Uçuran hap, inen şamar

17 Aralık 2022 Cumartesi

Bir zamanlar başkent Mikronia’nın en iştah açıcı mekânı, en görkemli binası, Yol Partisi’nin gururu; vitrinleri ve rafları çeşit çeşit pastalarla dolup taşan Merkez Pastanesi’nin hali içler acısıydı. 

Kakao krizi, sonunda hakkından gelmişti koca MP’nin. Bitter çikolata yokluğu sanki kelebek etkisiyle yayılmış, artık ne krema ne yağ ne de un bulunuyordu. 

Merkez Pastanesi’nin Zimbabve, Uganda vb. ile kakao svapı yapacak varlığı kalmayınca sık sık müdür değiştirmesine de gerek kalmamıştı. 

MP müdürü Vejetalin Çiçorniya ve astrolog yardımcısı Liman Von Koka hayalet binada sinek avlamakta birinci yılı tamamlamışlar, ikinciye geçmişlerdi.  

MP, boşalarak süren varlığını pudra şekeri kaçakçılığına borçluydu. Ama mal vitrine çıkarılamıyordu. Çünkü Mikronezya’yı kasıp kavuran açlığı unutturup cima serbestiyle birlikte sosyal öfkeyi yatıştırmak için kullanılan pudra şekeri; artık halkın erişemeyeceği pahaya ulaşmıştı. Soygunculuktan servet edinen yozdaş yoldaşlara raf altından satılıyordu. 

Yoksul Mikron ahaliye pudra şekerinden daha hızlı kafa yapan, ucuz ama kimyasal “uçuran haplar” üretilmiş; beyin yiyen bu haplar dağıtılıyordu. MP rafları, pasta yerine hapla doluydu.

Ne yolcu ne de yozdaş ama gizli muhalif olan Tupolev; istibdat rejiminin hiçbir aldatmacasına kanmamış, oyununa gelmemişti. Ama bir gün, çaresizlik canına tak etti, her şeyi birkaç saatliğine unutmak istedi, uçuran hap almak üzere Merkez Pastanesi’ne gitti. 

MP bomboş, müdür Vejetalin Çiçorniya çok meşguldü. Tezgâhın arkasına oturmuş, cep telefonundan eski kırığıyla yazışıyordu. 

Yurttaş Tupolev tezgâha yaklaşıp uçuran hap istediğini söyleyince, tersledi: “Sıraya geç, sıraya!”

Ne önünde ne ardında kimse olmayan Tupolev, sinirlendi. Daha yüksek sesle, “Uçuran hap istiyorum, Yoldaş!” dedi. 

Vejetalin Çiçorniya oralı olmadı. Başını yine kaldırmadan ve çıldırtıcı bir sükûnetle Tupolev’e “Yoldaş sıra var dedik, bekle!” diye çıkışırken kırığına yazmayı sürdürdü: “Gözümdeki kaşıntıyı hissedebiliyor musun?”

Zaten canı burnunda olan Tupolev’in tepesi attı, eğilip tezgâhın arkasında oturan Vejetalin Çiçorniya’nın suratına okkalı bir şamar yapıştırdı. 

Neye uğradığını şaşıran Müdür, yerinden fırlayıp bağırdı: “Manyak mısın be adam, ne vuruyorsun?”

Yurttaş Tupolev’in yüreği soğumuştu. Sahte bir şaşkınlıkla sordu:

“Ağzını topla Yoldaş! Sensin manyak, bu kalabalıkta benim vurduğumu nereden çıkardın?”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

At, avrat, rodeo! 18 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları