Güven end-eksi!

02 Mayıs 2024 Perşembe

AKP 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını “Tanımıyorum” deme gücünde olmadığı için, bunun yerine “yok sayma” siyasetini benimsedi.

Sanki 31 Mart’ta yerel seçim yapılmadı.

Sanki CHP birinci parti olmadı.

Sanki İstanbul, Ankara’nın ardından kırmızı renkler Anadolu’nun ortasına kadar gelmedi.

1 Mayıs’ı cebren ve hileyle terörize etme çabası da bunun sonucu.

Yeni anayasayı gündeme getirip başta CHP olmak üzere bütün partileri anayasa sınavından geçirme görüşmeleri de bunun sonucu.

Her biri ayrı yazı konusu olacak dış politikadaki “Ben yaptım oldu” adımları da bunun sonucu.

31 Mart, tarihin akışının değişmeye başladığı andır. AKP bunu kabul etmemek için her şeyi yapıyor, yapacak.

***

Peşrevi keselim, yazının başlığına gelelim.

Tüketici güven endeksi 0’dan 200’e kadar uzanan bir düzlemde yurttaşın genel anlamda yönetime karşı duyduğu güveni gösteriyor. En ideali 200’e yakın olması. İyimserlik başlangıcı 100. Bunun altı gidişin kötü olduğu anlamına geliyor. TÜİK bunu 100’ler ya da biraz üstünde tutuyordu.

Son açıklanan 99!

Yani sınırın altına inmiş durumda.

Toplumda iktidarın sorunları çözemediğini, çözmesinin de mümkün olmadığını düşünenlerin oranı artıyor. Yapılan araştırmalarda, “Türkiye’nin sorunlarını kim çözer” sorusuna verilen yanıtların ilk sırasında şu var:

Hiçbir parti çözemez!

Güven endeksindeki eksilmeden sonra yapılan sokak röportajlarında yurttaş sorunları sıraladıktan sonra “Kime güveniyorsunuz” sorusuna ağırlıklı olarak şu yanıtı veriyor:

- Güvenecek kimse mi kaldı!

İşte bizim de 31 Mart’tan sonra döne döne vurguladığımız bu:

CHP hızla birinci parti olmanın hakkını verip yurttaşın gözünde Türkiye’nin sorunlarını çözecek parti imajını giymeli.

Siyasetin başlıca işlevi üretilen toplam refahı paylaşma mücadelesidir. Siyasetin kendisi de umut üretme sanatıdır.

CHP, yurttaştaki umutsuzluğu adım adım “gelecek umuduna” çevirme fırsatını elde etti.

Seçim sandıkta kazanılır ama masada kaybedilebilir! Ya da sandıkta elde edilen kazanımın hakkı masaya yansımayabilir.

Kaybolan “güven”, kendisini taşıyacak “emin elleri” arıyor!

***

Son anda bir değişiklik olmazsa Özgür Özel, Erdoğan’la bugün böyle bir ortamda görüşecek.

Görüşme AKP Genel Merkezi’nde.

“Diyalog” çok sihirli bir o kadar da zehirli bir sözcüktür!

Tanıdığımız Erdoğan bu tür diyalog ortamlarını kendi minderinde güreşmek olarak değerlendirir.

Buna karşılık Özel de salı günkü son grup konuşmasına her şeyin farkında olduğunu hissettirdi. Halkın gündemi dışında başka gündemleri olmayacağını vurguladı.

Farkında olmakla gereğini yapmak her zaman özdeş olmayabiliyor!

Erdoğan, siyaseti kontrollü bir kaosun içine sürükleme planı yapmış görünüyor. Devlet Bahçeli önce Erdoğan’la görüştü, sonra partisini grup toplantısında seslendi:

- Cumhur İttifakı sonuna kadar var olacaktır!

Bahçeli konuşmalarına anlam yüklenmesinden hoşlanmıyormuş gibi yapıyor ama bu sözün anlamı şu:

- Eyyy Erdoğan, kiminle görüşürsen görüş, kime ne söz verirsen ver, benim çizgimin dışına çıkamazsın!

İşte böyle bir iklimde yapılacak Erdoğan-Özel görüşmesinin CHP’yi, Saray’ın istediği “havanda su dövme minderine” çekmemesini diliyoruz!

CHP’nin seçimden önceki sloganı güncelliğini koruyor:

İşimiz gücümüz Türkiye!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yargıtay’da kanun kim? 16 Mayıs 2024
Üç Cumhuriyet gecesi! 14 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları