Kırım’dan Kırım’a

02 Aralık 2015 Çarşamba

Ukrayna ile Rusya arasındaki “savaşçıl” gerilimde, harita üstünde Ukrayna toprağı gibi görünen Özerk Kırım Cumhuriyeti parlamentosunun; geçen yıl aldığı tek taraflı bir kararla en büyük kenti ve savaş limanı Sivastopol’ü Rusya’ya bağladığını biliyorsunuz.
Peki, Kırım’ın Osmanlı Devleti’nin elinden çıkan ilk İslam toprağı olduğunu bilir misiniz?
Doç. Dr. Hüner Tuncer, son kitabı Kırım Savaş ve Diplomasi’de anlatıyor:
“Rus Çariçesi II. Katerina, 1783 yılında Kırım’ı işgal ve ilhak etmiş ve Osmanlı Devleti bu durumu protesto bile etmekten çekinerek, ilhakı zımnen tanımıştı. 9 Ocak 1784’te Rusya’ya verdiği bir senetle Osmanlı Devleti; Kırım, Koban ile Taman’ın Rusya tarafından işgalini resmen tanımış olmaktaydı. Padişah III. Selim, 19 Ağustos 1787’de Kırım’ı geri almak için Rusya’ya savaş açmış; ancak savaşın sonucunda Kırım’ı geri alamadığı gibi, yeni toprakları da elinden çıkarmak zorunda kalmıştı.”(*)

***

Rusya Çarlığı ile Batı devletleri, can çekişen Osmanlı’nın tepesine 1853’ten öteye Hıristiyanlığa ait Kutsal Yerler’in paylaşımı için bindiler. Hepsi daha büyük bir parça et koparmaya çalışıyordu, sonunda gagaladıkları yarı canlı leşin üstünden kavgaya tutuştular.
Osmanlı’nın da dahil olduğu Avrupa ittifakı, 1854 yılında Sivastopol’e saldırarak Rusya’ya karşı Kırım Savaşı’nı başlattı. Tarihte ilk kez bu savaşta telgraf haberleşmesi, demiryolları, zırhlı gemiler ile mayınlar kullanıldı ve siper savaşı tekniği uygulandı. Florence Nightingale de ülkemiz tababetinde Kırım Savaşı sırasında boy gösterdi ve efsane oldu.
Ama bu savaş, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin, artık ancak “dış destekle” savaş kazanabildiğini ve varlığını bağımsız sürdüremediğini de gösterdi. Başka bir deyişle Osmanlı’nın çöktüğü; Avrupalı müttefiklerin ordusunun bakımsızlığı, pisliği ve geri kalmışlığıyla alay edip hakir gördüğü Kırım Savaşı’yla anlaşıldı.

***

Öylesine hakir gördüler ki Rusya’ya karşı birlikte savaştıkları Osmanlı’yı; bugün lise diplomalı bir Avrupalı, modern teknikler açısından gündemden düşmeyen bu savaşta, Osmanlı’nın ittifaka dahil olup savaştığını ve büyük kayıplar verdiğini bilmez...
Kırım Savaşı’nı Rusya yitirmiştir. Ancak Kırım Rusya’da kalmış; üstelik Ruslar, intikam peşinde Osmanlı’ya Doğu’dan hücum edip Kars’ı ele geçirmişlerdir!
Kırım, 1991’e kadar SSCB toprağı olarak Rusların egemenliğindeydi. 2014’teki “gönüllü” Sivastopol ilhakıyla da görüldü ki, yine Rusya’nın egemenliğinde...
Doç. Dr. Hüner Tuncer, eksiksiz bir araştırma olan kitabını “Ülkemizde Osmanlı’yı hortlatmak isteyenlerin, Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin niçin bu aciz duruma düşmüş olduğunu düşünmeleri ve Osmanlı’nın çöküşüne yol açan etkenleri irdelemeleri gerekir!” sözleriyle bitiriyor.
Korkarım Osmanlı özentisi, çakma Osmancıklar ne tarih biliyorlar, ne de tarihten geleceğe aktarma yapacak entelektüel birikime sahipler.

***

Türkiye’yi yönetenler, düşürülen Rus uçağı olayında açıkça görüldüğü gibi, bırakın Batılı kurtlarla valsi, tangoyu; Rus ayısıyla kılıç dansı yapmaya hiç mi hiç hazırlıklı değiller!
Bir an için Türkiye’nin haklı ve Rus uçağını düşürmek zorunda olduğunu varsayalım.
Madem angajman angajman diyorlar ve günün birinde bir Rus uçağını düşürme olasılığı var, hiç olmazsa olay sonrasında yapılacak açıklamayı önceden hazırlamak gerekmez miydi?
Önce Rus deyip sonra “Bilmiyorduk!” diye çark etmek yerine, “Sınır ihlali yapan bir uçak düşürdük, uyruğu belli değil” diye başlamak; “Rusmuş, çok üzüldük. Özür dileriz, valla istemezdik, ama angajman demiştik...” tadında sürdürmek değil miydi, hazırlıklı olmak?
Her şey Kırım’da başlar, demiştik.
Umarım Batı ile Rusya arasındaki çekişmede, 2014’te Kırım’da baş veren çıban; 1854’te Osmanlı’nın nasıl boynunu vurduysa Türkiye’nin de belini kıracak gelişmelere gebe değildir!

(*) Tarihçi Kitabevi, 2015

“Her savaş, sonuncu savaştır.”
JEAN GIRAUDOUX  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Vekâleten aşk 4 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları