Bir haftaya nasıl sığdık!

05 Şubat 2024 Pazartesi

Gazeteciler açısından manşet sıkıntısının çekilmemesi tuhaf bir iç rahatlama hissi yaratır. Ancak aynı zamanda gazeteci bunun pek de iyi bir şey olmadığını bilir. Çünkü bu tehlikeli bolluk, ülke için aydınlık bir tablonun ortada bulunmadığını da gösterir. Geçen hafta gazetemizin siz değerli okuyuculara duyurduğu haberler tam da bunun örneğiydi. Baş döndürücü gündemle birlikte ülkemiz açısından son derece kritik süreçte olduğumuzu bir kez daha hepimize hatırlatan bir haftaydı.

Anayasal hukukun nasıl ağır bir krizde olduğunu gösteren TİP milletvekili Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararının Meclis’te okunması, ana gündemlerden biriydi. AYM’nin kararına, muhalefetin itirazlarına karşın Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin fezleke iktidarca TBMM’de okundu. Ankara’dan Selda Güneysu ile Sarp Sağkal, İstanbul’dan Rengin Temoçin imzalı haberlerimizde, siyasi ve hukuki süreçlere ilişkin gelişmeleri sizlere ayrıntılı şekilde aktardık. 

TÜRKİYE LAİKTİR!

Haftanın diğer önemli gündemi ise yine laik eğitime karşı arayışlardı. MEB, okullara imam sokarken özel okullarda yabancı dil dersinin azaltılıp din dersinin çoğaltılması da eleştirilerin merkezinde. Son alarak bir MEB yetkilisi, bazı İngilizce ders kitaplarının “kültürel yozlaşmaya neden olduğunu” savundu. Eğitim servisi şefi Figen Atalay imzalı haberde, MEB yetkilisinin özel okullara çağrıda bulunarak “pagan kültürü etkinliklerine yer verilmemesi” uyarısında bulunduğu, “Din kültürü dersinde matematik işlenirse gereğini yaparız” dediği de aktarıldı. Bu çıkışın yılbaşı, Noel gibi kutlamaları engellemeye yönelik tutumların arttığı süreçte gelmesi de dikkat çekti.

Bir gün sonra gazetemizin manşet başlığı ise “Türkiye laiktir” oldu. Bildiğimiz ama yeniden altını kalın harflerle çizdiğimiz bu başlığın kaynağı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İslamın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, dinin kendisine husumettir” ifadelerine yönelik büyük tepkiydi. Hukukçular, kimi ilahiyatçılar, kadın dernekleri, ADD gibi pek çok kesimden Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin temel değerleri, anayasanın maddeleri hatırlatılarak 100 yıl geriye gidilmeyeceği mesajı yinelendi. Bu çerçevede bugün anayasaya girişinin 87. yılını kutladığımız laiklik ilkesini korumak, yaşamak ayrı bir önem taşıyor.

Bu haberin yankıları sürerken ertesi gün ise geçen haziran ayında göreve atanan Merkez Bankası (MB) Başkanı Gaye Erkan’ın “affını istediği” gündemi sarstı. Yerine MB Başkan Yardımcısı Fatih Karahan atandı. Böylelikle ekonomideki zikzak politikalarla birlikte 2019’dan bu yana MB başına altıncı isim gelmiş oldu. Bir de üstüne, ayrıldıktan sonra iki yıl maaş almaya ilişkin etik tartışmalar da ekleniverdi. Ekonomi şefi Jale Özgentürk’e konuşan, 2006-2011 dönemi MB başkanı Durmuş Yılmaz, cumhurbaşkanı kararnamesiyle sadece bu koltuk için değil, tüm kamu görevlilerinin görevden alındıktan sonra iki yıl boyunca eski görevlerinin ücretlerini alabileceklerine işaret etti.

‘İMTİYAZLAR’ MI HORTLUYOR?..

Önceki günkü manşetimiz ise iktidarın ekonomik krize pansuman arayışıyla Körfez’le flörtüne ilişkindi. Elektrik Mühendisleri Odası’nın raporuna göre BAE ve Suudi Arabistan ile imzalanan enerji anlaşmalarındaki maddeler kritik. TBMM’ye sunulan anlaşmalarda bu ülkelere adeta imtiyaz sağlandığı, teknolojide kullanılan nadir elementlere ilişkin madenlerin Suudi Arabistan’a bırakılmasının önünün açıldığı belirtiliyor. 

Ne yazık ki haftanın ağır gündemi bununla da bitmedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporuna göre sadece geçen ay, 31 kadın erkekler tarafından katledildi, 21’i şüpheli şekilde ölü bulundu.

DEPREMZEDELERLE TEK KALP

Ve bu haftanın gündemi aslında her daim gündemimiz olan 6 Şubat depremleri. Cumhuriyet olarak ilk günden beri bölgeden gelişmeleri sizlere aktarıyoruz. Acının birinci yıldönümü öncesinde yetkililer daha önce açıkladıkları can kaybı sayısını yükselterek 53 bin 537 olarak duyurdu. Depremzedelerin yaşadığı zorluklar, dev yıkımın gerekçesine yönelik sorumlulardan hesap sorulması, yeniden inşa konularındaki eksiklikler ise ortada.

Ülke gündemine bakınca iç kararıyor, yerel seçimler öncesinde gerilim arttıkça artıyor. Aslında sadece bizde değil dünyanın pek çok bölgesinde kırılganlıklar çoğalıyor. Ancak gelişmiş birçok ülke için bizim bir haftalık gündem kaç ay, yıla denk gelir acaba sorusu da akıllarda dolanıyor. Neyse ki yapay zekâ tartışmaları günlük kara mizahımsı siyasetimiz arasında bir nefes gibi... Son olarak insanların Hollywood yapımı Matrix’teki gibi bir simülasyonda yaşıyor olabileceği iddiaları yine alevlendi... Ne dersiniz, acaba simülasyonun içinde miyiz, çıkış nereden?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Egemenlik ulusundur! 22 Nisan 2024
Kanlı çarklar... 15 Nisan 2024
Demokrasi dengesi... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları