Mehmet Şakir Örs

CHP’ye ve CHP’lilere tuzaklar

31 Mayıs 2024 Cuma

Geçtiğimiz haftalardaki bir yazımıza ‘Ege’de siyasetin rengi kırmızı’ başlığını atmıştık. Elbette bu başlık öylesine gelişigüzel atılmış değildi. Özellikle 31 Mart yerel seçimi sonrası, İzmir ve Ege’deki siyasal görünümün özlü bir ifadesi ve tanımıydı. 31 Mart’ta Ege’yi CHP’nin kırmızı rengine boyayan Egeli seçmenler; hem CHP’li yeni başkanları ve hem de ülkenin birinci partisi haline gelen CHP’deki siyasal gelişmeleri, yakından takip ediyorlar.

Yalnızca Ege’de değil, ülke genelinde de birinci parti olmak, CHP’yi siyasetin odak noktası yapıyor. CHP’nin etkileşim ve kapsama alanı genişliyor. Bu gelişmeye koşut olarak, yakın ve uzak erimde, CHP üzerine birçok hesaplar ve hazırlıklar yapılıyor. Başta iktidar olmak üzere, CHP’nin birinci parti olmasından rahatsız olan kimi çevreler; oyun üstüne oyun kuruyorlar. Yeni siyasal stratejiler hazırlıyorlar. Muhalefetten ve CHP’nin içinden kendi oyunlarına aktörler arıyorlar.

CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞINI TARTIŞTIRMAK

Muhalefetin ve özellikle de CHP’nin gücünü kırmak, dağıtmak isteyenlerin en çok başvurdukları yöntem, CHP içinden kimin cumhurbaşkanı adayı olacağını daha bugünden tartıştırmak ve bu isimler etrafında suni bölünmeler yaratmaktır.

Oysa bugünlerde bu tartışmanın ne zamanıdır ne de yeridir. Böylesi yapay bir tartışmaya taraf olmak, bunu körüklemek; iktidarın ekmeğine yağ sürmek anlamına gelecektir. CHP’nin örgütleri ve aksiyonerleri, sürüklenmek istedikleri oyunlara hiçbir şekilde alet olmamalı, art niyetli çabaları boşa çıkarmalıdır.  

BU İKTİDARLA ANAYASA YAPMAK

Ekonomik ve sosyal sorunların tartışılmasından ve vatandaşın gerçek sorunlarının konuşulmasından rahatsız olanlar; bu konular öne çıktığı zaman hemen yeni anayasa yapma tartışmasını gündeme getiriyorlar. Böylece gündemi meşgul edip, muhalefetin dile getirdiği toplumsal gerçekleri gölgelemeye çalışıyorlar.

Ülkenin birinci partisi CHP, gündeme ve yurttaşın sorunlarına ilişkin olarak elbette herkesle görüşecek, müzakereyi ve mücadeleyi birlikte yürütecektir. Ancak unutulmaması gereken siyasal gerçek; bu iktidarla ve bugünkü parlamento yapısıyla, çağdaş ve demokratik bir anayasa çalışmasının yapılamayacağıdır. Bu siyasal ve toplumsal gerçeklik hiç göz ardı edilmemelidir.

DEĞİŞİMİ AYRIŞTIRMAK

CHP örgütleri ve CHP’liler, 47 yıl sonra birinci parti olmanın sevincini, coşkusunu henüz daha tam olarak yaşayamamışken; CHP’de parti içi sorunlar çıkarmaya ve yeni ayrışmalar yaratmaya çalışanlar boş durmuyorlar. Bu büyük başarının ana gövdesini oluşturan değişim hareketinin de içine nifak sokmaya ve onu ayrıştırmaya uğraşıyorlar.

CHP’nin solduyulu ve gerçekçi örgütleri - neferleri, elbette olan bitenin ayırdındadır. CHP’nin gücünü bölüp parçalayacak girişimlere prim vermezler ve vermeyeceklerdir. Değişimi, partinin bütün siyasal dinamikleriyle ve en geniş toplumsal kesimlerle buluşturmak için çabalarını sürdüreceklerdir.

TÜZÜK KURULTAYINI SEÇİMLEŞTİRMEK

Önümüzdeki yakın dönemde CHP’nin parti içi en önemli çalışması, eylül ayında yapılacak tüzük ve program kurultayına hazırlanmaktır. Parti içi ve dışı çok geniş katılımlı bir süreçle, tüm kamuoyuna maledilerek hazırlanacak yeni program ve tüzük; ülkeyi yönetmeye hazırlanan CHP’nin, çağdaş, demokratik ve güncel temel belgeleri olacaktır. Kurultay sonrasında CHP, halkın önüne, en geniş kesimleri kucaklayan ve topluma güven veren yeni yol haritalarıyla çıkmalıdır.  

Parti içi hesaplarla ve oyunlarla kurultayı seçimli bir ortama dönüştürmek, bu süreci olumsuz etkiler ve baltalar. CHP’ye ve yeni döneme zarar verir. Parti içi tüm dinamikler ve dikkatler, yakın dönemde parti programına ve tüzüğüne odaklanmalıdır. Yeni tüzük sonrası ve ona uygun biçimde, örgüt tabandan başlayarak yenilenmeli ve yeniden yapılanmalıdır. CHP ve CHP’liler, kurulabilecek tuzaklara düşmeden, önlerine konulabilecek mayınlara basmadan, geleceğe yürümelidir.

***

İZMİR’DE, İŞÇİ VE MAAŞ KONULARI HIZLA AŞILMALI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hemen her fırsatta dile getiriyor, biz de sıkça yazıyoruz; İzmir, CHP’nin amiral ve sancak gemisidir. 22 yıllık AKP iktidarında, hemen her seçimde CHP’ye ve adaylarına destek vererek bunu kanıtlamıştır. Son olarak 31 Mart yerel seçiminde de gelenek bozulmamış ve CHP hem büyükşehir belediyesini açık ara ve hem de 30 ilçenin 28’ini alarak, bunu bir kez daha göstermiştir.

Bugünlerde bazı belediyelerde istihdam fazlası işçilerin varlığı ve maaş ödenememesi ya da gecikerek ödenmesi konuları, İzmir’in yerel gündeminde önemli yer tutuyor. Gün geçmiyor ki bu konuda yeni bir olumsuz haber gündeme düşmesin! Bu durum yıllardır CHP’ye güven duyan ve oy veren İzmirlileri derinden üzüyor. İzmirliler artık bu konuların gündeme gelmesini ve gündemde kalmasını istemiyorlar.

YENİ BAŞKANLARIN SIKINTISI

Yeni seçilen ve böylesi zorlu sorunlarla baş başa kalan yeni belediye başkanları, durumdan en çok sıkıntı duyanların başında geliyor. Öyle ya kendilerinden önceki başkanların büyük bölümü yine kendi partilerindendi. Bu da tam anlamıyla ‘aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’ örneği bir sıkışmışlık yaratıyor.

Ancak her şeye karşın bu sorunlar ve sıkıntılar aşılmak zorundadır. Sonuçta olan yalnızca başkanlara olmuyor; aynı zamanda partileri de siyaseten yara alıyor. Ayrıca konunun asıl tarafı emekçiler mağdur oluyor, sendikalar ve sendikacılar da yıpranıyor, .

ORTAK AKILLA ÇÖZÜLMELİ

Bazı belediyelerde önceki dönem başkanlarının ‘benden sonrası tufan’ anlayışı ile izlediği yanlış tutumun yanında, genel olarak merkezi iktidarın muhalif yerel yönetimleri mali açıdan sıkıştırmasının da elbette bu sorunlarda büyük payı var. Ancak bunun halka etkili biçimde anlatılması ve gösterilmesi gerekiyor.

Sonuçta CHP’nin genel merkez yetkilileri, il - ilçe yöneticileri ve ilgili belediyelerin başkanları, sendikaları da sürece katarak ortak çözümler üretmelidir. Unutulmamalıdır ki bu sorunun en büyük mağduru, yeni başkanlardan ve belediye yönetimlerinden hizmet bekleyen kentlilerdir. İzmir’de yaşanan, belediyelerdeki işçi ve maaş konuları hızla aşılmalıdır, aşılmak zorundadır.  

***

EGE’DE ÇEVRE KARDEŞLİĞİ

Ege denizinin iki karşı kıyısında yaşanan sorunlar, çoğunlukla birbirine benzer... Tıpkı bu iki yakanın insanlarının gelenek ve göreneklerinin birbirine benzediği gibi... Çoğunlukla yaşam kültürleri de birbirinden etkilenir, ortaklaşır... Ortak müzikler, deyimler ve yemekler de bu kıyıların yaşam güzelliğidir, zenginliğidir...

SORUNLAR ORTAK

Doğaya, çevreye sahip çıkmak, toprağı ve tarihi korumak, her iki yakanın insanlarının ortak sorumluluğudur. Ege’nin karşı kıyılarında koruma bilinci daha güçlü olsa da, sonuçta orada da benzer sorunlar yaşanıyor. Altın madeni çıkarmak için toprağı ve çevreyi zehirleyenlere karşı mücadele ediliyor.

Son olarak, geçtiğimiz hafta sonu, Ege’nin iki yakasında, İzmir’de ve Selanik’te, çevreciler altın madenciliğine karşı aynı anda eylem yaptılar. Doğayı yok edenlere, toprağı ve çevreyi zehirleyenlere karşı ortak mücadele verdiler. Kısacası, Ege’de çevre kardeşliğini hayata geçirdiler.

KENT BELLEĞİ UNUTMAZ

Çevre mücadelesi ve kent sorunları denince İzmir’de akla gelen ilk isimlerden olan Tuncay Karaçorlu ile bir zamanlar İzmir’in kültür hayatına önemli katkılar sunmuş Ercan Kitabevi’nin kurucusu Ercan Günaydın’ı toprağa verdik. Ailelerinin ve arkadaşlarının acılarını yürekten paylaşıyoruz.

Kentsel ve toplumsal mücadeleler içinde tanıdığımız bu iki dostumuzu hiç unutmayacağız. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı ve etkin bir kent aktivisti olan Tuncay Karaçorlu ile İzmir’in kültür yaşamında önemli izler bırakan Ercan Günaydın’ı, inanıyoruz ki kentin belleği de unutmayacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları