Hıfzı Veldet Velidedeoğlu (1904-1992)
Meriç Velidedeoğlu
Son Köşe Yazıları

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu (1904-1992)

24.08.2018 06:02
Güncellenme:
Takip Et:

Değerli dostlar, bugün H. V. Velidedeoğlu’nun doğum günü. Bu yılki, “24 Ağustos”u, Velidedeoğlu’nun 80. yaş gününde, “Türk Hukuk Kurumu”nca kendisine verilen, “Hukuk Devleti Savaşçılığı Onur Ödülü” dolaysiyle İlhan Selçuk’un, Hocası Velidedeoğlu için yaptığı konuşmayla başlayalım. 1904’te İstanbul’da doğan çocuk, kopuk kopuk anı kırıntılarını da belleğinde taşıyarak ailesiyle birlikte Çorum’a göçüyor. 1910 Çorum’u, ortaçağ kalıtını (miras) sürdürmektedir. Çocuk, ilk ve ortaokullarda ümmetçi bir eğitimden geçiyor. Yozgat’ta da bir süre okuduktan sonra ver elini Ankara.
Yıl 1920!..
‘Ulusal Bağımsızlık’ ruhu Ankara’da buram buram tütüyor. Daha 16’sını bitirmemiş öğrenci, ‘Millet Meclisi Evrak ve Tahrirat Kalemi’nde görev üstleniyor, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun yaşamındaki ilk güzel yapraklar Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’sında açılıyor hem Meclis’te çalışarak hem de (Atatürk’ün açtığı) Yüksek Hukuk Mektebi’nde okuyarak, 1929’a dek öğrenimini sürdürüyor.
Bu dönem, Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın amacına ulaşması, Cumhuriyet Türkiye’sinin kurulması, devrimler sürecine girilmesi demektir. 1929’da devlet sınavını kazanan Hıfzı Veldet, İsviçre’ye gidiyor; doktora tezini Almanca kaynaklarla pekiştirmek için Berlin’e geçiyor. 1931-1933 yıllarında, nazizm, felaketin kuluçkasına yumurtasını koymuştur. Genç Hıfzı Veldet, Reichtag yangını sırasında Almanya’dadır; gazetecilik de yapıyor; Hâkimiyeti Milliye’ye yazılar gönderiyor; daha sonra hukuk çalışmalarını üç dilden besleyebilmek için, İtalya’ya yöneliyor.” Burada da yine araya girerek İ. Selçuk’tan da izin alıp kimi eklemeler yapalım; ilkin, bu üç dile, anadili gibi sahip olmanın, bu dillerin bilim adamları tarafından da, Velidedeoğlu’nun bu üç dille verdiği konferanslarda sıkça değinip, değerlendirdikleri bir konu olduğunu vurgulayalım. Öte yanda İ. Selçuk’un dile getirdiği, gazetecilikle ilgili olarak, Velidedeoğlu’nun daha Ankara’da, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, Yunus Nadi’nin, “Yeni Gün” gazetesindeki -kısa süreli- muhabirliğini de anımsamak gerek. Ve yılların ardından, “3 Mayıs 1942” günü, yine Cumhuriyet’tedir, Doç. Dr. H. V. Velidedeoğlu olarak. İlk yazının başlığı, “Medeni Kanunumuzun Dili”dir; yasaların, halkın anlayabileceği bir dille yazılmasının gerektiğini bildiren bu yazıya karşı, üniversite çevrelerinde bir kıpırdanış başlar. “Hukuk gibi çok derin bir konunun halka anlatılması için, basit bir dile indirgenmesi, hem hukuk bilimine, hem de Hıfzı Veldet’in bilimsel kimliğine zarar getirebilir; bu yazılar kesilmelidir!” uyarısı yapılır... Velidedeoğlu’nun yanıtı uzun sürer; yarım yüzyıl boyunca, pazar günleri Cumhuriyet’te yazarak yanıt verir, üstelik ülkenin başka sorunlarına da, dahası yer yer bugünlere dek uzanan kimi sorunlara da yanıtlardır bunlar; örneğin şunları dile getirir:
• Milletleri yıkım ve felakete sürükleyen baş amil, baştakilerin hukuk, kanun ve adliye tanımayan keyfi idareleridir!. (6.9.1944)
• Bir milletin düşebileceği uçurumların en korkuncu, hukuk kaideleri vazetmek (koymak) mevkiinde olanların, hukuka başta kendilerinin inanmamalarıdır. Bu inançsızlık keyfiliğe, keyfilik adaletsizliğe, bu ise milleti çöküşe sürükler. (30.5.1949)
• Osmanlı döneminden kalma, ‘devletin malı deniz, yemeyen domuz!’ zihniyetinin döküntülerini kökünden kazımadıkça (...) genel menfaati koruyan hiçbir kanun, layıkiyle tatbik edilemez. (19.4.1944).
Evet değerli dostlar, Nadir Nadi’nin deyişiyle, “Cumhuriyet’te kurduğu bu Halk Kürsü”nü, yüzlerce yüzlerce makale ile sürdürecektir. Velidedeoğlu; öyle ki aramızdan ayrılışının (24 Şubat) bir gün öncesine dek... “23 Şubat 1992”, son yazısının tarihidir; yazıyı: “Gençler, Atatürk’ün çağdaşlaşma yürüyüşünü sürdürünüz; bunun için, “İkinci Milli Mücadeleyi başlatınız!” çağrısıyla noktalar. Ne var ki, iki yıl sonra, İstanbul’un Belediye Başkanı, R.T. Erdoğan’dır; göreve başlar başlamaz ilk yaptığı iş, Velidedeoğlu’nun oturduğu ve adını taşıyan sokağın tabelasını indirip adını değiştirmek olmuştu... Tüm eğitimi sürecinde dini, İslamı öğrenerek yetişen bir “mümin” olarak, gerekeni yapmış (!), dünyadan göçmüş birinden “intikam” almıştır... Ee, haklı (!); Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, ardından “1923 Türk Devrimi”ni, yüzlerce belgeye dayanarak, Atatürk’ün kaleme aldığı, “Söylev”i (Nutuk) günümüzün diliyle genç kuşaklara sunarak, günah işlemeyi sürdürmüştür... Bugünlerde, Erdoğan’ı -ne de olsa- uğraştıran, çağdaş devlet yönetiminin temel direği olan “erkler ayrımı”nı içeren, “1961 Anayasası”nı kaleme alan Velidedeoğlu’dur, bu temel ilke “1982 Anayasası”nda da yer alacaktır... Velidedeoğlu’nun “88 yıllık” yaşam sürecinde karşılaştığı onca olumsuzlukla savaşını sürdürse de, çok üzüldüğü anlar da olmuştur kuşkusuz; ne ki sağ olsaydı, Cumhuriyet’te bir köşe yazarının -hangi bağlamda olursa olsun- Atatürk’ü, Erdoğan’a benzetmesine, üzülmenin de ötesinde dayanamazdı... Gerekenin yapılmasını beklerdi sanırım. Ayrıca, İlhan Selçuk da böyle bir karşılaştırmanın Cumhuriyet’te yer almasını önlemeye yetişememişse de, o yazıdan sonra bekleneni yapardı, diye düşünmekten insan kendini alamıyor... Bilmem ki katılır mısınız değerli dostlar?
“30 Ağustos Zafer Bayramı”nda, Kadıköy’de, “ADD”nin yeni Genel Başkanı Prof. Dr. Süheyl Batum ile birlikte yapacağı kutlama yürüyüşünde buluşalım.  

Yazarın Son Yazıları

Erasmus

Erasmus

Devamını Oku
19.03.2021
‘12 Mart 1921’

“Değerli dostlar bugün, ‘12 Mart günü’, Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinin önemli tarihlerinden birini oluşturur.

Devamını Oku
12.03.2021
‘Manifesto!’

‘Manifesto!’

Devamını Oku
05.03.2021
‘Elli Yıl’

‘Elli Yıl’

Devamını Oku
26.02.2021
Haddini Bil!

Haddini Bil!

Devamını Oku
19.02.2021
Bölme mi? Parçalama mı?..

Bölme mi? Parçalama mı?..

Devamını Oku
12.02.2021
‘Kıht-ı rical!’

‘Kıht-ı rical!’

Devamını Oku
05.02.2021
‘Aşı’ ve ‘mumlar’

‘Aşı’ ve ‘mumlar’

Devamını Oku
29.01.2021
Siyasal terör!

Siyasal terör!

Devamını Oku
22.01.2021
‘Geleceksizlik!’

‘Geleceksizlik!’

Devamını Oku
15.01.2021
Yeni bir kavram dolayısıyla...

Yeni bir kavram dolayısıyla...

Devamını Oku
08.01.2021
İlk gün

İlk gün

Devamını Oku
01.01.2021
İsmet İNÖNÜ

İsmet İNÖNÜ

Devamını Oku
25.12.2020
‘Şikâyetname’

‘Şikâyetname’

Devamını Oku
18.12.2020
‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

Devamını Oku
11.12.2020
‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

Devamını Oku
04.12.2020
‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

Devamını Oku
20.11.2020
Depremle birlikte yaşamak

Depremle birlikte yaşamak

Devamını Oku
06.11.2020
‘Kıht-ı Rical’

‘Kıht-ı Rical’

Devamını Oku
23.10.2020
‘Quo vadis?’

‘Quo vadis?’

Devamını Oku
16.10.2020
Dünya Kız Çocukları Günü

Dünya Kız Çocukları Günü

Devamını Oku
09.10.2020
‘26 Eylül’ dolaysiyle!

‘26 Eylül’ dolaysiyle!

Devamını Oku
02.10.2020
Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Devamını Oku
25.09.2020
‘Torpil’

‘Torpil’

Devamını Oku
18.09.2020
İlahiyatçı ne diyor?

İlahiyatçı ne diyor?

Devamını Oku
11.09.2020
Yine mi?

Yine mi?

Devamını Oku
04.09.2020
‘Ağustos’ ayı

‘Ağustos’ ayı

Devamını Oku
28.08.2020
‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

Devamını Oku
21.08.2020
‘Mecelle’

‘Mecelle’

Devamını Oku
14.08.2020
Lozan’dan Lozan’a!

Lozan’dan Lozan’a!

Devamını Oku
07.08.2020
‘24 Temmuz Lozan Günü’

‘24 Temmuz Lozan Günü’

Devamını Oku
24.07.2020
86 yıllık...

86 yıllık...

Devamını Oku
17.07.2020
Düğme

Düğme

Devamını Oku
10.07.2020
Bir zamanlar...

Bir zamanlar...

Devamını Oku
26.06.2020
‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

Devamını Oku
19.06.2020
Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Devamını Oku
12.06.2020
‘65 yaş üstü’

‘65 yaş üstü’

Devamını Oku
05.06.2020
‘Ben ben ben demokrasisi!’

‘Ben ben ben demokrasisi!

Devamını Oku
29.05.2020
İkileşti mi?

İkileşti mi?

Devamını Oku
22.05.2020
“Çekildik...

“Çekildik...

Devamını Oku
15.05.2020