Kaçak kat kültürü

17 Haziran 2015 Çarşamba

Sosyal medyanın hoşluklarından biri de kurumlarla doğrudan iletişim kurabilmeniz. Bir tweet attığınızda hemen cevap alabiliyorsunuz. Devlet kuruluşlarının ağzı var dili yok gayet ketum yöneticileri olduğunu bildiğimiz için bu hoşumuza gidiyor. Aslında bu doğrudan iletişim ve cevaplama gayet sanal bir durum. Cevapları yazanlar sosyal medya uzmanları ve sizin sorunuzu, sorununuzu çözmek yerine bir halkla ilişkiler eylemi gerçekleştiriyor, başvuru sahiplerinde “benimle, sorunumla ilgileniliyor” kanısı oluşturuyorlar.
Şişli Belediyesi de Hayri İnönü’nün göreve başlaması ile sosyal medyada etkin olmaya çalışıyor. Komşu binada tadilat yapıyoruz diye kaçak kat çıkıldığını görünce 26 Mayıs’ta Twitter’dan “@sislibelediyesi @Hayriinonu Çatı yapıyoruz derken bir de kat çıkıverdiler” mesajını yolluyorum. Adresi istiyorlar, yolluyorum. 27 Mayıs’ta “Şu an ekiplerimiz gerekli işlemleri yapmaktadırlar” cevabını alıyorum. 1 Haziran’da tekrar sorunca “Ekiplerimiz zabıt tutarak inşaatı durdurdular” mesajı geliyor. “İnşaat devam ediyor. Çatı bitti” cevabını yolluyorum. Aldığım cevap ilginç, şikâyet ettiğim inşaatın adresini istiyorlar. Bilmediğiniz adrese ekipleriniz nasıl gidip de işlem yaptı, diye sorunca adresi teyit amaçlı sorduklarını belirtip “Şikâyetiniz üzerine gittiğimiz adreste, ruhsatsız çatı nedeniyle mülk sahibine yıkması için 3 gün süre verilmiştir” cevabını veriyor, “Yıkılmadığı takdirde ekiplerimiz yıkacaktır” diye ekliyorlar. Bu yazışmaların üzerinden 15 gün geçiyor. “Yıkılacak” dedikleri inşaat sürüyor, sıvası bitiyor, pencereler takılıyor... Yakında oturmaya başlarlar.
Şişli Belediyesi sosyal medya ekibine söz verdiğim için yazdım bunları. Hem de kaçak kat yapmaktaki rahatlığı yaşadığım bir örnekle anlatmak istedim. Ülkemizde büyük bir kaçak kat kültürü var. Binalarımıza sonradan bir ek ya da kaçak kat yapmadan duramıyoruz. Çünkü bu eylemimizin cezasız kalacağını, ceza alsak da kaçak katın yıkılmayacağını, hatta affedileceğimizi biliyoruz.
Benim yaşadığım sıradan örnekten çok daha önemli kaçak inşaat haberlerini geçen haftalarda okuduk. Habere göre Rıza Sarraf Osmanlı’dan kalma 2. derece tarihi eser olan Mehmet Arif Bey Yalıları’na kaçak kat çıkmakla kalmamış içlerini ve de dış görünümünü de değiştirmiş. Kanlıca’da boğaz kıyısındaki yalılardaki bu değişimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi de Kültür ve Turizm Bakanlığı da görmemiş.
Rıza Sarraf’ın kaçak katını görmeyen İBB Beşiktaş’ın Vodafone Arena Stadyumu’nun plandakinden 40 santim daha yüksek olduğunu görmüş ve inşaatı durdurmuş. BJK Başkanı Fikret Orman, böyle büyük bir inşaatta böyle farkların normal (!) olduğunu söylemiş, “Kadir (Topbaş) Ağabey’le görüşüp sıkıntıyı çözeceğiz” demiş. Yani Kadir Topbaş tamam derse inşaat sürecek. Dolmabahçe Sarayı’nın tam arkasındaki bu inşaat için tek karar verici Kadir Topbaş mıdır, Koruma Kurulları’nın hiç yetkisi yok mudur bilemiyorum.
Türkiye’nin ilk belediyesiyiz diye övünen Beyoğlu Belediyesi’nin Osmanlı’nın ilk belediye binasının restorasyonu bitti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıldı. Bina restorasyon sonunda 2400 metrekareden 7000 metrekareye büyümüş. 158 yıllık binadan tarihi olarak geriye sadece dışı kalmış ki dış görünüm bile tam korunmamış. Tarihi çatının yerine yeni bir çatı ve ilave kat yapılmış. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan binanın “Yeni Türkiye vizyonunun eseri olduğunu, kentsel dönüşüm kapsamında binalarını yenileyecek mülk sahipleri için de örnek teşkil ettiğini” belirtip Beyoğlu’nda 10 yılda 6 bin restorasyon gerçekleştirildiğini söylemiş. Kendi tarihi binasını bu anlayışla restore eden bir belediyenin 6 bin binanın restorasyonunu nasıl denetlediğini, restorasyon adıyla nasıl değişiklikler yapılmasına izin verdiğini de siz tahmin edin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları