Y-Anıtkabir!

31 Ekim 2023 Salı

Önceki günkü Anıtkabir’i anlatmak için onlarca başlık geldi aklıma... Türkiye’deki en büyük bayrak ve yürek buluşmasına, ilk 1990’lı yılların sonunda attığımız başlık daha da güncel duruyordu:

Y-Anıtkabir!

Nelere yanıt değildi ki?

Unutturmak isteyenlere...

Yenildik, kaybettik duygusuna kapılanlara...

Karşısına başka şeyler koymaya kalkanlara...

100 yılı parantez gibi görenlere...

“Sevr”ci küresel güçlere...

Karşıdevrim özlemcilerine...

Bu milletle bir şey yapılmaz” diyenlere...

29 Ekim günü Anıtkabir’in gerçek sahiplerine, millete açılmasından hemen sonra ailecek yola koyulduk. Akdeniz Caddesi’nin başından itibaren 40-50 kişinin omuz omuza olduğu, ucu bucağı belirsiz insan seli karşıladı bizi. Dış kapıya gelmek için 1.5 saat bekledik. 

7’den 70’e deyimi geride kalır. 2’den 82’ye belki anlatır. Çevremizde dört bebek arabası vardı. Çoğunluk ailecek gelmişti. Arka sıradaki bir kadın, “Sayın Balbay, bir selfie çekelim. Amsterdam’daki oğluma göndereceğim” dedi. Oğlunu anlattı uzun uzun: Büyütmüş, yetiştirmiş, gurbet eylemiş. “Ama inanın oğlumun aklı burada” diyor.

Yanımızdaki dede torunuyla bayrak saklama oynuyor. Torun bayrağı bulamayınca sinirleniyor, dedenin arka elinde görünce öpmeyle karışık bayrağı kapıyor.

Az ötemizdeki okul grubu Gençlik Marşı’nı söylüyor. Bitince arkasındakiler Tarkan’ın 100. Yıl Marşı’nı cepten indirip çevresiyle paylaşıyor. Bir süre kimin 100. yıl marşının daha güzel olduğu konuşuluyor. Akılda kalma gücü ile sanat gücü yarıştırılıyor.

Uzaklardan sadece sesini duyabildiğimiz bir grup Andımız’ı söylüyor. Alkışlar biterken Onuncu Yıl Marşı başlıyor. 

Örgütlü halk, hiç tanışmayan insanların aynı anda aynı şarkıyı söylemesidir. 100. yıl, yüz binlerin milyonlara dönüşüp aynı şarkıları, marşları söylemesiyle kutlanıyordu. 

Milyonların üye olduğu dev bir Cumhuriyet örgütü kurulmuştu. 

Herkes bayrağıyla gelmişti ama biraz farklı bir bayrak, atkı, 100. yıla özel rozet gören satın alıyordu. Fiyatların piyasa ekonomisine laf eden olmadı. Anıtkabir’e yaklaştıkça artıyordu. Elde sallanabilen bayrak iki kilometre uzakta 10 lira, 100 metrede 50 lira!

İki saat sonra Anıtkabir’e girdiğimizde çimlerin de dolduğu daha büyük bir toplanma yeriyle karşı karşıyaydık. Ayakları şişenler ayakkabısını çıkarmış, çıplak ayak yürüyordu.

Herkes Atatürk’leydi...

Dün resmi rakam açıklandı; 2 milyona yakın ziyaretçiyle rekor kırıldı. En az bunun üç katı giremeyen vardı. Güvenlik görevlileri büyük özveri ile çalıştı ama Anıtkabir yönetiminin daha organize olması gerekirdi. 

Oğlum Deniz’in turnikeden sonraki üst aramada polise, “Abi bende vatan sevgisinden başka bir şey bulamazsın” deyişi yorgun polisi de gülümsetti. Deno, herkesin ortak duygusunu dile getirmişti. Kızım Yağmur’un kırmızı beyaz giyinmesine, yazı aramızda “abartı olmasın” diye içimden hayıflanmıştım. Anıtkabir’de benzer giysileri, bayram yeri manzaralarını görünce rahatladım. 

Geçen temmuz başından beri her cumartesi 100. yıla ilişkin yazılar yazıp, “millet sahip çıkacak” inancımı paylaşıyorum. Son çıkan “100 Yıla Bakış” kitabımda da ana fikir buydu.

Anıtkabir’de bu anafikri görmek nasıl büyük bir enerji verdi, anlatamam. Benim içim çok sık dolar ama gözlerim çok seyrek dolar...

Y-Anıtkabir’de o kadar doldu ki...

Ağlamak istedim!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları