Mustafa Halif

Gül olmadı, beyaz Türkler başka kapıya

18 Haziran 2015 Perşembe

Herkes bir gün AKP yandaşı basının ve kalemlerinin “saldırısına” uğrayacaktır. Kesin bilgi. Bir süredir Tayyip Erdoğan fedaileri, Abdullah Gül’e karşı harekete geçtiler. Sebep; 12 yıllık danışmanının, Ahmet Sever’in yazdığı kitap. Ve o kitaptan ortaya çıkan sonuç: Meğer kardeş değillermiş. Erdoğan, Gül’ün önünü 3 kez kesmeye çalışmış, ikisinde başarılı olmuş. Aslında bildiğimiz ama en yakınındaki isimden okuyarak emin olduğumuz hadiseler. Seçimden önce yayımlanması 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından istenmeyen ve hafta başı piyasaya çıkan kitap.
Kitapla ilgili iki cepheye kulak verelim. Önce AKP içi. Diyorlar ki, Erdoğan kitaba bozuldu ama bunu hâlâ “Ahmet Sever kitabı” olarak görüyor. Onun da arkasında Doğan Grubu var diye düşünüyor. (Star yazarı Murat Çiçek de dün buna benzer cümleleri köşesinde kurdu.) Kitabın Doğan Kitap’tan çıkması ilk söyleşinin grubun Hürriyet gazetesine verilmesini de böyle okuyor. (Doğan Kitap’tan çıkan hemen her kitap siparişle önce Hürriyet’te çıkar. Sanırım bunu bilmiyorlar. (MH) AKP’de bir de “zamanlama manidarcı”lar var ki onlara her gün manidar. Seçimden önce yayımlansa “kitap oyları düşürmek için” diyeceklerdi, şimdi “partinin başına geçmek için” diyorlar. Sahi Gül “partinin başına geçip liderlik yapar mı?” Emin olun Beyaz Türkler uzun süre bunun için dua ettiler. Hatta yüzde 40’lara inen seçim sonucundan sonra “bu kez mutlaka” dediler. Sonuç, danışmanının yazdığı, söyleyemediklerini söyleyen kitap, eşi Hayrünissa Hanım’ın hâlâ unutulmayan “intifada başlatma” çıkışı ve dün Gül’ün 4 gün sonra yaptığı “herkesi idare eden, Gül bildiğiniz gibi” dedirten açıklama:
“Daha önceki cumhurbaşkanlarının basın müşavirlerinin görevleri sonrası tecrübeleriyle ilgili kitaplar yazdırdıkları bilinmektedir. Uzun yıllar danışmanlığımı yapan Ahmet Sever de aynı şekilde kendisinin gözlemlerine, tanıklıklarına ve çevresinden edindiği izlenimlere dayanan bir kitap yazmıştır. Bu kitabın bazı çevreler tarafından farklı mecralara çekilmeye çalışıldığını üzülerek görmekteyim. Söz konusu kitabın benim tarafımdan yazdırıldığı, dikte ettirildiği, onaylandığı veya aynen görüşlerimi yansıttığı gibi yanlış bir algının kamuoyunda oluşturulması yönünde çaba harcayanlar bulunmaktadır. Bu kitabın hazırlığında herhangi bir yönlendirmem veya müdahalem söz konusu olmadığı gibi kitabın yazılmasına sıcak bakmadığımı Ahmet Sever’e aktarmıştım. Kamuoyunun çok iyi bildiği gibi benim inançlarımda ve dünya görüşümde sansüre, baskıya yer yoktur. Kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı en büyük hassasiyetlerimden birisidir. Bunun bir gereği olarak danışmanım dahi olsa kitap yazması ya da yazmaması şeklinde bir telkinim olmaz. Bu sebeple hiç kimse bu kitaba farklı anlamlar yüklememeli, buradan farklı siyasi sonuçlar çıkarmamalıdır.”
Bu açıklamaya ne demeli ki? Abdullah Gül basılmadan kitabı gördü mü? Evet. Seçim sonrasına kalsın diye istekte bulundu mu? “Evet.” Peki şimdi niye “kitapla arasına mesafe” koyuyor? Dün bunu Gül’e yakın isimlere sordum. Dediler ki: Gül’ün açıklamasında kitaba yalanlama yok, daha ne olsun? 4 gün sonra açıklama yaptı, çünkü “tabana mesaj vermesi gerekti.”
Sadece bu iki cümleyi alabildim “yakınlardan”... Tabana mesaja takıldım. “İktidar yanlısı kalemler” her geçen gün dozu arttırıyordu, herhalde ondan diye düşündüm. Dün Star ve Akit işi Gül’ün hastalığına kadar getirmişti. Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu göndermeleri ise “vakayi adiyeden” olmuştu. Gül dünkü açıklamayla “tabana kuvvet” verdi. Bunu istediğiniz şekilde okuyabilirsiniz. İster er ya da geç partinin başına geçeceğini düşünerek parti tabanının kendini yapılan haberlerle yanlış anlamaması. İster giderek artan belaltı vuruşların önünü kesmek için “olay yerinden hızla uzaklaşması...” (kendini kurduğu vakfa vermesi)
Son söz beyaz Türklere: Gül olmadı başka kapıya...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

91 kere maşallah 22 Mayıs 2016
Bozdağ hak etti! 15 Mayıs 2016

Günün Köşe Yazıları