Müjdat Gezen

Cumhuriyet

12 Şubat 2024 Pazartesi

Yetmişli yıllarda “Ustalarım” adlı tefrikam yayımlanmıştı bu gazetede. 1996-97-98 yıllarında bu sayfalarda yazdım. Son iki yıldır yine sizlerle birlikteyiz. Cumhuriyet gazetesinin benim yaşamımda özel bir yeri vardır. Geçtik seksenimizi artık. Bu yaştan sonra yazabildiğim kadar yazarım, sonrası sadece sessizlik. Okulum ve Cumhuriyet yazılarım dışında pek bir şey yapmak istemiyor canım. Yıllardır kaçtığım YouTube teklifleri var. MSM adına veya kendi adıma sivri bir proje çıkartabilirsem arada bir bakarız...

‘UNUTACAKSIN’

Unutmazsan olmaz bazı şeyleri 

Mesela unutacaksın kini nefreti.

Unutacaksın seni sevmeyeni. 

“Hiç unutmam bir gün...” 

Diye başlayan sözler güzel bitmeli. 

Peri masalları gibi örneğin. 

Ya da ilk bakışta o gün onunla. 

Küfür etmişler sana-iftira atmışlar

Unutacaksın.

Sen böyle şeylerle vakit harcayacak 

Biri değilsin. 

Sen 

Geminin gittiği istikamete bakacaksın. 

LİMANLARIM

Leyla benim limanımdır. Akrabalarım, dostlarım, çok eski arkadaşlarım limanlarımdır. Uğur limanımdır, Kandemir limanımdır, Celal, Murat, Levent çocukluk arkadaşlarım, hepsi zor günlerimde sığındığım limanlarımdır benim. (Birkaç dostumun “Biz değil miyiz?” dediğini duyar gibiyim. Hafızamı affedin, olsun bitsin. Sizi hiçbir zaman unutmam. Yazarken unuttumsa artık kafatasımın içindekine verin) Fırtınalar lodos, poyraz dinlemez. Esti mi tekneyi batırıverir. İşte o zaman bir liman gereklidir. İnsan hayatı da fırtınalarla dolu. Başınıza hiç ummadık şeyler gelebiliyor. An oluyor, o kadar inanamayacağınız şeylerle karşılaşıyorsunuz ki işte o zaman bir limana sığınmak istiyorsunuz. Her insanın bir sığınacak limanı olmalı. Bunu siz hazırlayacaksınız. 

***

Atatürk diyor ki: “Hak, gücün üstündedir.”

***

NASRETTİN HOCAM

Dedem Nasrettin Hoca bir gün Akşehir Gölü’nün yanında yoğurt yemiş. Bitince yoğurt kâsesini yıkarken oradan geçen biri “Hoca, sen ne yapıyorsun” diye sormuş. Ne yapacak, yoğurdunu yemiş, tasını yıkıyor işte. Hoca, “Göle maya çalıyorum” demiş. Adam “Hoca, göl maya tutar mı” diye sorunca Hoca, “Ya tutarsa?” demiş. Adam yoluna devam etmiş. Hoca kendi kendine söylenmiş: “Şimdi bu herif gider, bunu herkese anlatır.” Nitekim öyle oldu. O herif dedikoducunun tekidir zaten. Gitti bunu bütün köye anlattı. Köy kasabaya, kasaba şehre, şehirden bütün ülkeye yayıldı bu konu... Ne kadar meraklıyız dedikoduya.

***

İyi gelen şeyler vardır insana. 

Mesela “Atatürk” iyi gelir, insan olana.

***

HADİ CANIM

Şu fıkrayı genişletelim biraz. Diyelim ki göl maya tuttu. Saçmalamaktan korkmamak gerekiyor ya. Şimdi Akşehir Gölü’nü tamamen yoğurt olarak görmemiz gerekiyor. Kuşkusuz artık köylü kendi yoğurdunu yapmaktansa göle gidip oradan nafakasını çıkarmış olabilir. Peki, o zaman göl ne olacak? Yoğurdu asırlarca kullanıldığı için kurumuş bir göl mü olacak, yoksa yoğurt üretmeye devam mı ediyor? Bence göl kurumuştur. Çünkü biz günümüzde bile bu başarıyı gösterebilirken asırlarca yoğurt veren göl neden kurumuş olmasın?

İşte ben de burada kendi saçmalama hakkımı kullandım. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İzmir… 22 Nisan 2024
TRT 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları