Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Akıl ve bilim ışığını... Gece ışığı anladılar!
Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi’nin ikinci olağan kongresinde NUTUK’u okumaya başlamasının 93. yıldönümü. Atatürk, 15 Ekim 1927’de saat 10.00’da başladığı konuşmasını 20 Ekim’de tamamladı. Günde 6 saatten 6 günde 36 saat 31 dakika kürsüde kaldı.
Tarihi yapan Atatürk, aynı zamanda yazıyor, herhangi bir çarpıtmaya da izin vermeden, Kurtuluş Savaşı sürecini belgeleriyle anlatıyordu.
NUTUK, bugüne dek onlarca yayınevi tarafından milyonlarca basıldı. Son özgün çalışmayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi yaptı. Tarihçi yazar Sinan Meydan’ın danışmanlığında hazırlanan NUTUK, Atatürk’ün sözünü ettiği olaylara ilişkin dönemin önde gelen kişilerinin hatıralarını da içeriyor.
NUTUK, daha da zenginleşmiş, ortaya Atatürk’ün hatırasına yakışır bir eser çıkmış.
Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere projeye omuz veren herkesi kutluyoruz.
NUTUK, Gençliğe Hitabe ile son buluyor. Bugün yaşananları Atatürk’ün öngörüleri ışığında özetlemek gerekirse...
***
“Yurtta barış dünyada barış” ilkesi, yurtta savaş dünyada savaş haline gelmiş olabilir...
Memleketin onlarca yıllık kalkınma birikimi, 3-5 kişiye peşkeş çekilmiş görüntüsü altında iktidar sahiplerinin kişisel servetine dönmüş olabilir...
Lozan’da Batı’yla en büyük tartışmayı yaşadığımız, tam bağımsızlık için kapı dışarı ettiğimiz kapitülasyonlar, ödeme garantisi gibi türlü marifetlerle geri getirilmiş olabilir...
Emperyalist ülkeler emsali görülmüş yöntemleri yenileyip yeni işgal yolları icat etmiş olabilir...
İktidar sahipleri kendi kurdukları anayasal kurumlarla, kendi atadıkları hâkimlerle kavga edip hukuku ayaklar altına almış olabilir...
Kendi hainlerini cezalandıran emperyalist ülkeler, hedef ülkenin hainlerini devlet başkanı yapıp elinde kukla gibi oynatabilir...
Cumhuriyet sağlıklı nesiller ister ilkesiyle oluşturulmuş kurumlar kapatılabilir, ilaç fabrikaları çokuluslu şirketlere peşkeş çekilmiş olabilir...
Biz aklın ve bilimin ışığını takip edin derken, iktidar sahipleri gece ışıklarıyla kavga edebilir...
Basın mensupları “ya zindan ya zenginlik” kıskacına alınıp ülke gerçeklerinden uzaklaştırılabilir...
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, mensuplar, akrabalar, sülaleler ülkesi haline gelmiş olabilir...
Kurtuluş Savaşı’ndaki Damat Ferit’ler gibi münferit damatlar iktidar odaklarının parçası haline gelmiş olabilir...
Kurtuluş Savaşı’nı yönettiğimiz, Polatlı’dan top sesleri gelirken sabaha kadar çalıştırdığımız Meclis, Saray kâtibi haline getirilmiş olabilir...
Halk bu ortamda muhalefetin güçlü bir iktidar seçeneği olamadığı kanısına kapılıp çaresizlik içinde çıkış yollarının kalmadığını düşünebilir...
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi...
***
Ne yapmak gerektiğine hep birlikte karar vermeliyiz...
Kimsenin sorumluluktan kaçmaya, başkalarından bir şey beklemeye hakkı yok...
Şu anda sorun karşılaştığımız zorluklar değil, bunları aşma iradesini ortaya koyacak bir güç birikimini, hedef ortaklığını oluşturamamak...
Bunun en büyük ortağı herhangi bir parti değil, halktır...
Halkı mücadelenin içine katacak bir ufuk açmalıyız...
Bugün kim hangi sorumluluktaysa bir sorumluluğu da budur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Kızı devlet korumasına alınmıştı!
- Yuvarlak ekmek alınınca evi terk etti...
- Pazara giden eli boş dönüyor!
- Uzmanlar uyardı!
- Türkiye Obezitede Avrupa Birincisi! Diyetisyen Elvan Oda
- Doğum Uzmanından gebelere uyarı!
- Turizm öğrencilerinden çarpıcı yanıtlar
- Babadan Asker oğluna duygusal karşılama
- Dikkat! Kavimler Göçü 2.0 başlıyor mu? Dr. Cenk Özatıcı
- İBB'de yeni uygulama: Ücretsiz HPV aşısı
En Çok Okunan Haberler
- Kriz varsa restoran ve kafeleri kim dolduruyor?
- Usta sanatçı Ahmet Uğurlu hayatını kaybetti
- Soruşturma başlatıldı, yetkisi sonlandırıldı
- 'Biz hazırız'
- Katili en yakın arkadaşı çıktı!
- Cevabı CHP'li Tanrıkulu'ndan geldi
- Azra Kohen'in kitapları listeden çıkarıldı
- Hepsi imam hatipli
- Dr. Ender Saraç'ın oğlu ifade verdi
- O lisenin 'Ayran Günü' etkinliğiyle ilgili skandal karar