İsmet İnönü anlatıyor: İstiklal Savaşı ve Lozan (8)

28 Ağustos 2022 Pazar

“Daha Birinci İnönü Muharebesi kazanılır kazanılmaz Londra’da konferans yapıldı. İstanbul hükümetini çağırdılar. Biz, başlıca salahiyet sahibi olduğumuzu iddia ediyorduk. Konferansa biz ayrı gittik, İstanbul ayrı gitti. Konferansta Tevfik Paşa, İstanbul murahhas heyetinin başkanı idi. O, muharebeden, ordudan bahsedilmeye başlandığı zaman:

‘Ordu cevap verecektir, Anadolu cevap verecektir’ demişti. Çok makbule geçen bir dürüstlük göstermişti. Bununla, Büyük Millet Meclisi hükümeti bir enternasyonal konferansta tanınmış oldu. 

Bundan sonra büyük Yunan taarruzu oldu. Kanlı bir surette, geniş bir cephede muharebe oldu. Daima yarı kuvvet silah vasıtalarıyla, makineli tüfek itibarıyla yarı bile değil, yarıdan bile az bir kuvvetle muharebe ediyoruz. Rusya’dan daha bir yardım görmüyoruz. Hatta, heyet gönderdik, ne kadar zamanda Rusya’ya varacağını, görüşeceğimizi, onu da bilmiyorduk. 

HAYATIMIZI, İSTİKLALİMİZİ İSTİYORUZ!

Ağustosta Sakarya Muharebesi verdik. Kıyamet koptu Sakarya Muharebesi’nde. 

Ondan evvel bütün propagandalar İstanbul tarafından benim üzerimdeydi. Ben mani oluyorum derlerdi. Bir Fransız kıtası Zonguldak’taydı. Oradan bir zabit, buraya geldi. Harpten kurtulacak, bir anlaşma sağlayacak vasıta arıyorlar. Temas başladı zannolundu. Adam geldi, ben konuştum kendisiyle:

‘Buyrun, teklifiniz nedir, arzunuz nedir?’

‘Hayır, dedi, ne istiyorsunuz diye onu öğrenmeye geldim’ dedi.

‘Nasıl şey yani ne istiyoruz?... Burada devlet teşkil ettik. Büyük Millet Meclisi ilan etti: Toprağımız işgal olunmuştur. Zulüm gördük; hayatımızı, istiklalimizi istiyoruz!’ dedim.

‘Bilmiyordum, bunu öğrenmeye geldim’ dedi.

İSMET BEY DİYE BİRİ...

Adam İnebolu’dan çıktı, Ankara’ya gelinceye kadar nerede kalmışsa, her köyde: ‘Merak etmeyin, hallolunacak, Ankara’ya görüşmeye gidiyorum. Ne mesele varsa çözülecek.’ Bunu söyleyerek geldi; burada (Ankara) benimle bir saat görüştükten sonra geri döndü. ‘Gittim, sulh olsun falan... Ne kadar arzu gösterdi isem dinlemediler. İsmet Bey diye birisi var orada, tekrar elim boş dönüyorum’ demiş. Böyle işliyorlar! Sonra Fransız gazeteleri de yazdılar: Görüşmek üzere gitmişler, halletmek için çalışmışlar, İsmet Bey isminde biri varmış, o mani olmuş görüşmelerine...

Sakarya’da Yunanlar bizi cenuptan çevirerek Ankara ile irtibatımızı kesecek surette hareket ettiler. 22 gün gece gündüz muharebe ettikten sonra ricat etmeye mecbur oldular. 

SİLAH ÜSTÜNLÜĞÜNE KARŞI KOMUTA ÜSTÜNLÜĞÜ

Sakarya Muharebesi’nin geniş neticeleri oldu. Tam bir itimat geldi, tam bir hükümet teessüs etti. Her tarafta bu hükümetin emirleri tamamıyla caridir. Ondan sonra vicdan-i ammede İstanbul hükümeti, padişah idaresi mahkûm oldu. 

Ondan sonra üçüncü kısım geliyor. Düşman sözle, mukaveleyle hattından çıkmaz, zorla çıkar. Nasıl çıkacak? Harp sanatı araya girdi. Bana sormuşlardı mütareke esnasında:

‘Yunan ordusunun başlıca eksiği neydi, ne buldun sen?’ dediler. ‘Neden mağlup oldu?’

‘İyi muharebe ediyor dedim; Yunan ordusu, harb-i umumi görmemiş dedim, yani Birinci Cihan Harbi görmemiş Yunan ordusu. Onun için bilmiyor. Büyük tertiplerde -kumandanlık, sevkidare- tecrübesi yok’ dedim.

26 Ağustos’ta taarruz ettik, 30 Ağustos’ta o iki kolordunun kumandanını esir olarak aldım. Kolorduların kumandanlarına birer birer sordum:

ZAFERİN ANATOMİSİ

‘Niye Konya istikametine taarruz yapmadın?’ dediğim zaman; ‘Süvari geçti arkamıza, dedi, gidemiyorum bir yere...’ dedi.

Trikopis’in kuvveti cenuptaydı. Bunları, şimdiki başvekile (tarihçi Merkezinis) de anlattım, hatta Venizelos’a da (anlatmıştım).

‘Niçin yalnız muharebe ettin?’ dedim. 

‘Gelmedi’ dedi.

‘Niçin gelmedi?’ dedim.

‘Sorun ona’ dedi. 

‘Niçin gitmedin, bu seni çağırdı da?’

General Diyenis:

‘Ben bütün kuvvetlerimi kaybettim, dedi, nereye gideceğim? dedi, kendimi kurtarmaya çalışıyorum!’

‘Niçin Eskişehir üzerine çekilmedin?’

‘Emir aldım, İzmir’e gideceğim’ dedi.

‘İzmir’e nasıl gideceksin? İşte gidemedin’ dedim. 

‘Emir aldım...’ dedi kumandan. 

Harp böyle bitti.”* 

İsmet İnönü 

*Cumhuriyetin 50. yıldönümü dolayısıyla Türk Tarih Kurumu’nca düzenlenen seminerin bu ilk konferansı İsmet İnönü tarafından 23 Ekim 1973 salı günü TTK’de verilmiş olup; 1993’te Lozan Barış Antlaşması’nın 70. yıldönümü onuruna Atatürk Araştırma Merkezi’nce “İstiklal Savaşı ve Lozan” başlığıyla kitaplaştırılmıştır.

İnönü’nün çok önemli olduğunu düşündüğüm bu konferansının Lozan’la sonuçlanan ikinci bölümünü, ileriki bir tarihte yine siz değerli okurlarımla paylaşacağım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları