Değerleri unutan kim?..

18 Aralık 2023 Pazartesi

Nasıl bir haftaydı ama... Yeşil sahaya inen şişkin egolarla birlikte utanmaz yumruklar, tekmeler aslında toplumsal çürüme yolunda olduğumuzun bir aynası gibi önümüze seriliverdi. Bazılarımız yaşananlara şaşırdı, nasıl bu hale geldik diyenler, suça, suçluya gerekçe sunmaya çalışanlar da oldu. Şaşırmaya şaşırır durumdayız oysa. Çünkü şiddetin tam da göbeğindeyiz diyebileceğimiz bir haldeyiz. Öyle bir anda da değil, göz göre göre bu hale geldik üstelik. Kadına şiddet, sağlık çalışanlarına şiddet, uluslararası suç örgütlerinin ülkemizde yuvalanması, sporda şike-bahis iddiaları, sokak ortasında kurşunların atıldığı mafya hesaplaşmaları, kimi sosyal medya fenomenlerinin karanlık işleri gölgeleme adına kullanılmaları... Say say bitmez. Her seferinde daha ne olabilir dedik, daha fazlasını gördük. Somali liderinin oğlunun arabayla çarparak motokurye Yunus Emre Göçer’i yaşamdan koparmasının ardından elini kolunu sallayarak ülkeden ayrılması haberi gibi. Gazetemizin muhabiri Cengiz Karagöz’ün, o süreçte bazı kolluk görevlilerinin Göçer’in eşine, çarpma anı görüntülerini görmezden gelip “intihar ettiğini” söylediği haberi dahil, kamuoyunda medya üzerinden farkındalık yaratılmasa olay kapanıp gidecekti belki de...

Bugün gazetede yer alan Şevval Aydoğan imzalı haberde ise bir haftada en az üç kadının erkekler tarafından katledildiğine dikkat çekiliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre sadece kasım ayında en az 33 kadın erkekler tarafından katledildi.

TÜRKİYE LAİK BİR ÜLKEDİR

Geçen hafta gündeme gelen haberlerden biri de Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) özel okullara gönderdiği yazıda “Türkiye’nin örf, âdet ve geleneklerine uygun milli değerlerle uyumlu kutlama yapılması” istendiğiydi. Haberle birlikte bunun tam da Noel ve yılbaşı dönemine ayarlı olduğu yönünde yorumlar üzerine eklendi. İstanbul’da bazı üniversitelerde gerici grupların öğrencileri tehdit ettiği, çam ağacı süslemelerini söktüğü de gündeme yansıdı. Aytunç Ürkmez imzalı haberde ise MEB’in müfredata “Türk sosyal hayatında aile” ve “adabımuaşeret” derslerinin eklendiğine işaret ediliyordu. Ders içerikleriyle birlikte eğitimde dinselleştirme tartışmaları daha da arttı.

Şaşırmak sorunun çözümü adına pek bir anlam ifade etmiyor. Toplumda yaşanan şiddete tepki, ışık hızıyla bir yenisi gelene kadar sürüyor, sonra da temiz bir toplum için belki de en tehlikeli viraj olan kanıksanmışlık haline geçiş başlıyor.  

İktidara yakın muhafazakâr cephenin her türlü sorunun çözümü için çoğu kez vurgusu dini referanslar üzerinden. ÇEDES projesiyle okullara imamların sokulması, tarikatların eğitimden sağlığa pek çok alana sızma arayışı gibi. Şu soruyu sıklıkla sormakta fayda var. Ahlak, vicdan ve dürüstlüğü sadece dini bir yaklaşım çerçevesiyle sınırlandırmak mümkün mü?.. Üstüne üstelik çürümüşlüğün bu faturasında hesap kime?.. Rezilliklerin baş aktörleri arasında çoğu kez yine iktidara yakın kesimle içli dışlı yapılar, onlara yakın isimler yok mu?..

Çağdaş, laik, akıl ve bilimden yana bir eğitimle birlikte şu anda toplumca batırıldığımız yolsuzluk, yoksulluk, yasak ve yozluk (4 Y) döngüsünü kırmak gerekiyor. Tıpkı hukuk ve adaletin herkes için eşit uygulanacağını göstermek gerektiği gibi.

Yeni nesilleri yetiştirme hedefinde, yine “aile” kavramını değerinden çıkarıp kendi nüfuzları için kullanarak kız çocuklarına, kadınlara kısıtlamalar getirecek, haklarına el koyacak bir anlayışın tehlikesi ortada. İran, Afganistan’dan duyduğumuz “ahlak polisi” benzeri uygulamaların, söylemlerin Atatürk’ün kurduğu laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde yer bulamayacağının altını tekrar tekrar çizmekte fayda var. 

Bu arada voleybolda yine kızlar yüzümüzü güldürdü. Voleybol FIVB Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası finalinde VakıfBank’ı 3-2 yenen Eczacıbaşı Dynavit, kupayı aldı. Kazanan her şekilde Türkiye oldu, kutluyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Egemenlik ulusundur! 22 Nisan 2024
Kanlı çarklar... 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları