Sonbahar sanatı...

25 Kasım 2023 Cumartesi

Cemal Süreya diyor ya, “Sonbahar sanattır, ötekiler mevsim”... Bu sanatın en iyi icra edildiği yerlerden biri başkent Ankara’dır. Ankara’daki yabancı ülkelerin diplomatları, tayinleri sonbaharda çıkınca söylenirler: “Şimdi Ankara terk edilmez ki!”

Ağustos sonunda başlar Ankara’da sonbahar sergileri, konserleri... Aralık başına dek devam eder. 

Sonbaharın seyri doyumsuz, insanı duygular denizinde yüzdüren bir yaprak saati vardır. Dostluk kurduğunuz ağaçlarla her buluşmanızda zamanın ilerlediğini yapraklardan fark edersiniz. Eylül, ekimde daldaki yapraklar yerdekinden fazladır. Ekim sonundan itibaren yerdekiler artar. Kum saatinin doğadaki sanatsal versiyonu... Yapraklardaki yeşilden sarıya geçiş de başka bir renk saatidir. En güzel anları sarıyla yeşilin eşite yakın hale gelişidir. O renge “sayeş” derim. Sayeşte yüzlerce son vardır. Bir renkten ötekine geçişin bu kadar tonu mu olur derken kapalı bir havada güneş açtığında yapraklardan yansır renklerin büyük ustası güneşin belirlediği yeni tonlar...

***

Yıllar yıllar önce... Kopan her yaprağın hemen dibinden ilkbaharda patlayacak tomurcukların pütürlerini görünce... Kendimi bir an, başına elma düşmüş Newton gibi hissetmiştim. O günlerden beri her sonbahar dostluk kurduğum ağaçların daldaki yaprak diplerine bakarım. Minicik tomurcuk, üzerini iyice örtmüş, kışın bütün soğuklarına dayanmaya hazır, ilkbahar yolculuğundadır.

Yapraklar bir bir dökülürken her biri geride bebeğini bırakır. Gördüğüm en iri tomurcuk kestanelerin. İki parmağınızın arasına alabileceğiniz irilikteki koyu kahverengi tomurcuğu ne kadar sıkarsanız sıkın etki etmez. O, mart ortasında mendil mendil açılıp serpileceği günlere hazırlanıyor.

Rüzgâr biraz sert eserse bir ağaç kümesinin karşısında durun seyreyleyin yaprak yağmurunu. Rüzgâr, dallar, yapraklar bir olur, bestesi güftesine karışan bir konser eşliğinde yağar. Ankara, kuşların Türkiye üzerindeki üç göç yolundan birinin üzerindedir. Kışlıklarına uçan kuşlar eşlik eder yapraklara bazen. Güneş yüzünü göstermese de sabah, onların sesiyle aydınlanır. 

Uçuşan her yaprağın geride bir tomurcuk bıraktığını hissetmek bir sonsuzluk duygusu verir insana. Sapsarı yapraklar dallardan ayrılırken yaşamın kesintisiz devam ettiğini haykırır.

Bir de sağanak yağıştan sonra izleyin onları. Daha doğrusu yaşayın. Toprak ve yaprak kokusu birbirine karışır. O anlarda hava, ılık ılık içtiğiniz bir mutluluk iksirine dönüşür. Yağmur dindikten sonra yarı yapraklı bir ağacın altına geçip dalları sarstığınızda yağdırdığınız yağmur üstünüzü ıslatır, ruhunuzu ısıtır.

Bütün yapraklar döküldükten sonra ağaçlar çıplaklığı giyinir.

***

Son dönemde ne çok “yapay” haber okuyoruz. Yapay zekâ haber yazıyor. Yapay zekâ çizim yapıyor. Yapay zekâ tedavi ediyor. Yapay zekâ sizi eğlendiriyor.

Teknolojinin gelişimine “Dur” demek elbette mümkün değil. Bu akıldışı olur. Sanayi 4.0, 5.0, 6.0 aldı başını gidiyor. Sonunu kestirmek olanaksız. Her adım büyük bir mucize olarak duyuruluyor.

Oysa en büyük mucize, en doğal olan!

Doğanın kendi içindeki yaşam döngüsü o kadar zengin, o kadar güzel ki bunun bir nebze farkında olana ne mutlu!

Bugünlerde Ankara’nın en güzel gündemi sonbahar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları