Biz bu siyaseti niye güttük?

18 Eylül 2019 Çarşamba

Suriye merkezli olarak beşinci kez bir araya gelen Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin Ankara’daki buluşmasından çıkan sonuçlar, Türkiye’nin çıkarları açısından olumludur.
Saray’da doluluk olduğundan mıdır, misafirler sandalyelerine güvenmediğinden midir, zirve Saray yerine Çankaya Köşkü’nde yapıldı.
Asıl olan sonuç... Üç lider de Suriye’nin toprak bütünlüğüne gönderme yaptı. Putin’den sonra Ruhani de 1998 yılındaki Adana Mutabakatı’nın önemini vurguladı. Suriye’nin tüm terör unsurlarından arındırılması ortak hedef olarak benimsendi. İdlib’den sığınmacı akınını durduracak bir ortam oluştu. Suriye’nin toprak bütünlüğünün yanında toplumsal bütünlüğünün sigortası olacak bir anayasa hazırlanması kararlaştırıldı. Aynı gün Esad da BM’ye mektup yazıp, YPG’nin terör örgütü olduğunu ilan etti.
Bütün yaşananlardan sonra, bu aşamaya gelinmesi şöyle yorumlanabilir:
Bundan iyisi Şam’da kayısı!

***

Asıl olan bu noktadan sonrasını iyi götürmek. Bunun için de bugüne kadar yapılan hatalardan ders çıkarmak gerekiyor.
Suriye konusunda pek çok milat var. Türkiye açısından en önemli milat, 29 Nisan 2011’de Hatay Yayladağ’dan 252 Suriyelinin topraklarımıza girdiği gündü. O gün, can havliyle Türkiye’ye sığınanlar ilk şunu söylediler:
Arkamızda en az bin kişi var...”
O gün hemen sınırda önlem alıp, Suriyeli kardeşlerimizi orada tutmak ve dünya kamuoyu ile durumu paylaşmak gerekiyordu.
Erdoğan bu noktaya 10 Eylül 2019’da geldi. Dedi ki:
Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını göğüslemesi mümkün değildir.”
Tam 101 ay sonra...
Bu zaman diliminde 5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Suriye’nin sorunu çözülse bile Türkiye’nin Suriyeliler sorunu uzun süre devam edecek.
Öteki milat Erdoğan’ın 5 Eylül 2012’de partisinin grup toplantısındaki şu sözleriydi:
Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahattin Eyyubinin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi’nde namazımızı kılacağız. O gün de yakın...”
Neredeyse tam 7 yıl önce söylenmiş bu söz, yerine getirilebilir ama kiminle saf tutacağınıza bağlı!
Bir başka önemli milat 29 Ekim 2014’te, Cumhuriyet Bayramı’nda Irak’tan Suriye’ye “YPG saflarında IŞİD’le savaşması için” peşmerge geçişine izin vermekti. O süreçten sonra Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin ağırlığı arttı, otonom ilan etti.

***

Vurguladığımız gibi, milatlar bitmez... Bugün gelinen noktanın miladı ise 27 Ocak 2017 Astana’da yapılan ilk Erdoğan-Putin- Ruhani zirvesi. Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’ın önceki adı olan Astana’nın seçilmesi Rusya’nın ön almasının bir yansıması...
Önceki günkü beşinci buluşmayı Tahran’da altıncısı izleyecek.
Suriye’de iç savaşın belki de birinci yılı dolmadan alınabilecek mesafeye nihayet gelindi.
Türkiye için, çevremizde barış için bu sürecin, bölgemizdeki kimseye karşı zafer kazanılmış havası verilmeden götürülmesi gerekir.
Yenilmesi gereken tek şey, terör, bağnazlık, nefret duyguları...
Yıllarca, en doğru yolun bölgedeki tüm ülkelerin diyaloğu, buna her şeye karşın Şam da dahil olmalı, dedik... Ne Esad sevicilerimiz kaldı ne ufuksuzluğumuz...
İktidarı hiç değilse bu aşamadan sonra ülkedeki tüm kesimlere kulak vermeye çağırıyoruz.
Sekiz yıl bunca acılar, gerilimler, maddimanevi yükler taşıdıkların sonra bu noktaya geliş, akla malum, “Biz bu siyaseti niye güttük” sorusunu getiriyor.
Her şeye karşın aklın yoluna gelmek, önemli...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

100. yılı yaşamak! 7 Mayıs 2024
Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları