Meriç Velidedeoğlu

‘Diriliş ve şahlanışın manifestosu’

11 Mayıs 2018 Cuma

Erdoğan, bir hafta önce partisi “AKP”nin, “İstanbul İl Kongerisi”nde yaptığı seçim konuşmasında, bir “Manifesto” ilan etti. (6.5.2018)
Manifesto’sunu, hem toplantı salonunun önünde toplananlara, hem de salondakilere olmak üzere iki kez okudu, haykıra haykıra...
Değerli dostlar, “1848”de “Karl Marx ve Engels’in” birlikte yayınladıkları ünlü bir Manifesto olan “Komünist Manifesto”su gibi, Erdoğan kendi Manifesto’sunun da tarihte yer alacağını mı düşündü dersiniz?
Neden olmasın ki, sevenleri, onca destekleyeni, “erişilmez üstünlükte vasıflar” taşıyan biri olduğunu dile getirmiyorlar mı?
Ne var ki bunu söyleyenler, bir “Cumhurbaşkanı” adayının, dolaysiyle, adayları Erdoğan’ın “dilinin temiz” olması gerektiğini de unutmamalılar.
Çünkü geçen ay Erdoğan’ın, Aydın’da yaptığı seçim konuşmasının kokusu daha bitmedi...
Bu konuşmasında Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu, iktidarlarına yaptığı eleştirilerden dolayı, adını çekinmeden, utanmadan söylediği, “çukur”da debelendiğini söyleyivermişti... (7.4.2018)
Ardından da, “yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü!” demişti aynı rahatlıkla...
Kendisine, “o çukura atarak mı?” diye sorulsa nasıl bir yanıt verir dersiniz? Manifesto’sunda, “daha çok demokrasi!” dediğine göre, “atar” da, satar da...
Gündüzün de elinde yanan feneriyle dolaşan, yurttaşımız Sinop’lu Diyojen (M.Ö. 412 - 323) bir yolunu bulup Aydın’da Erdoğan’ı dinleseydi feneri yanmayı sürdürür müydü acaba?
Ve değerli dostlar, Erdoğan Manifesto’da,“Bireysel Özgürlük” konusuna büyük önem verdiklerini belirtirken, “Genelkurmay Başkanı Org. H. Akar”ın önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde, “aday olmaması” için Abdullah Gül’e gittiğini duyuruyordu, TV kanalları...
Bu haberi izlerken, anımsadım; Cumhuriyet’in ilanından sonra, ordu komutanlarının -geçerli yöntem dolaysiyle- siyasete karışmalarının, yarattığı sorunlar karşısında yönetim, askerin, siyaset bağlamında -büyük küçük- herhangi bir görevde olmasını, bulunmasını, “yasaklar”; komutanlar askerlikten istifa edip siyasete girebileceklerdir.
Atatürk, “Cumhuriyet”in birinci yılını doldurmasına birkaç gün kala bu konuda yaşanan olayları, en ince ayrıntılarına dek, Söylev’de (Nutuk) anlatır; bilindiği gibi de, Söylev’in son konusudur “Askerlik ve Politika”.
Ve değerli dostlar, ayracı (parantezi) kapatıp konumuza dönmeden şuna da değinelim; Erdoğan, “Manifesto”sunu gerek “Saray”ında ağırladığı gençlere, gerek alanlara topladıklarına anlatırken, bir ara onlara, M. Akif Ersoy’un ünlü yapıtı “Safahat”ı okumalarını önerir; kuşkusuz yerinde; ne ki, bir kez olsun Atatürk’ün “Söylev”ini (Nutuk) okumalarını önermemiştir...
Aklına estikçe, “İstiklal Harbi”miz der durur; ama bunun nasıl kazanıldığını -günü gününe-en ince ayrıntılarıyla, yüzlerce “belge”ye dayanarak yazılanı ağzına almaz...
Yazıyı noktalamadan önce, Manifestosu’nda dile getirdiği şu “Demokrasi kurumsallaştırılacak!”mış söylemini duydukça “Erdoğan, ‘tramvay’dan tümüyle vazgeçti mi?” diye sormaktan insanın kendini alamadığını söylemek gerek.
Kuramsallaşan demokrasi, “daha fazla gelişecekmiş!”; öyle olmalı; peki, üç erki, “yasama, yürütme ve yargı”yı, avucunda tutan bir Erdoğan, bunları salıverir mi?
Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları