Don bahane, poker şahane!

03 Eylül 2022 Cumartesi

Mikronezya müstebidinin zavallı Mikronları “kölekul”a dönüştürmek için en başarılı icadı olan Yol dini, hem imana gelmek hem de ibadet koşulları açısından çok kolay, çok pratik bir inançtı. 

Çok kolaydı çünkü “Ol dedin olduk, yol dedin yaptık” diyen herkes Yolcu kabul edilip Tanrı Ol’un cennetlik listesine yazılıyordu. Çok pratikti çünkü müstebit Ulu Çoban’ın güdümüne girmek zaten ibadet sayılıyordu.

Başka bir deyişle Yol dininde Muktedir Makropiç ne yaparsa mubah, ne yapmazsa günahtı ve ibadet usulleri de onun gibi davranmaktan ibaretti.

Örneğin hırsızlık mubahtı. Muktedir Makropiç halkı mı soyuyor? Halk da birbirini soyuyordu. Muktedir Makropiç küçük adanın nesi var nesi yok satıyor, dağ tepe orman içini oyup beton mu döküyor? Halk da çam kalmadığından beton sakızı çoban armağanı tadında ibadete katılıyor, komşunun evine dalıyor, bahçesinin çiçeklerini yolup üstünü asfaltlıyordu.

Muktedir Makropiç müzik sevmezdi, dolayısıyla müzik günahtı. Müzisyenler de günahkâr ilan edilerek zindana atılırlardı. Ama Ulu Çoban, pudra şekeri çekmeyi severdi, böylece pudra şekeri mubah hatta parası pudra şekerine yetmeyenlere ucuz ve ibadullah “uçuran hap”, “soyunduran hap”, “seviştiren hap” falan dağıtmak da sevaptı.

Mikronezya’da kumar mubahtı. Çünkü müstebidin biricik eğlencesi, poker oynamaktı. Özellikle de Texas Hold’em türü pokere bayılırdı. Tabii ki en yozdaş yakınları, rüşvetçi yoldaşlarıyla oynar, elbette ki kaybetmeyi sevmezdi. Aldıkları ihale bedeli ya da rüşvetin yüzde otuzunu zaten Ulu Çoban’a toka eden Şeş Taahhüt Kumpanyası müteahhitleri ya da Beton Saray Rüşvet Danışmanları, zaten Ulu Çoban’a kazandırmak için oynar, poker masasında kaybettiklerini de nasılsa ona ödedikleri sakal parasından keserlerdi.

Muktedir Makropiç, sürprizleri severdi. Yozdaşlarını yine pokere çağırdığı bir gece, “Parayla değil, soyunmasına oynuyoruz!” dedi. 

Şeş Taahhüt Kumpanyası müteahhitleri Cenabet Cenginski ile Mikron Mikropiç, sabaha karşı kumar masasından kalktıklarında Cenabet’in üstünde bir donu kalmıştı, Mikron ise çırılçıplaktı. 

İki yozdaş, Saray’ın koridorlarında bir süre sessizce yürüdüler. Şoförlü çakarlı arabaların kendilerini beklediği çıkışa yaklaştıklarında, Mikron Mikropiç bir an durup yozdaşına “Seni çok takdir ediyorum, gerçekten takdir ediyorum” dedi.

Cenabet Cenginski, merakla sordu: “Neden?”

İki elini apış arasından çekemeyen Mikron Mikropiç, içini çekip Cenginski’nin donuna baktı:

“Kumarda nerede duracağını iyi biliyorsun!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları