Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İzin bitti
İzmir’deydim. İktidar için umutsuzluk şehri İzmir... Bin Ali Yıldırım’ı yıldıran şehir. Onunla ilgili bilgiler de aldım. Beni çok ilgilendirmiyor. Eskiden memleketinde bir minibüsü varmış, kasabadan kente yolcu taşırmış. Sonra siyasete atılmış. AKP’yi kurmuşlar. Gemicikleri falan olmuş. Allah verdikçe vermiş... Helali hoş olsun. İzmir’e küsmüş falan.
“Gırgıriye”yi sahneye koyuyorum gençlerle. İzmir’in Romanları da romanlara konu olacak kadar renklidir. “Sahne Tozu Tiyatrosu”nun çok yetenekli oyuncuları daha ilk provalarda başarılı oldular. Bakalım İzmir seyircisi oyunu sevecek mi? Bence sevecek... Ekimin ikinci yarısı yine geleceğim güzel İzmir’e.
RUH
“Ne ruhsuz adam be!” deriz, tatsız tuzsuz birini gördük müydü. Ruh ili beden bir bütündür. Biri tek başına hiçbir işe yaramaz. O nedenle ruhumuza yardımcı olmamız gerekir. Ruhla yapılan işler başarılı olur. İnsanın ruhsal yapısı bedenine yansır. Yürümesi bile değişir ruhsuz adamın. Ben ruh diye başlık atınca belki de özellikle bazı okurlarım ruh çağırma falan zennetmiş olabilirler. Ben ruhumu öyle şeylerle avutamam. Ruh önemli bir şeydir. “Ruhum, hayatım, canım” deriz sevdiğimiz birine. Ruhun bedenle ilişkisi önemlidir. Birbirinin tam da tamamlayıcısıdır bu ikili. Ruh olmadan salt bedenin bir işe yarayacağı düşünülemez bile. Peki benim yaşamımdan kesitler sunması beklenen bu yazıda ruhun işi ne mi? Aşk olsun. Dedim ya işte. Ruhsuz biri değilim. Bedenim de var. İkisi birbirini tamamlıyor ve ben bu kitabı yazıyorum. Eğer sadece bedenimin parçası olan ellerimle yazsam, inanın çok ruhsuz bir kitap olur ve siz okumazsınız. Ruhunuzu yitirmeyin.
FİKİR
Söylediklerin hep başkalarının fikri. Peki, senin fikrin ne? Yok mu? Yani herhangi bir konuda senin herhangi bir fikrin yok mu? Sizi kastetmiyorum efendim, sakın yanlış anlamayın. Ben başkalarının fikrini kendi fikirleriymiş gibi sunanları kastediyorum. O zaman diyorum ki: “Ama o Kafka’nın fikri, senin fikrin ne? Yok mu?” Burada, başkalarının fikirlerinden alıntı yapıyorsam hemen o kişinin adını söyleyiveriyorum. Çünkü o fikirler ona ait. Eskiler, “İnsanın fikri neyse zikri de odur” demişler. Bu tam da doğru değildir. Hele günümüzün siyasi ortamında. Fikir başka, söylediği başka olanlar bizi daha ne kadar kandırabilecekler göreceğiz. Fikir başta olacak ve herkesin fikri başka başka olacak. Demokrasinin temel ilkesi budur. Sen, bizi yöneten, sen eğer gerçek bir demokratsan bu değişik fikirlere sonuna kadar katlanacaksın. Ya da bu işi bırakacaksın. Kendin dünyayı eleştir, seni eleştireni hapse at. Yok öyle yağma.
ARI
Bal yapar. Biz o balı yeriz. Tatlıdır. İnsana enerji verir. Lezizdir. Koskoca üniversitenin amblemi olmuştur arı. Çalışkanlığıyla ve üretici yanıyla ünlüdür. Estetik bir böcektir. Sesi ilgimizi çeker. Korkutur da. En çok üretime katkısı olan yaratıktır. Sürü halinde yaşarlar. Bin bir çeşit çiçekten bal alıp kovanlarına götürürler. Arı beyi, kraliçe arı gibi reisleri vardır. Ülke ekonomisine katkı sağlar arıcılık. Yörelere göre bal, çeşitli isimler de alır. Arı küçücük vücuduyla insanı sokar. Yakın zamanda hem de evimin bahçesinde beni soktu. O yüzden arıları sevmem. Bana ne.
ORHAN ABİ
Pek çok Orhan abi vardır ama ben Orhan Kemal’den söz edeceğim. Oğlu Işık iyi arkadaşımdır. Daha önce birkaç yerde söz ettim. Anlatacağım hikâyeyi ilk kez duyacaksınız. Ulvi Uraz Tiyatrosu Aksaray Küçük Opera Salonu’nda Orhan Kemal’in “Yalova Kaymakamı” adlı oyununu oynuyor. Ulvi Hoca’nın iyi arkadaşıydı Orhan abi. O geceki temsilde önemli rollerden birini oynayan aktör Zati Baba Üsküdar’da oturuyor. Köprü yok o zaman. Lodos var. Vapurlar ve feribot işlemiyor. Zati Baba oyuna gelemiyor. Orhan abi kuliste Ulvi Hoca’nın yanında. Hoca diyor ki: “Sen oynayacaksın Orhan. Perde kapanamaz.” Makyajını elleriyle yapıyor Orhan abinin. Orhan Kemal o gece kendi oyununda aktör olarak ilk ve son defa sahneye çıkıyor. Yani siz onu sadece yazar olarak tanıdıysanız yanılıyorsunuz. O ayrıca bir oyuncuydu. Ama laf aramızda iyi futbol oynardı. Bursa Cezaevi’nde Nâzım’a az çalım atmamıştır.
***
“Sen bizi bırakıp gittiğinde
Tarihler on kasımdı
Belki sen bilmezsin ama
O gün benim gerçek yasımdı.”
***
“Sizden sonra gelecekler için bir şeyler bırakın.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Polis meslektaşlarına ateş etti
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Mert Hakan Yandaş'dan sosyal medyada çok sert tepki!
- Rakı fiyatlarına büyük zam