Diyalog ayrı, ‘normalleşme’ ayrı...

20 Mayıs 2024 Pazartesi

31 Mart seçimlerinin ardından CHP ile iktidar cephesi arasındaki “normalleşme” havasında rüzgârlar sertleşiyor. Yargıdaki tartışmalı kararlar, halihazırdaki anayasaya uyulmaması, çağdaş, bilimden yana laik eğitimi baltalayacak adımlar, kamuda tasarrufu şimdi akla getiren ama faturayı yurttaşa yükleyen çıkışlar, iktidarın “normalleşmeyi” nasıl değerlendirdiğine yönelik soruları da beraberinde getiriyor. 

Geçen hafta 28 Şubat davası çerçevesinde cezaevinde tutulan emekli komutanlar tahliye edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı “af kararında” gerekçe olarak “sürekli hastalık hali” gösterildi. Bin günü aşkın süre sonra gelen tahliye için “Adalet bu değil” diyen komutanlardan Çetin Doğan’ın tepkisi dikkat çekiciydi: “Af söz konusu değil, doğrudan doğruya anayasal görevin cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilmesidir.”

Siyaset, mafya, çete, tarikatlar arası kapışmaların iç içe geçtiğine yönelik haberler, iddialar da geçen haftanın gündem başlıklarındandı. Ayhan Bora Kaplan soruşturması, yurtdışına nasıl olduysa kaçabilen bir itirafçı, Ankara Emniyeti’nde deprem yaratan gelişmeler gibi pek çok haber birbirini takip etti. Kim kime operasyon yapıyor, hedef ne, bir bilinmezlik hali var. Kısaca ortalık toz duman. Acı olan ise artık yurttaş olarak adeta pek de şaşırmadığımız bir tablonun içinde olmamız. Yerli, yabancı suç örgütlerinin cirit attığı bir ülkeye dönüştüğümüzü neredeyse her gün yapılan operasyonlar, yakalanan çete liderlerinden de anlamış durumdayız.

"AJANLIK" BİLMECESİ...

Gazetemizin geçen hafta sayfalarına taşıdığı gündem başlıklarına bakınca demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesinin, siyasi, toplumsal etik değerlerin önemi bir kez daha görülüyor. Tıpkı ifade ve basın özgürlüğünün önemi gibi. Yeni yargı paketi de tartışmaların odağında. Geçen hafta Aytunç Ürkmez’in haberinde taslakta, Türk Ceza Kanunu’nda tarif edilen “casusluk, ajanlık” gibi kavramlara “etki ajanlığı” eklenmeye hazırlanıldığı kaydedildi. Bu tanımın içeriğinin ve sınırının bilinmediğine işaret edilen haberde hukukçuların, “Böyle bir düzenleme demokratik hukuk devletinde olamaz. kanunların keyfi bir şekilde yorumlanması ve bir baskı unsuru olarak kullanılması otoriter ülkelerin işi” tepkisi de aktarıldı.

AKP’nin ağır ekonomik krize karşı son hamlesi ise “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” oldu. Ama bu kemer sıkmanın asıl faturası yine sıradan yurttaşa çıkmış görünüyor. Mustafa Çakır imzalı haberde, pakette milyarlarca liralık Hazine garantili projelere değinilmediği belirtildi. “Tasarruf” kalemlerinde ise personel servislerinin kaldırılması, lojman kiralarının artırılması var.

Geçen hafta Dünya Çiftçiler Günü’ydü. Ali Can Polat’ın “Çiftçi var olma savaşında” başlıklı haberine göre, çiftçilerin banka ve şahıslara borcu 850 milyar TL’yi aştı. Sektör temsilcileri, “İthalat ve düşük alım fiyatı sonumuzu getirecek” diyor. Tarım ülkesinden bugünlere getiren zihniyet karşısında ne denir? Artık beton eker biçeriz, yabancı işlenmiş gıdaları raflara dizeriz, oh ne güzel afiyetle yeriz mi! 

19 MAYIS RUHU

Sorunlar dizi dizi... Gözler, yerel seçimlerden birinci çıkan CHP’nin, iktidar cephesiyle diyalog hamlesi gibi, kritik gündem başlıklarına yönelik izleyeceği yol haritasında. Diyalog demokratik işleyişlerde olması gerektiği gibi karşılıklı konuşmadır, “normalleşme” ise bundan çok daha geniş bir kapsamı barındırır. Ülke siyasetinde normalleşme tablosunun olduğunu söylemek ne kadar doğru?

Bu çerçevede, toplumun öncelikli sorunları arasında yer alan yargıdaki tartışmalı kararlar ve eğitim konusunda CHP’nin çıkışları önemli. CHP lideri Özgür Özel, gazetemiz Cumhuriyet’in Ankara’daki 100. yıl etkinliğinde yaptığı konuşmada “eğitim mitingi” düzenleyeceklerini duyurmuştu. Şevval Aydoğan İstanbul’da önceki gün düzenlenen mitingi takip etti, Özel’in, atanmayan öğretmenlerin sıkıntılarını vurguladığını aktardı. Özel’in, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin tırpanlandığı, laik, bilimsel eğitimin aşındırıldığı müfredat taslağı için “Yok hükmünde” ifadesi de gündeme yansıdı.

Dün, ulu önder Atatürk’ün bağımsızlık ateşini yaktığı 19 Mayıs 1919’un yıldönümünüydü. O günlerin zorlu koşullarında Milli Mücadele’nin nasıl zaferle taçlandığının ve kurtuluş destanıyla Cumhuriyete giden sürecin değerini bilenler olarak coşkuyla kutladık. Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençler her daim direncimiz, umudumuz. Gericilere, karşıdevrimcilere karşı 19 Mayıs ruhuyla genci, yaşlısı ilk günkü gibi mücadeleye devam.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları