Hepimiz kurban, her gün bayram!

23 Eylül 2015 Çarşamba

Ehli sünnetin iki bayramından Kurban olanı, bazı münafıkların “Şeker” demekte direttiği Ramazan Bayramı’ndan daha hararetli bir gayretle kutlanır. Epeyce heyecan üretir ve yüksek dozda adrenalin salgılatır.
Ümmetimiz yıl boyunca “helal kesim” hayvan etlerini afiyetle mideye indirir. Zaten yegâne eğlencesi de kırda kıraçta ve hatta otoyol röfüjlerinde mangal sefası yapmaktır.
Ama en kıyak mangal sefası bile hâşâ, kurban eti lezzetinde değildir.
Çünkü ümmetimiz, yılda bir kez hazırlopa konmayacak ve “kendin pişir, kendin ye” modundan “kendin kes, kendin pişir, kendin ye” moduna geçecektir.
Komşusuyla değiş tokuş sonucu “Bizim kurban daha leziz vallah!” diye dedikodu edecek, ama her şeyden önemlisi; sonuçta kendi yese de, kurbanlık hayvanı Allah için kesecektir!
İşte bu kutsal görev yüzünden heyecan son doruktadır.

***

Siz de kabul edersiniz ki bu ümmeti müstesna, “Ne iş olursa yaparım abi!” cüretinin gayretkeş ya da çaresiz halkıdır.
Bizim ellerde çobanlıktan kaldırım döşemeciliğine, amelelikten türkücülüğe, gecekonduculuktan gökdelenciliğe, muhallebicilikten belediye başkanlığına; zaten belediye şoförlüğünden de Cumhurbaşkanlığı’na yatay geçiş yapılabilen hayat üniversitesi kaynar!
Herkes her işi yapabildiği için hiçbir iş doğru düzgün yapılmaz; dolayısıyla Kurban Bayramları da “Ya Allah, bismillah!” narasıyla kasaplığa kalkışanlar sayesinde, gülünç gerilimler üretir.
Kaçan kurbanın atlı ve motorize devriyelerle kovalandığı biricik ülke, bizim ülkemizdir.
Ölmeyen kurbanın tabancayla işinin bitirildiği, acemi kasapların kurban yerine kendilerini doğradığı da sık görülen durumlardır.

***

Aslında bu ülke ve hatta tüm İslam âleminde, Allah için kurban kesenler de, kesmeyenler de bizzat kurbandır. Sıkışınca “Kurban olayım!” diye yalvarırlar, çocuklarına kurban olmaya hazırdırlar, vb…
Kurbanlığa bunca aday olan yerde, elbette herkesin kurban edileceği bir sunak da bulunur.
Kadın, erkek, çocuk, daima bacak arasına inşa edilen namus sunağında, kabaran ve sönen nefslere kurban edilirler.
Çocuk yaşta evlendirilen kızlar, ırzına geçilen oğlanlar nefs kurbanı değil midirler?
Acemi damadın “bakire değilmiş” diye öldürdüğü gelin ve hatta öldüren damat, namus kurbanı değil midir?
İktidarsızlık kurbanı erkeğin, “iktidarsız olduğuma göre beni kesin aldatır” diye boğazladığı zavallı kadın, helal kesim bir kurbanlık değil midir?
Akrabasıyla evlenip sakat çocuk sahibi olan çiftler cehalet kurbanı değil midirler?

***

İşsiz babanın, istemeden çocuk sahibi olan ananın döve döve öldürdüğü yavru kurban değil midir?
Muktedirlerin iktidar uğruna çıkardığı savaşta verilen şehitlerin “kurban” diye anılması, zaten başlı başına bir itiraf değil midir?
Üstelik, yobazlık ve bağnazlıkla beslenen cehalet sunağında yalnız canlar kurban edilmez.
Onurlar, gururlar da kurbanlıktır.
Cumhuriyet’in 21 Eylül tarihli sayısındaki Duvar Yazıları’nda okuduk: Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Twitter hesabı şifre kırıcıların eline geçmiş. Hacker’lar, başkentin halk ekmek fabrikası genel müdürü Ali İlkbahar’a, “Oradaysan 2 kere hav yaz” diye tweet göndermiş. Ali İlkbahar da “başkan”ını saygıyla yanıtlamış: “Hav, hav.

***

Olayda, Melih Gökçek elbette ki hacker’ların kurbanıdır.
Ama günde 1 milyon ekmek üreten koskoca bir fabrikanın havlayan genel müdürü Ali İlkbahar’ın da ağası Melih Gökçek’e kurban olduğu açıktır!
Listeyi kendiniz uzatabilir, uzuna kurban olmaya hazır kısaları, kefenimizle geldik diye dantelli çarşafa sarınıp salınan kurbanlıkları ekleyebilirsiniz.
İktidarsızların iktidara, muktedirlerin hırsa, becerinin yetersizliğe, iyinin kötüye ve zaten aklın, bilginin açıkgöz yobazlığa kurban edildiği topraklardır bu diyar.
Ülkenin alnına “kurbanlık” yaftası asılsa, yeridir.
Yılda bir kez kasaplığa soyunan kurbanlıkların bayram coşkusu da böylece daha iyi anlaşılır.
Hepinize iyi tatiller.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları