Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kanlı ve canlı marşlar
Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinden doğan İstiklal Marşı’mız1, duygulu ve coşkulu bir şiirdir.
İlginç bir rastlantı sonucu, dünyada içinde “kan” sözcüğü geçen iki ulusal marştan biridir. Öteki, Fransız ulusal marşı La Marseillaise’dir.
La Marseillaise, 1789 Büyük Fransız Devrimi sırasında Rouget de Lisle tarafından yazılıp bestelenen bir devrim türküsüdür. 1795’te resmileşip Napolyon’la başlayan imparatorluk döneminde yasaklanmış ve 1879’dan öteye cumhuriyetçi Fransa’nın ulusal marşı olarak yasalaşmıştır.
İki marş arasındaki “kan” farkı, İstiklal Marşı yaşadığımız topraklar için dökülen yurtsever kanı anarken La Marseillaise’in Fransızları devrim karşıtı hain kanı dökmeye çağırmasıdır.
Cumhuriyet rejiminden artık emin olan Fransa’da, Marseillaise zaman zaman tartışılır, “Artık bu kadar kanlı ve savaşçı bir sembole ihtiyacımız yok” denir. En çok göze batan bölümü de “Silahlaraaa yurttaşlar! Taburlarınızı kurun, hücum! Süngülerimiz pis kana doysun!” nakaratıdır.
KALÇA KIVIRTAN ULUSAL MARŞ
Fransa’nın unutulmaz müzik sanatçısı Serge Gainsbourg, 1979’da Karayipler’in “reggae” ritmine takmıştı kafayı. Fransız Ulusal Marşı’nı “süzgeçten geçirilmiş” nakaratıyla, bu ritimde söylüyordu.
Şöyle ki elinde viski bardağı ve sigarasıyla sahneye çıkıyor, Marseillaise’in birinci kıtasını oluşturan:
“İleri vatan evlatları
Zafer günü yaklaştı
İstibdada karşı
Kanlı bayrak açıldı...”
Sözlerini reggae ritminde okurken ardındaki Karayip asıllı, abanoz tenli, yarı çıplak kızlar korosu da marşın nakaratını, yurttaşlara yüklenen görev bölümünü kısaltıp yuvarlak kalçalarını sallayarak “Silahlaraaa vesaire, silahlara vesaire...” diye tekrarlıyorlardı.
Gainsbourg’un artık “Silahlara vs.” diye anılan Marseillaise’i, her şeyle dalga geçebilen Fransızları gülümsetirken ulusalcı sağı ve orduyu ayaklandırdı.
Kıyamet, 4 Temmuz 1980’deki Strasbourg konserinde koptu.
KOMANDOLARA KARŞI TEK BAŞINA
Strasbourg’da Fransa’nın en büyük komando birliği konuşlanıyordu. Müzisyenlerin kaldığı otele bomba ihbarı yapıldı. Emekli komandolar birliği UNAP, kent valisini konserde “Silahlara vs.” Marseillaise okunursa “Var olan tüm gücümüzle biz engelleriz” biçiminde bir ültimatomla tehdit etti.
Vali tehdide boyun eğmedi. Ne konseri yasakladı ne parçayı. Ama Serge Gainsbourg’a eşlik eden orkestra elemanları ve korodaki kızlar korkup kaçtılar.
Salon hınca hınç dolmuş ve izleyicilerin arasına 100’den fazla, sivil giyinmiş Fransız komando sızmıştı. Serge Gainsbourg, sapsarı bir yüzle tek başına sahneye çıktı. Konserin iptal edildiğini söyleyecekti ki son anda caydı ve kafa tutmaya karar verdi.
Sıkılı yumruğunu havaya kaldırıp Marseillaise’i özgün bestesiyle “a capella”, yani müziksiz ve orkestrasız seslendirdi.
HAZIR OL, BU DA KOL!
Sanatçı, Fransız Ulusal Marşı’nın resmi versiyonuyla salondaki komandoları tuzağa düşürmüştü. Hepsini hazır ola geçip, kendisiyle birlikte marşı söylemek zorunda bıraktı.
Tam sahneden çıkarken, yumruğu sıkılı kolunu içine vurup doğrultarak zaten yenik hasımlarını “S... gidin” işaretiyle çıldırtmayı da ihmal etmedi.
Tabii ki şahsına karşı başlatılan linç de bitmedi.
Strasbourg konserine komando baskınından sonra uzunca bir süre, ne Gainsbourg konserlerinde söylemeye cesaret etti “silahlara vs.” nakaratlı ulusal marşı ne de medya çalmaya...
İşte bu gayri resmi sansür sırasında bir gün, Drouot müzayede salonlarında, La Marseillaise’in 1792 tarihli elyazması, yani ozanı ve bestecisi Rouget de Lisle’in kaleminden orijinali açık artırmaya çıkarıldı.
‘VESAİRE’NİN ZAFERİ
Fransız büyük burjuvazisinin katıldığı müzayedede, kimde kaldı dersiniz el yazması Marseillaise?
Tabii ki elinde sigarasıyla (o tarihte her yerde sigara içilebiliyordu) salonda yerini alan Serge Gainsbourg’da!
Daha da şaşırtıcı olan, zamanın parasıyla sanatçının 200 bin Frank’a satın aldığı tarihsel belgedeki müthiş ayrıntıydı: Marseillaise’in notalarının altına kendi el yazısıyla güfteyi yerleştiren ozan besteci Rouget de Lisle, “Silahlaraaa yurttaşlar!” diye başlayan nakaratın tamamını yazmamış, “Silahlaraaa vs.” diye not etmişti.
Tıpkı Gainsbourg’un seslendirdiği gibi, “Silahlara vesaire...”
Başka bir deyişle, kendisi de ozan ve besteci Serge Gainsbourg’un yıllarca sansür edilen Marseillaise’i, en azından nakarat sözleriyle, orijinalinden başka bir şey değildi!
1 Şiir, 12 Mart 1921’de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Bestesi Osman Zeki Üngör’e aittir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Premier Lig'den Arda'ya çılgın teklif!
- AFAD duyurdu: Ege Denizi'nde korkutan deprem!
- Ahmet Ercan'dan sabaha karşı 'deprem' mesajı
- Kurultay sonrası üst düzey istifa
- Çağlayan'da 'Erdoğan' ve 'Deccal' krizi
- Özel-Erdoğan görüşmesinin tarihi netleşti
- İYİ Parti'de yeni dönem istifalarla başladı
- Ali Yerlikaya'dan '1 Mayıs' açıklaması
- 'Kameralar karşısında ilan etmiştir'
- Ankara’nın diğer yarısı da oğlu ve gelininmiş!