, 5.9.2023)

Washington, Temmuz’daki NATO Zirvesi’nde, birkaç hedefine birden ulaşmıştı: Erdoğan Miçotakis’le normalleşecek, Ankara’da AB’cilik başlayacak ve Erdoğan İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacaktı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 7 Ağustos’ta, 14. Büyükelçiler Konferansı’nda “AB üyeliğini temel hedef” ilan etti. Erdoğan 23 Ekim’de İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü imzalayarak onaylaması için TBMM’ye gönderdi. Fidan, 28 Kasım’da NATO Dışişleri Bakanları toplantısında görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile İsveç Dışişleri Bakanı Billström’e, TBMM’nin protokolü “birkaç hafta içinde” onaylayacağını söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 30 Kasım’da, “Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sağlam şekilde yeniden bağlamak istiyoruz” dedi.

Ve Erdoğan 7 Aralık’ta Atina’yı ziyaret etti. Çünkü Atina kapısı, AB kapısıydı, Atlantik kapısıydı.

AKP Kıbrıs’ta yeni tavize açık

Türkiye ile Yunanistan arasındaki en önemli sorunların başında Kıbrıs geliyor. Erdoğan ve Miçotakis ortak basın toplantısında bu konuda ne dediler peki?

Erdoğan: “Kıbrıs meselesinin, adadaki gerçekler temelinde, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması, tüm bölgenin yararına olacaktır.” (AA, 7.12.2023)

Miçotakis: “Kıbrıs meselesinde, Yunanistan için BM Güvenlik Konseyi kararları dışında bir çözüm yok.” (AA, 7.12.2023)

Şimdi geriye sararak şunları da anımsayalım: Mehmet Şimşek’in “Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sağlam şekilde yeniden bağlamak istiyoruz” diyerek değerlendirdiği ve “memnuniyetle karşıladığı” AB Komisyonu raporunda “Kıbrıs şartı” da vardı. Şöyle ki Ankara’nın modernizasyonunu istediği Gümrük Birliği’nde müzakereler, AB Konseyi kararıyla 2006’da dondurulmuştu ve gerekçesini de şöyle açıklamışlardı: “Türkiye Gümrük Birliği’nden kaynaklanan yükümlülüklerini tüm AB üyelerine eksiksiz uygulamadıkça bu başlıkta müzakereler açılmayacak.”

Çünkü Rumlar 2004’te AB’ye Kıbrıs Cumhuriyeti olarak girdi, oysa garantörlük anlaşmasına göre Türkiye bunu engelleyebilirdi. AKP Denktaş’ı oyun dışına iterek Rumların AB üyesi olmasını sağladı, Kıbrıs konusunu da AB meselesine dönüştürdü!

Denilebilir ki üzerinden 20 yıl geçti. Ama öyle değil! Yukarıda Erdoğan’ın siyasetlerinin yeniden ayarlandığı Vilnius’taki NATO zirvesinden bahsetmiştik. Erdoğan oradan döndükten kısa bir süre sonra aynen şöyle demişti: “Samimiyetimizi Annan Planı dahil, şimdiye kadarki tüm süreçlerde gösterdik, gerekirse yine gösteririz.” (AA, 24.7.2023)

Kapıları açmak için “gerekirse yine” taviz vermeye hazırlar özetle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları