Çözüm üretecek sistem kalmadı

16 Ekim 2023 Pazartesi

Savaşın, insani krizlerin gölgesinde bir haftayı geride bıraktık. Hamas’ın kanlı saldırısı, İsrail’in amansızca Gazze’yi yerle bir edişi, yüz binlerce Filistinliyi kendi topraklarından sürme hamlesi ve sivil ölümler, tüm dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Filistin ve İsrail arasındaki nefret, intikam duygusu her an daha da büyüyor. 

Ortadoğu, tarihsel sürecinde de görüleceği gibi uluslararası güçlerin “paylaşım, çekişme” sahalarından. Bölgede kalıcı barış için bağımsız, işgalden kurtulmuş bir Filistin devleti şart. Bunun için uluslararası toplumun sözlerini yerine getirmesi, İsrail’e net tavır koyması kadar Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün de sona ermesi gerekli. Uluslararası toplumun Filistin Yönetimi olarak tanıdığı Batı Şeria merkezli El Fetih ile Gazze’de yönetimdeki Hamas arasındaki ayrışmanın Filistin davasına faturası ağır. El Fetih hareketinin temeli, seküler yapıya yakın Arap milliyetçiliğine, Hamas’ınki ise köktendinci yaklaşıma dayanıyor. 

‘BÖL-PARÇALA’ YAKLAŞIMI

Taraflar arasında Türkiye’nin de arabulucu olduğu uzlaşılar, birlik hükümeti adımları uzun soluklu olamadı. Sol görüşlü cephe giderek etkisini yitirirken mücadelenin, radikal İslamcı Hamas’ın eline bırakılmasına kapı açılmasıyla, Filistin birliği zarar gördü. İki başlı yönetimle, “böl-parçala” yaklaşımının ekmeğine yağ sürüldü. 

Hamas’ın işgale, Gazze ablukasına, Mescid-i Aksa’daki engellemelere karşı başlattığını söylediği saldırılarla Filistin halkının ne elde ettiği, edeceği konusu ise ayrı tartışma. Örgütün kuruluşuna, destekçilerine dek pek çok komplo teorisi var. Ama günümüze gelindiğinde Hamas’ın yanıtlaması gereken soruların başında İsrail’in böyle bir saldırıya yanıtını, işgali daha da genişleteceğini, ABD başta olmak üzere Batı’nın İsrail’e desteğini, Çin ve Rusya’nın sivil kayıplara ilişkin uyarı yapsa da denge politikası sürdürebileceğini hesaba katıp katmadığı geliyor. Diğer yandan İsrail’in olası kara saldırısının sonuçları da belirsiz. Hamas’ın Gazze’de tüneller üzerinden savunma hattı kurarak yaşatabileceği kayıplarla, içeride zaten tepkilerin hedefindeki aşırı sağcı Netanyahu yönetimi için sonun başlangıcı olması, İsrail’in “güçlü güvenlik imajını” daha da sarsması olasılıklar arasında.

BM VE AB ETKİSİZ

Elbette bu savaşın arkasında yılların çözümsüzlüğü, adaletsizlikleri yatıyor. Dehşetin sona ermesi için acilen devreye girmesi gereken BM ise varla yok arası... Söylemle sınırlı, uygulamada etkisiz. AB de farklı değil. Bu iki örgüt, bir zamanlar sıkça adından söz edilen “Ortadoğu Dörtlüsü”nden. Barış sürecine aracılık etmeyi hedefleyen oluşumun diğer iki üyesi ise ABD ve Rusya. Onlar arasındaki düşmanlık da ortada. BM gibi AB de krizlere yanıt veremez bir halde. Arap Birliği de benzer durumda. Kıta Avrupası ekonomik sorunlar, göç, aşırı sağcı yaklaşımların yükselmesi gibi konularla boğuşuyor. Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya ile ilişkileri dondurucuda. Avrupa, kendi coğrafyasına yakın bölgelerde bağımsız politika geliştirmekte yetersiz. Kilometrelerce öteden gelen ABD’nin etkisi altında.

Yıl 2023... İnsanoğlu, daha medeni bir hale gelmesi gerekirken durum hiçbir kural, kısıtlama, vicdani kaygının olmadığı bir ortama doğru evriliyor. Barış, diyalog hedefli uluslararası kurumlar neredeyse işlevsiz. Güçlünün güçsüzü ezdiği, uluslararası hukukun kâğıt üzerinde kaldığı, teknolojinin üstün olduğu ama aynı zamanda ilkel, adaletsiz küresel saha. Yeni bir dünya düzenine gidildiği yönündeki görüşler artıyor. Dehşetin kıyısından dönmek için dünya savaşlarının yarattığı yıkımları hatırlamakta fayda var. I. Dünya Savaşı’nda kimi kaynağa göre 17-20 milyon kişi hayatını kaybetti. İkincisinde ise can kaybı en az 60 milyon olarak değerlendiriliyor. Bazı kaynaklar 80 milyon diyor. Buna kıtlıkları, yerlerinden edilmeleri, insani trajedileri de ekleyin. Kazanan ise her zaman güç odakları, savaş ağaları, silah sanayisi... 

Türkiye’ye yakın coğrafyada yaşanan gelişmeler kaygı verici. ABD ve İngiltere’nin Akdeniz’de savaş gemileriyle boy göstermesi, ateşin Lübnan Hizbullahı’na, Suriye’ye de yayılabileceği, Körfez’in Sünni cephesiyle Şii İran’ın da bu savaş denklemine çekilme olasılıkları endişeleri büyütüyor. Ankara’nın diplomatik girişimleri bu çerçevede önemli. 

***

Gazetemiz Cumhuriyet, Ortadoğu’da yaşananları ilk andan itibaren temel insan hakları odaklı, farklı bakış açılarıyla aktarmayı sürdürüyor. Dış Haberler’den Derya Doğan ve Mert Cengiz gelişmeleri gece gündüz haberleştiriyor. Yakından takip ettiğimiz bir diğer gündem ise iktidarın eğitime yönelik dinci uygulamaları. Sefa Uyar’ın haberinde, ÇEDES Projesi’yle okullarda imamların derslere girmesinin önünün açıldığı hatırlatılarak şimdi de okulöncesi eğitim kurumlarına mescidin zorunlu hale getirildiği belirtiliyordu. 

Filistin’in yaşadıklarından çıkarılacak çok ders var. Bağımsız, egemen bir ülke, ulus olmanın, güçlü ekonominin, Atatürk’ün önderliğinde büyük bir mücadele ile çizilen sınırlarımızın, güvenliğinin önemini anlamak gibi. Demokratik, çağdaş, laik, eşitlikçi, akıl-bilimden yana birleştirici politikalar 100. yılına girmeye hazırlanan Cumhuriyetimizin önemli tutkalları. Medrese kafası ise bu bileşenin tümüyle dışında...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Egemenlik ulusundur! 22 Nisan 2024
Kanlı çarklar... 15 Nisan 2024
Demokrasi dengesi... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları